●
●
●"Önce hayaller ölür, sonra insanlar..."
William Shakespeare
●
●
●-
Yazar'dan :
Deniz yine kaşlarını çatmış düşünce ile yere bakıyordu. Banyoya girdiğinde Umutun ensesindeki iz dikkatini çekmişti. Yanına gitti. Sormak istedi. İçindeki ön yargısını bi kenara bırakıp yaklaştı ona. Ensesine dokunduğunda Umut hemen geri çekilmiş ve saçlarını açarak ensesini kapatmıştı. Deniz onun bu hareketine anlam verememişti. Bir kaç saniye düşündükten sonra çekinerek konuşmaya başladı.
"Ensendeki... Doğum lekesi değil. Ne oldu oraya?" Umut yaşadığı o günden kalan izi ona söyleyemezdi. Yaşadıklarını ona anlatamazdı. Umut gözlerini kaçırıp kekeleyerek hızlı hızlı konuşmuştu.
"B-bir şey olmadı." Konuştuktan sonra banyodan kaçarcasına çıkmıştı. Deniz ise az önce yaşadıklarına anlam veremeyip yeniden çekti ön yargısını hislerine. Yumruk yaptığı elini kafasına vurdu. Kendine kızıyordu. Daha kızı tanımadan onu ne kendine ne de annesine yaklaştırmazdı. Bu konuyu daha sonra araştıracaktı. Banyodan çıktı fakat bu kızı daha iyi tanıması gerektiğini düşünerek odada kaldı. Ön yargısıyla birlikte baktı kıza. Artık daha iyi hissediyordu.
Sonra aklına annesi geldi. Bakışlarını Umuttan çekip yere indirdi. İstediği tek şey annesinin üzülmemesiydi fakat bu kız annemden uzak durduğu her an üzülecek diye düşündü. Onları görmüştü. İzin vermiyordu Umut annesinin ona dokunmasına. Annesinin üzüldüğü o saniyelerde ölmek istedi Deniz. Yapacak bir şey olmalıydı. Bu kızın gerçekten bizi isteyip istemediğini ya da bir oyunun içinde olup olmadıklarını öğrenmeliydi. Düşüncelere dalmışken Barışın onu kolundan dürtmesiyle gözlerini kırpıştırarak Barışa bakmıştı. Barışın Umutu göstermesi ile kaşlarını çatarak sert ve soğuk sesiyle kısaca konuştu.
"Deniz." Denizin konuşmasından sonra Umutun konuşmasına fırsat kalmadan aşağıdan anneleri yemeğe gelmeleri için bağırarak onları çağırmıştı. Deniz sinirle arkasını dönüp sert adımlarla annesinin yanına indi. Annesine kaç kere söylemesine rağmen hala aşağıdan buraya bağırıp kendini yoruyordu. Hızla indiği merdivenlerin sonunda annesini görünce çatık kaşları ve yumuşak tutmaya çalıştığı sesiyle konuşmaya başladı.
"Anne sana kaç kere dedim, bizi bağırarak çağırma diye. Başak ne güne duruyor allah aşkına." Melek hanım oğlunun bu hâlini yüzündeki küçük tebessümle izledi. Yanına gidip sarıldığında konuşmaya başlamıştı.
"Başak gün içinde çok yoruluyor, şimdi de zaten sofra kuruyor. Ben çağırayım dedim." Deniz kaşlarını yumuşattı. Yine başkalarını düşünüyor diye geçirdi içinden. Zaten hep kendinden önce başkalarını düşünürdü dedi sonra. Kolları arasındaki annesine daha sıkı sarılarak kısık sesle konuşmaya başladı.
"Yine de bidaha sen çağırma. Öğrensinler yemeğin kaçta yendiğini." Melek hanım sessizce kıkırdadı. Bu sırada merdivenlerin başında diğer oğulları ve Umut göründü. Melek hanım oğlundan ayrılıp gülümseyerek Umuta bakmaya başladı. Deniz annesinin bu hâline mutlu olsada, o kız yüzünden üzülmesini istemiyordu. O kızın geçmişini bir an önce araştırmalıydı. Öğrenmeliydi ne olduğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize | Tamamlandı
ChickLit"Umutlarıma tutunarak mucizeler yarattım." - Dışardaki yağmur sesi biraz olsun dindiğinde elimdeki mumu çekmecenin üzerine koydum. Gözlerim yavaştan kapanmaya başlayınca gözümden bir damla yaş yanağıma süzüldü. Sonra ise dudaklarımdan hayatımı tamam...