10. Bölüm

11.7K 1.1K 224
                                    

Kaçırılıyordum.

Hem de kim tarafından?

Müstakbel korkak uygun eş adayım tarafından.

Neredeyse yarım saati aşkın bir süredir yoldaydık. Nereye ve ne tarafa gittiğimizi bilmiyordum bile. Hava artık kararmaya başlamış ince ince kar yağıyordu. Dışarısı soğuktu ama arabanın içi o kadar sıcaktı ki başlayan sancılarım için iyi oluyordu.

Sahi bu adamın kaç tane arabası vardı? Beni evine götürdüğü arabası siyah, bundan büyük ve marka olarak daha geride kalmış bir arabaydı. Oysa bu sadece bir kaç aylıktı. Belki de o araba bir arkadaşına aitti, bilemiyorum. Doğrusu beni pekte ilgilenmiyordu.

"Telefonunu ver." dedim emir kipiyle konuşarak. Bunun üzerine Bartu yandan bir bakış atarak gözleriyle telefonun olduğu kısmı işaret etti. Ne yapacağımı sormamıştı. Ya polisi ararsam, hiç mi korkusu yoktu bu adamın? Ya da aramayacağımı biliyordu ondan bu kadar rahattı.

Elime aldığım telefon şifresiz olurken doğruca arama bölümüne tıkladım. Ezbere bildiğim numarayı tuşladıktan sonra kulağıma götürdüm ve duyulan sesten sonra konuşmaya başladım.

"Merhaba Gökçe, benim Maysa."

Karşı taraftan duyulan şaşkın sesi teğet etmek istermiş gibi "Maysa sen misin?" diye sordu.

"Evet benim Gökçe." dedim bakışları yolda olan adamı izleyerek. "Biraz yalnız kalmak istiyorum ve bu yüzden evden habersiz ayrıldım. Şimdi arayıp büyükanneme, Mert'in iş için şehir dışına çıktığını ve senin yanında olduğumu söyleyeceğim. Eğer bana ulaşamayıp seni ararsa ona bir yalan uydurabilir misin?"

"İyi misin?"

"Evet sadece biraz yalnız kalmak istiyorum."

Bu sırada Bartu bana doğru dönerek hem güldü hemde göz kırptı. Pislik!

"Neredesin? Gelip alayım seni."

Nerede olduğumu bir bilsem!

"Ben geleceğim Gökçe. Lütfen büyükannemi idare et." Gökçe'nin uzatacağını biliyordum bu yüzden de telefonu hızla kapatarak bu kezde ev telefonumuzun sayılarını tuşladım. Çok geçmeden açılan telefon ile az önce Gökçe'ye sıraladığım yalanları büyükanneme sıraladım. Yaşlı pofuduğum moralimin bozuk olduğunu ve Gökçe'nin bana iyi geleceğini söylemişti.

Ona yalan söylüyor olmanın sıkıntısı ile kapattım telefonu ve aldığım yere koydum.

Belki de yüzlerce kez dilimin ucuna gelen nereye gidiyoruz sorusunu yine sormadım. Ağır ağır yağan karın altında, sıcacık arabada bilmediğim bir istikamete doğru yol alıyorduk. Hırkam kalın olsa bile emindim çoktan tüm koltuk mahvolmuştu. Karnım zaten ayrı bir dertti, acıdan uyuşmuştum. Bir de üzerimde tarifsiz bir halsizlik vardı. Yorulmuş ve uykusu gelmiş gibiydim. Araba sıcaktı, karnım ağrıyor ve rezil olmuştum. Ama yine de kollarımı göğsümde birleştirerek gözlerimi yumdum. Uyanınca beni neyin beklediğini bilerek...

__________


"Maysa uyan!"

Çok uzaklardan duyulan ismim ile gözlerimi kırpıştırmaya çalıştım. Fakat öyle çok uykum vardı ki kendimi yorgun ve bitkin hissediyordum. Bir de yeri belli olan acıyı...

MAYSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin