Bir yanımız umutlarla dolu bir yanımız korku.Ne tarafa dönsek sonu uçurumla biten bir boşluk. Atlasak biteceğine inanılır, kalsak süreceğine...
İşte tamda şuan o kararsızlıkla başbaşayım.
Açtığımız her pencere bize hayatın farklı bir yönünü gösterirken o pencerenin önünde bize sunulanı merakla izliyoruz. Ben bundan sonrası için tek bir izlenimde bile bulunamazken, kaderim çoktan yeni satırlarını yazmaya başlamıştı bile. Ben ise öylece bana yazılanı yaşayacaktım.
"Bir kaç gün burada kalmak ister misin?"
Tam karşıma oturduğunda dirseklerini dizine yaslamış kollarını da öne doğru uzatmıştı.
Bir kaç gün burada kalma hissi...
"Bilemiyorum. Ben..." dediğimde devamını getiremedim.
"Avukatımız an itibariyle gerekli işlemleri başlattı. En kısa zamanda bize mutlu haberi verecektir."
Gözlerimin mutluluktan parladığına yemin edebilirdim. "Sahi mi?" derkende heyecanım sesime yansımıştı bile.
"Tabii. Az önce kendi de söyledi, duymadın mı?"
Evet duymuştum. Ve bu haberi defalarca kez duysamda asla bıkmazdım. Bartu'yu yalnızca kafamı sallayarak onayladım.
"Aslında avukattan haber gelene kadar büyükannemle kalsam daha iyi olur."
Henüz büyükannemle doğru düzgün konuşmamıştım. Hem...Bartu ile bir kaç günde olsa yalnız kalma fikri şu an pekte cazip gelmiyordu. Malum ona karşı hissettiklerim boyut değiştirebilirdi.
"Peki. Sen nasıl istersen. Zaten hemen hemen bir hafta içinde de buraya bebeğimizle birlikte yerleşmiş oluruz."
Yine yüzümde kocaman aptal sırıtmamla bakıyordum ona. "Evet!"
Bartu'da bana gülümsediğinde derin bir iç çektim.
"Hadi o zaman seni evine bırakayım."
"Sen ne yapacaksın?"
Sorduğum sorunun saçmalığı ile anında pişman olsamda kelimeler ağzımdan çıkmıştı bir kere.
"Şey yani... ıhım."
"Bir hafta boyunca seni yalnız bırakacak değilim. Elbette görüşeceğiz."
Yanaklarımın kızardığına emindim. Çok utanmıştım.
"Peki." diyebildim sadece.
İkimizde ayaklandığımızda evlenmek için geldiğimiz bu evden şimdi evli bir çift olarak ayrılıyorduk.
"Tek anlamadığım..." derken arabadaki yerimi alarak emniyet kemerimi taktım. "Biz neden burada evlendik. Sanki gizli saklı bir iş yapıyormuşuz gibi."
Çoktan yola koyulan araçla birlikte bu muazzam manzarayı inceliyordum.
"Hem bir nikah memuru beklediğimden değil de avukatın kâğıtlarına imza atarak evlenmek... ne bileyim biraz şaşırdım açıkçası."
Söylediklerimden sonra Bartu'nun oturduğu yerde gerildiğini hissettim. Bedeni dikleşmişti çünkü. Şu an zamanı değildi belki ama bende merak ediyordum.
Bakışları yolda olan adam kafasını bana çevirmeden konuşmaya başladı. "Haklısın. İnan bana bende böyle olsun istemezdim. Ama biliyorsun, bizimki zoraki bir evlilik."
Evet öyleydi.
"Anlıyorum." diyebildim sadece.
Yolun geri kalanını ben kafamda bitmek tükenmek bilmeyen sorularla geçirmiştim. Bartu beni eve bıraktığında da önce Gökçe ve Banu'yu arayarak akşam bize çağırmıştım. Bu alınan kararlardan hepsinin haberi olsun istiyordum. Ayrıca iki ay boyunca hastaneye nasıl gidip geleceğimi de bilmiyordum. Bu konuda Banu'dan yardım istemem gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAYSA
פרוזהUmutsuz bir kadın ve hırsız bir adamın hikayesi. Kitap en başından değiştirilerek yeniden yazılıyor...