40. Bölüm 🌼

6K 290 19
                                    



"Keşke düşüncelerimde kapansa, gözlerim kapanınca."

William Shakespeare



-

Gözlerim kelepçede gezindi. Ali Rızanın kolunda olan kelepçede. Tehlikeli tebessümüm Ali Rızanın gözlerine tırmandığında o daha çok gurur duyuyor gibi bakıyordu.

"Benim kızım olduğunu bir kez daha gösterdin Umut." Alayla güldüğümde bakışları gülüşümde gezindi. "Ben hayatta ilk defa sevginin ne demek olduğunu ilk önce Melek ile sonra da seninle öğrendim. Sen benim tek kızımsın. Her şey için teşekkür ederim kızım. Çalışma odamda masanın üzerinde belgeler var. Ben imzaladım hepsini sende imzaladıktan sorma bütün malı geri alabileceksin. Benimkileride sana bıraktım. Senden tek istediğim Pelin hapise girdiğimi öğrenmesin." Bakışlarım ciddileşmişti. Zorlukla başımı salladığımda gülümsedi. "Kendine iyi bak Umut. Arada beni de ziyarete gel lütfen. Tek başıma ölmek istemiyorum." Yaptıklarından sonra ona acımamam gerekiyordu fakat yinede içim sızlamıştı.

"Geleceğim. Emin ol geleceğim. Orada nasıl çürüdüğünü zevkle izleyeceğim." Söylediklerime rağmen başını sallayarak gülümsedi. Elinde kelepçe olmasına rağmen gülümsüyordu. Hemde o kadar içtendi ki bu gülüş, bir an için onunda mutlu olmayı hakettiğini düşündüm.

"Seni seviyorum kızım. Çok seviyorum." Polisler kolundan çekip dışarıya çıkardıklarında bende peşlerinden ilerliyordum. Arabaya binmeden önce son bir kez bana baktığında ifadesizce ona bakıyordum.

Bir kaç dakikanın sonunda araba uzaklaştığında eve girmiştim. Hızlı adımlarla Ali Rızanın çalışma odasına çıkarak içeri dalmıştım. Ali Rızanın da dediği gibi masadaki bütün belgeleri imzalamıştı. Babamın mallarını verdiği yetmezmiş gibi kendi mallarının hepsini de bana vermişti. Dosyanın yanındaki küçük not kağıdında yazan şey beni gülümsemişti.

"İzmir'de bulunan bir ev var. Orası Pelin için çok değerli. Orayı ona verir misin?"

Göremeyeceğini bilsemde başımı sallamıştım. Belgelere kendi imzamı attığımda gülümseyerek ayağa kalkmıştım. Belgeleri ve Ali Rızanın babasından kalan kalemi aldığımda dışarı çıkmıştım.

Artık aileme dönmenin vakti gelmişti.

-

Kaç saat yürüdüm bilmiyorum fakat sonunda eve gelmiştim. Bakışlarım bahçe kapısında gezindiğinde daha fazla düşünmeyerek içeri girmiştim. Evin kapısına doğru yürüdüğümde heyecandan kalbim yerinden çıkmak üzereydi. Evin kapısının önünde durduğumda derin bir nefes alarak kapıyı çaldım. Yaklaşık otuz saniyeden sonra açılmayan kapıyla birlikte elimi kaldırarak daha hızlı vurmaya başladım. Kapı yine açılmadığında kaşlarımı çatarak evin kenarından bahçeye doğru yürümeye başlamıştım. Bahçeye girdiğimde evin bahçeye açılan kapısı kilitliydi. Bir kaç adım atarak tamamen bahçeye girdiğimde üzerime doğru koşan o küçük hayvanı görmüştüm.

"Zeytin!" Son gördüğümden beri büyüyen ve daha sağlıklı görünen köpek üzerime atlamıştı. Yere çöktüğümde kucağıma alarak ona sarılmıştım. "Seni çok merak ettim." Göz yaşlarım zeytinin tüylerine akarken gülümsüyordum.

Kaç saat geçti bilmiyorum fakat hava kararmaya başlamıştı. Ben çimenlere uzanmış gökyüzünü izliyordum. Zeytinde yanımda uyuyordu. Ailem hala eve gelmemişti ve ben artık endişelenmeye başlamıştım. Çimenleri ezen ayak seslerinden sonra yerimde dikleşerek bakışlarımı oraya çevirmiştim. Gelen kişi Yiğitti. Hızla ayağa kalkarak ona sarılmıştım. Göz yaşlarım yeniden akmaya başladığında o da kollarını belime sarmıştı.

Mucize | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin