27. Bölüm

7.5K 532 34
                                    

NOT: BÖLÜM İÇERİSİNDE BELİRTMİŞ OLDUĞUM 🔴 (KIRMIZI NOKTA) İŞARETİNDEN İTİBAREN CİNSEL İÇERİKLİ SATIRLAR BAŞLAYACAKTIR. HERHANGİ BİR YAŞ SINIRIM YOK. YALNIZCA RAHATSIZ OLACAKLAR OKUMASIN. VE YİNE BU SATIRLARIN BİTTİĞİNİ AYNI İŞARET (🔴) İLE VERECEĞİM. ONDAN SONRASINI OKUMAYA DEVAM EDEBİLİRSİNİZ.

KEYİFLİ OKUMALAR 💜

____________


O gece gerçektende deliksiz uyumuştum. Sabah gözlerimi açtığımda kocaman bir yatakta ve tek başımaydım. Kısa bir duşun ardından üzerime krem rengi ve mini etekli bir takımımı giymiştim. Tabii içime de oldukça şık bir iç çamaşırı...kahverengi çizmelerimi de giydiğimde takımımla aynı renk kabanımı elime alarak yatak odasından çıktım.

"Günaydın."

Bartu'yu dün uyandığımda hatırladığım odada koltuğun üzerinde otururken bulmuştum.

"Günaydın." dediğinde oturduğu yerden kalkarak tam karşıma dikildi. Kara gözleri her zamankinin aksine yorgun bakıyordu. Acaba uyumamış mıydı?

"Çok güzel görünüyorsun."

Söyledikleri düşüncelerimin aksi olurken çoktan iltifatına karşılık gülümsemiştim.

Onun üzerinde de kalın triko beyaz bir kazak ve koyu renk pantolonu vardı. Anladığım bir şey varsa o da bu adamın kıyafet konusunda oldukça zevkli olduğuydu. Ne de olsa başkaları gibi baştan aşağı siyah giyinmiyordu.

"Çıkalım mı?"

"Evet. Burayı görmek için sabırsızlanıyorum." dediğimde elimdeki kabanı üzerime geçirdim.

"Gel öyleyse." Elini uzatan adamın elini tuttum ve birlikte evden ayrıldık.

Yoğun beyazlık hemen gözlerimi kamaştırırken bir iki adım atarak etrafıma bakındım. Bir katlı kocaman camları ve ağaca benzeyen dış görünümü ile ilk bakışta bile içimi ısıtan bir ev duruyordu karşımda. Çevreme bakındığımda tıpkı bizimki gibi bir çok aynı şekilde evin olduğunu gördüm. Yan yana sıralı evlerin bahçeleri yine tahtalarla çevrili çitlerle sınırlandırılmıştı. Kar yağmıyordu ve sanırım kış geldiğinden bu yana ilk defa güneş görüyordum. Fakat yine de her yer bembeyaz ve gerçekten çok soğuktu. Boşta kalan elimi kabanımın cebine attığımda meraklı bakışlarımla etrafımı incelemeye devam ediyordum. Anladığım kadarıyla ufak bir tatil köyüne gelmiştik. Evden hemen çıkar çıkmaz meydan gibi bir yer karşımıza çıkmıştı. Bu meydanda çeşit çeşit dükkanlar vardı. Bartu'nun adımlarını takip ettiğimde mini bir restoranta girdiğini gördüm. Hemen ardından bende içeri girdiğimde sıcak havanın etkisiyle birlikte bedenim hemen gevşemişti.

Yaklaşık yirmi masalık bir kapasiteye sahip olan bu yer daha girer girmez bile insana huzur veriyordu. Boydan boya ahşap zeminle kaplı bu yere beyaz yemek masaları ve her renkten sandalyeleri eşlik ediyordu. Duvarın bir kısmı siyah beyaz çizgilerle kaplı iken diğer tarafı ya kırmızı ya da pembeye boyanmıştı. Etrafımı incelemeye son verirken boş olan cam kenarından bir masaya oturduk.

Gözlerim etrafla olan işini bitirdiğinde beni izleyen kara gözleri buldu. "Burası çok güzel." dedim gülümseyerek. Bartu arkasına yaslanırken "Sen daha güzelsin." dedi sanki söylediği şey altın niteliğindeymiş gibi bakıyordu bana. Bu sırada yanımıza genç bir garson geldiğinde bizden siparişlerimizi aldı. Benim bakışlarım hâlâ her baktığımda farklı bir ayrıntısını keşfettiğim mekandaydı. Dakikalar içinde geri gelen garson siparişlerimizi verdikten sonra yanımızdan ayrıldı.

MAYSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin