İrem
Jefi’nin banyoya girmesini izledikten sonra kendimi yatağıma attım ve bağdaş kurup oturdum. Üstümde onun kokusu vardı ve bu bana huzur veriyordu. Aras ve Azra gelmeseydi o düşündüğüm şeyi gerçekten yapabilirdim. Ama her zamanki gibi zaman buna fırsat vermedi. Düşünceli bakışlarımı zamanlaması harika olan iki arkadaşıma çevirdim. Aras’ın yüzünden benim gibi rahatladığı belli oluyordu.
“Ee?” dedim. “Bu iş de hallolduğuna göre artık sizin için plan yapmalıyız.”
Azra, birden Aras’ın kucağından fırladı. Bazen onu kıskanıyordum. Aras’la o kadar çok baş başa zaman geçirebilmişlerdi ki anlatmıyordu ama birlikte olduklarını bile düşünüyordum. “Aman Allah’ım İrem, lütfen bana yardımcı olacağını söyle.”
“Ve bana da!” diye ekledi Aras.
“Sakin olun çocuklar. İkinize de yardımcı olacağım.” Gülümsedim. “Hangi konuda yardım istiyorsunuz?”
Azra, kollarını kendine dolayıp kendi etrafında gözlerini kapatarak döndü. “Söz de ne giyeceğimi mesela. Sonra ayakkabı var. Birde saç var tabiki.”
“İyide bir önemi yok ki.” Dedim yatağımın başlığına sırtımı yaslayarak. Yastıklardan birini alıp kucağıma koyup sarıldım. Hala Jefi gibi kokuyordu. Kokusu beni sarhoş ediyor…
“İrem, iyi misin?”
Burnumu yastıktan çekip hemen toparlandım. “Evet, düşünüyordum.” Dedim utanarak ama onlara çaktırmayarak.
Aras bana doğru bakıp gülümseyip “Eminim düşünüyorsundur.” Deyince yanaklarımın kızardığını hissettim. Kesin anlamıştı. Aras vücut dilini okumada bir numaraydı ve ben bunu nasıl olurda unutmuştum. Kahretsin!
“Aras, sana bir şey söyleyeceğim ama özeline girmek istemiyorum. Yani…”
Aras’ın birden yüzü asıldı. “Ne diyeceğini biliyorum, İrem. Aslında birkaç gündür bende düşünüyorum ama bu işi nasıl halledeceğimi bilmiyorum.”
Azra ikimize soru soran gözlerle bakıyordu ama ben buna aldırış etmedim. “İstersen sana bu konuda yardım edebilirim.”
“Prenses!” dedi sesindeki acıyla. “Bunu gerçekten yapar mısın?”
Kafamı öne salladım. “Yaparım. Hatta bu işi çoktan bitmiş bil.”
“Sormama gerek var mı yoksa anlatacak mısınız?” diye çıkıştı Azra.
Aras’ın cevap vermesine fırsat vermeden atıldım. “Sürpriz. Olunca görürsün.” Sonra Aras’a döndüm. “Yarın spordan sonra kuleye uğrar seni alırım. Hallederiz o işi.”
Azra, elini beline koydu. “Kıskanıyorum ama!”
Ayağa kalkıp Azra’ya sarıldım ve yanağından sesli bir şekilde öptüm. “Görünce çok şaşıracağın bir sürpriz. Söylersek tadı kaçar. O yüzden zorlama lütfen!”
“İyi tamam.” Aras’ın elinden tutup onu kaldırdı. “Beni eve bırakmalısın. Sonra da yatıp dinlenmelisin. Çok yorgun görünüyorsun.”
Aras, başıyla onaylayıp bana baktı. “Yarın spora kaçta gidiyorsun?” diye sordu.
“Saat bir ile dört arası orada olacağım. Dört buçuk sana uygun mu?”
“Uygun. Hem kendimi hazırlamış olurum. O halde spordan seni ben alırım. Olur mu?”
Hem kafamı öne sallayıp hem de “olur.” Dedim. Sonra onlarla odamda vedalaştım ve pijamalarımı giyip kendimi yatağa attım. O kadar çok yorgun ve o kadar çok uykuluydum ki hangi ara uykuya daldığımı bile hatırlamıyorum.
Komodinimin üstünde hem titreyen hem öten telefona el yordamıyla uzandım. Gözlerim kapalı olduğu için ekrana bakmadan açıp kulağıma götürdüm. “Evet?”
“İrem nasılsın?”
Derin bir nefes alıp tek gözümü açtım. Jefi, uyuyordu. Uyanmamasına sevinmiştim. “İyiyim, Irmak. sen nasılsın?”
“İyi. Az önce Azra ile konuştum. Durumlar yine karışmış. Neler oluyor?”
Bu olayı hatırlamak bütün uykumu alıp götürmüştü. Jefi’yi uyandırmamaya dikkat ederek yatakta doğruldum ve bağdaş kurup oturdum. “Biz de ne olduğunu bilmiyoruz. Şuanda beklemedeyiz. Olay Mengüer’in kontrolü altında.”
“Anladım. Eğer bir şey olursa beni dışarıda bırakmayın, lütfen.”
“Tamam.” Saate bakınca gözlerim yuvalarımdan fırladı neredeyse. “Aman Allah’ım Irmak. İyi ki aradın. Bugün spora gelecek misin?”
“Evet, geleceğim. Buke’de geliyor.”
“Tamam, görüşürüz.” Hızla yataktan çıkmaya çalışırken ayağım örtüye dolandı ve ben tam yataktan balıklama düşüyordum ki Jefi anından önüme ışınlanıp tuttu beni. “Vay canına! Jefi, cidden harikasın.”
“Sende aşırı derecede sakarsın.”
“Sende tam bir odunsun.” Yanından uzaklaşıp banyoya girdim ve yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Yanına geri döndüğümde bıraktığım yerde duruyordu. “Bugün spora benimle geleceğini söylemiştin. Hala aynı fikirde misin?”
Tek kaşını kaldırıp bana baktı. “Cayacak göz var mı bende? Şu erkek yarma gülüne bir bakmam lazım ama sen geç kalıyorsan çık. Benim eve uğramam lazım, prenses.”
Yanına yaklaştım ve üstündeki bluzun yakasını tutup onu kendime doğru çekip dudaklarına yapıştım. Dudakları yumuşacık ve sıcaktı. Ayrıca dolgundu da. İlk tepkisiz kaldı ama sonra ellerini belime dolayıp beni kendine çekti. Öpüşü birden ateşlenip hızlandı. Beni geriye doğru iteklemeye başladı. Dizlerimin arka kısmı yatağın kenarına çarpınca sırt üstü yatağa düştüm ve oda hemen üstüme doğru yüklendi. Göğüs kafesi deli gibi hızla inip kalkıyordu. İki elini başımın yanından yatağa yasladı ve dudaklarını dudaklarımdan çekmeden “Geç kalacaksın, prenses.” Dedi.
Nefesimi düzene sokmaya çalışarak birkaç saniye bekledim. “Evet, hemen hazırlanmalıyım. Çok geç kalma.”
Beni tekrar öptü ama bu sefer tamamen geri çekilip elimden tuttu ve doğrulmama yardım etti. Bende hemen giysi dolabımdan eşofmanlarımı alıp spor çantama tıktım. Birkaç havluda koyduktan sonra üstümü değiştirdim. Aşağıya indiğimde abim buzdolabına bir not bırakmıştı. Jefi’yi bugün salmayacağını biliyorum. O yüzden bugünlük izinli. Seni seviyorum. Kâğıdı gülümseyerek elimde buruşturdum ve çöp kutusuna attım. Hızla buzdolabından süt kutusunu çıkarıp bardağa boşalttım ve bir diklemeye bitirdim. Bir parçada peynir tıktıktan sonra spor salonuna gitmek için evden çıktım.Salona gittiğimde Serkan bana doğru bakıp gülümsedi. Ona hızlı bir el sallayıp soyunma kabinine geçtim. Hızla eşofmanlarımı giydim. Sonra mecburen Serkan’ın yanına geçtim. Elini belime dolayıp yanağımdan öpünce hızla geri kaçtım. Etrafa bakındım. Neyse ki Jefi yarım saate gelmeyecekti.
“Nasılsın İrem? Bugün her zamankinden daha hoş görünüyorsun.”
“İyiyim.” Benim için koşu bandını ayarladı. “Bizimkiler hala gelmedi mi?”
Kafasını iki yana salladı. “Henüz gelmediler.” Sonra dijital ekranı gösterdi. “Bugün bu ayarın üstüne çıkma, İrem. Bayağı zayıflamış görünüyorsun. Bahsettim şu Afrikalı çocukların tiplerine yaklaşık olan bir zayıflık.” Ben yavaş adımlarla yürümeye başladım. “Protein tüketmiyor musun?”
“Şey, aslında ben…” gülümsedim. “Spor dışında da tempolu bir yaşam tarzım var. Protein tüketsem de bu tempoda içimde bir şey kalmıyor.”
Elini karnıma koydu ve yana doğru kaydırdı. Sonra kaşlarını çatarak kafasını iki yana salladı. “Olmuyor, İrem. Karnın ciddi derecede içeri çökmüş durumda. Ne diye spor yapıyorsun ki?”
Elini tutup ittirmemek için dişlerimi sıktım. Allah’ım Jefi gelmeden biran önce yanımdan uzaklaşması için dua ediyordum. “Şey, bir zamanlar dövüş eğitimi ve eskrim eğitimi gördüm. Ama şimdi ona pek fazla zaman ayıramıyorum. Esnekliğimi ve hızımı kaybetmemek için spora bir şekilde devam ettirmem gerekiyordu.”
Dijital ekrandaki düğmelere dokunup koşu bandını durdurdu ve elimden tutup çekiştirdi. “Daha fazla koşmanı istemiyorum, İrem. Eğer tek istediğin esnekliğini kaybetmemekse…” beni durdurdu ve tam karşıma geçti. Ellerini göğsünde bağladı. “…stretching yapmalısın. Yani sadece bu dediğim sporu yapmalısın.”
Omuzlarımı çevirerek baktım ona. “Buda ne demek oluyor?”
“Stretching Jimnastik ve Yoga karışımı bir spor şeklidir. Senin başka bir şeye inan ihtiyacın yok. Sadece biraz kilo almaya ihtiyacın var. Spor hayatın bir parçasıdır. Herkes bunu yapmalı ama sen günün bütün saatlerini dediğin gibi tempolu geçiriyorsan sporda koşu bandından uzak durmalısın.”
“Peki, şu dediğin stret… Adı her neyse onu nasıl yapacağım?”
“Seni bizzat kendim eğiteceğim. Aslında bakarsan…” yanıma yaklaşıp beni süzerek etrafımda döndü ve tekrar karşıma geldiğinde sözüne devam etti. “Seninle dövüş eğitimini devam ettirebiliriz. Yani sadece bunu yapabiliriz. Seçim senin.”
Burada başka hoca yok muydu Allah aşkına? Adımı yazdıra yazdıra bu adamın listesine mi yazdırmıştım ben. Umarım Jefi bugün bu adama dalmadan sorunsuz geçer ve bende bu yük altından çıkardım. Ama dövüşü o kadar çok özlemiştim ki bunu tekrar yapmayı deli gibi istiyordum. Ayrıca şu stret bilmem ne pekte hoşuma gitmemişti. Jimnastik hareketlerini bu dibime düşen adamla yapmaya hiç mi hiç niyetim yoktu.
“Pekâlâ, dövüşten anlar mısın?”
Tıslayarak güldü. “Benim bilmediğim bir şey varsa o da yemek yapmaktır. Seçimin dövüşten yana mı?”
Yüzümde kocaman gülümseme belirdi. “Dövüşü seviyorum. Hatta onu çok özledim bile denebilir. Ayrıca seni baştan uyarayım. Dövüşte fena halde sertimdir.”
Gözlerinde bir şey belirdi ve çarpık bir şekilde gülümseyince en son cümlemin bir erkeğin yanında kullandığım için utançtan yanaklarım ısındı. “Görelim bakalım.” Deyince de kıpkırmızı kesildiğimin farkındaydım.
Birlikte ortaya doğru geçip aletlerden uzaklaştık. “Burada dövüş eğitimi vermenin bir sakıncası olmaz mı?” diye sordum.
Gülümsedi ve kaslı kollarını göğsünde bağladı. “Buranın sahibinin her türlü ayrıcalığı vardır, İrem.”
Hah? Buranın sahibimi. Eyvah! Jefi adama dalarsa bir daha buraya sokmazdı beni. Ben tam ağzımı açmıştım ki Azra, Irmak ve Buke yanımıza geldi.
“Koşmuyorsun bugün.” Dedi Azra.
Tam cevap verecektim ki Serkan araya girdi. “Ona burada koşmayı yasakladım. Çok fazla kilo kaybı var. Bu yüzden ona iki seçenek sundum o da dövüşü tercih etti.”
“İrem!” dedi Azra ve Irmak aynı anda.
“Ne? Dövüşmeyi özledim. Hem koşmak gerçekten bana çok gereksiz geliyor. Ben evde sürekli popo büyüten biri değilim ki. Her gün beni o mağazadan bu mağazaya koşturuyorsun. Birde şimdi söz arifesi var. Kim bilir kaç kiloya düşeceğim.”
“Şey…” diye kekeledi Azra. “Gerçekten çok zayıfladın. 47’nin aşağısına düştüğüne eminim.”Olduğum yere çöküp oturdum. “Afrikalı çocuklar gibi olmak istemiyorum.”
Serkan, yere eğilip elini omzuma dayadı ve o sırada Jefi tam karşımda durmuş tek kaşı kalkmış bir şekilde bana bakıyordu. Anında ayağa fırlayıp boynuna atıldım. “Nerede kaldın?”
Elini belime dolayıp alnıma öpücük kondurdu sonrada beni hafif itikleyip Serkan’a döndü. “Hazırlanmam uzun sürdü.” Dedi dişlerinin arasından. Bende hemen ortaya atıldım.
“Şey, bu Serkan, benim spor hocam.” Dedim Jefi’ye sonra Serkan’a baktım. “Buda benim sevgilim ve ayrıca eski dövüş hocam, Jefi.” Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEŞİŞLER (Karanlık Güçler Serisi II)
Fantasía"Büyüyle örtülen görüntüleri açığa çıkardığını mı düşünüyorsun?" diye sordum şaşkınlıkla ama bu arada da hızla tabutu çizmeye başlamıştım. "Aynen öyle, İrem! Doğu keşişlerin içinde özeldi. Tekti. Çok farklı yetenekleri vardı. Seni de çok iyi eğitti...