9. Bölüm

11.3K 1.1K 130
                                        

Başka bir kanser türü de karamsarlıktır benim gözümde. Gün geçtikçe tüm bedeni etkisi altına alan ve çürüten.

Ne kadar kötü ve olumsuz düşünce varsa hissettiğim hepsiydi. Geç olmuştu ama kabullenmiştim, benim kurtuluşum yoktu. Değil iki ay içinde gebe kalmak ben iki ay içinde evlenemezdim bile. Bu yüzden de boşuna çabalamamın bir anlamı yoktu.

Banu bana hayatımın iki aya bağlı olduğunu söylediği günden beri üç gün geçti aradan. Bu üç günü sadece odamda geçirdim. Tıpkı bundan sonra geçireceğim iki ay gibi.

Üzerimde sessiz bir kabulleniş var. Bilmiyorum ama tuhaf bir şekilde kendimi rahatlamış hissediyorum. Sanırım bu ölüm uyuşukluğu denilen o şey yüzünden oluyor. Bir de bunca yıl çırpınıp her yolu denemişken sonucun bu kadar acı olmasının verdiği şaşkınlık var üzerimde.

Ne yapacağım hakkında hiç bir bilgim ve düşüncem yok. İçimden gelen sesi dinliyorum; artık o bile konuşmuyor.

Karamsarlığın hüküm sürdüğü bedenimde tek bir duygum bile kendini göstermezken şimdi kara kara bundan sonra ne olacağını hayal etmeye çalışıyorum. Hayal etmeye çalışıyorum, diyorum çünkü artık düşünemiyorum.

Kendimi sonbaharda herhangi bir ağaç dalından kopan yaprak gibi hissediyorum. Rüzgar estikçe savruluyorum. Savruldukça parçalanıyorum. Ve parçalandıkça yok oluyorum.

"Çay getirdim, hadi sıcak sıcak iç."

Odama izinsiz giren büyükanneme çevirdim bakışlarımı. Belki de kapıyı tıklattı ama ben bu dalgınlıkla duymadım.

"Teşekkür ederim." diyerek elindeki mor kupayı aldım. Dışarıda yine kar yağıyordu. Şüphesiz çok soğuktu hava.

"Az önce doktorun aradı. Hani şu sarı saçlı kadın-"

"Banu."

"Hıh evet! Banu."

"Ne dedi?" diye sordum sıcak çayımdan yudumlarken.

"Seninle acil görüşmesi gerekiyormuş. Sana anlatacakları varmış."

Acaba hangi kötü haberi vermeyi unuttu!

"Bende odandan dahi hiç çıkmadığını söyledim-" derken cümlesini yarıda kesmesine sebep olan kapı sesi duyuldu. "Ve bu yüzden de evin adresini verdim."

"Büyükanne..." diye söylenmeye başlayacaktım ki o hızla yanımdan uzaklaşarak kapıyı açmaya gitti.

Zaten söyleyeceği tüm kötü haberleri üç gün önce söylemişti Banu. Daha ne diyecekti ki!?

"Selam."

Benim ölü bedenimin aksine Banu şen şakrak sesiyle odama dalış yaptı. Küçük koltuğumda benden yer kaldığınca oturmaya çalıştı fakat sığamayınca yatağımın üzerine oturdu.

"Nasılsın?"

"Çok iyi." dedim yalandan gülümseyerek. Banu şeklini ve yüzünü hiç bozmadan "Bence de çok iyi olmalısın." dediğinde anlamayan gözlerle ona baktım.

"Buraya ne için geldiğimi merak ediyor olmalısın."

Evet.

"Sana bir teklifim var."

"Yaşayacak mıyım doktor hanım?"

Sorumun üzerine ufak bir kahkaha attı Banu.

"Yaşayacaksın, hemde çoğalarak."

Sondaki kelimeye özellikle vurgu yapmıştı ve bu söyleyeceği şeyi daha da çok merak etmeme sebep oluyordu.

"Nasıl olacak o?"

MAYSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin