16. Bölüm

8.6K 785 60
                                        

İnsanın içine bahar gelir, hiç rengarenk çiçekler açar mıydı? Ya da kalbinde kan yerine mutluluk pompalanır mıydı? Peki ya bedeni, eski ölü derisini atarak yerine capcanlı taze deri getirir miydi? Bir insan gerçekten hiçliğini unutup bu dünyadaki varlığını bulabilir miydi?

Evet.

Ben bu saydıklarımın hepsinin tek bedende toplanmış haliyim.

İçimde tarifsiz bir bahar havası var, rengarenk duygularla birlikte bir çok duygu açığa çıkıyor. Kalbim...ilk defa bu kadar mutluluğu yaşatıyor bana ve sanki eski ölü Maysa yerini canlı taze Maysa'ya bırakmıştı. En önemlisi kendimi artık değerli hissediyordum. Sonuçta bakmakla yükümlü olduğum bir Umudum vardı.

Belki de bu yaşıma kadar uyanmış olduğum tüm sabahlara inat daha büyük ve enerjik bir halde gözlerimi araladım. Hemen bir karış uzağımda ki beşiğin içinde uyuyan bebekle yüzümde silip atamadığım bir gülümseme vardı.

İşte oradaydı. Umudum, geleceğim, mutluluk kaynağım, kısacası her şeyim.

Bu gece iki saat aralıklarla alarm kurmuş hepsinde de uyanarak minik bebeğin karnını doyurmuştum. Belki yorgun ya da uykusuz olmam gerekirdi ama ben dediğim gibi kendimi oldukça dinç hissediyordum.

Sol kolumun dirseğinin üzerinde doğrularak ona biraz daha yaklaştım. Yeşil ve krem renginden oluşan tulumunun takımı olan şapkası biraz gözlerinin üzerine inmişti. Şapkayı yukarı kaldırırken bile ellerimin ne kadar çok titrediğini fark ettim. Güldüm kendi kendime. Ona dokunmaya kıyamıyordum.

"Maysa?"

Kapının dışından duyulan, daha doğrusu o kadar kısık bir ses tonuyla konuşmuştu ki zor duyduğum, Bartu'nun sesiyle birlikte bebeğin üzerinden doğrularak beklemeye başladım.

"Uyandın mı?" diye sordu. Fakat ben kıpır kıpır olan bebekle birlikte sorusuna cevap veremedim.

Oldukça sessiz bir şekilde açtığı kapıyla birlikte oluşan o aralıktan kafasını yarım bir şekilde içeriye uzatan Bartu odanın tamamını görmeye çalışıyordu. Daha sonra beni fark edince derin bir nefesle birlikte kapıyı sonuna kadar araladı ve içeri girdi. Yataktan kalktığı gibi gelmişti. Üzerinde hâlâ pijama takımı vardı.

"Günaydın." dediğimde fısıldıyordum.

"Günaydın."

Aynı şekilde Bartu'da bana fısıldayarak cevap verdiğinde beşiğin hemen başındaydı.

"Dün gece hiç uyumadın mı?"

Böyle sorduğuna göre kesin gözlerim şişmişti. Acaba saçlarım ne haldeydi?

"Uyudum. Ama aralıklarla." Büyük bir ihtimalle bebeğin sıklıkla beslenmesi gerektiğini biliyordu. Nereden bilecekti ki?!

"Bir kaç kere alarm sesi duydum ama belki müsait değilsindir diye gelemedim."

"Olsun sorun değil." diyerek ona gülümsedim.

Hâlâ daha yatar pozisyonda olduğumu fark ettiğimde yavaşça yataktan doğruldum. Bartu'nun odadan çıkacağı yoktu gördüğüm kadarıyla. Şimdi yatağıma oturmuş beşiğin içine eğilerek uyuyan bebeği seviyordu.

MAYSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin