Jefi
Kendimi arabaya ışınladığımdan ve arabayı bilmediğim bir yere sürdüğümden beri kafam İrem’de kalmıştı. O arabanın içindeyken nasıl olmuştu da ayağımı gaza tamamen basmıştım. Ya önüme bir araba çıksaydı ve her şey için çok geç olsaydı. İşte o zaman kendimi ateşe atmaktan farksız olurdu bu. Onun kaybı, benim sağladığım bir aptallıkla içimi dağlardı ve ben bu acıyla asla yaşayamazdım.
Arabanın direksiyonunu hafif sağa kırıp motoru durdurdum. İçimde dinmek bilmeyen öfke şuanda trafikte olmamam gerektiğini açık bir şekilde gösteriyordu bana. Kendime ve insanlara zarar vermeden burada durmak en iyisiydi derken titreyen telefonumla yerimden sıçradım. Düşüncelere öyle bir dalmıştım ki bu titreme bende bomba etkisi yaratmıştı resmen.
“Efendim?”
“Jefi, az önce Azra ile arabadayken bil bakalım kim daldı arabaya?”
“Mengüer.” Dedim hiç şüphesiz. “Kayıp meselesi mi?”
“Evet. Gözümüzü dört açmamızı söyledi. Neler oluyor hiçbir fikrin var mı, kardeşim?”
Beni aşırı derecede etkilemesi dışında hiçbir fikrim yoktu. Beni neden bu kadar etkilediği de ortadaydı. O orospu çocuğu Atilla’nın yüzündendi. “Hayır, ama günümü mahvetti diyebilirim. Hem de somut bir şekilde mahvetti.”
Aras’ın bir an duraksayıp sonra derin bir nefes aldığını duydum. “Bak ne diyeceğim, yarın sabah şu olayı toparlanıp enine boyuna bir tartışalım. Sonra ince ayrıntılı bir araştırma yapalım. Büyücülerin takıldığı yerler belli. Sır saklama konusunda zorlanan çok köstebek var. İlla biri ele verecek ya da hareketleriyle bunu belli edecek. O çocukları kurtarmamız şart, Jefi.”
“O zaman buluşma saati ve yeri sende. Şimdi kapatmalıyım.”
“Dur bir dakika!” deyince kapatma butonundan parmağımı geri çektim. “Tek başına bir işe kalkışmayacak ve uslu duracaksın, değil mi?”
“Hı hı.” Dedim iç çekerek. “Uslu duracağım.”
“Ah, hadi ama bu ses tonunu nerede duysam anlarım. Neredesin sen? Eminim İrem’i eve bırakmışsındır. Adım gibi eminim.”
“Görüşürüz, Aras.”
“JEFİ!” diye haykırdı telefondan ve bu gür sesle yüzümü buruşturmak zorunda kaldım. Adam beni tanıyordu. “Neredesin söyle çabuk!”
“Tam sürat kızıl saçlı bir hatunla buluşmaya yetişmek üzere karayolunda ilerliyorum. Ah, sanırım şimdide kırmızı ışığı geçtim. İrem’e yüklü bir para cezası gelecek.”
“Jefi, ciddiyim ben. Neredesin?”
Etrafa bakımdım. Nerede olduğumu bende bilmiyordum. Yolun kenarında da herhangi bir tabela ya da ona benzer bir şey yoktu. “Eve geçiyorum. Orada buluşuruz.”
“Beni oyalamak için söylüyorsan Jefi seni kendi ellerimle öldürürüm. Anladın mı?”
“Baş üstüne, komutanım. Emrine amadeyim.” Bu sefer telefonu hızla kapattım ve İrem’in ismini bulup aradım. Uzun uzun çaldıktan sonra soğuk bir ses tonuyla “Efendim, Jefi?” diye açınca bir yumru boğazıma oturdu.
“Bana hala kızgınsın.” Diyebildim sadece.
“Hayır, değilim. Sadece aklım olanları ve o kadar çok etkilenmeni almıyor, Jefi. Transa girmiş gibiydin. Sanki arabada değildin de bir savaşın içinde hapsolmuş gibiydin. Buda beni gerçekten korkuttu.”
“Bu konuda diyebilecek bir şeyim yok, İrem. O çocukları hemen şuan bulmak istiyorum. Aklımda bundan başka bir şey yok.”
Öyle bir nefes aldı ki bu nefes sözcüklerden çok şey ifade etti bana. Acıyı, hüznü ve çaresizliği. “Jefi, tek başına bir delilik yapma lütfen. Bunu birlikte halledeceğiz. Biliyorsun. Lütfen bana söz ver ve her neredeysen dön. Yanımda olmana ihtiyacım var.”
“Üzgünüm. Aras’tan mesaj alana kadar evden çıkma.” Dedim telefonu kapatıp yan koltuğa fırlattım. Aras’a eve döneceğime dair yalan söylemiştim. Ama aynı yalanı nedense İrem’e söyleyememiştim. Bunun sebebini biliyordum ama şuanda buna bile odaklanamıyordum. Tek istediğim bunu planlayan büyücüyü bulmak ve çıktığı yere geri sokmaktı.
Bütün öfkem bedenimi geri sarmışken bunu daha fazla saklayamazdım içimde. Kontak anahtarını çevirip motoru çalıştırdım ve aklıma gelen ilk mahalleye doğru sürdüm arabayı. Geri dönüşü yoktu artık. İnceldiği yerden kopacaktı ve ben o çocukları canım pahasına da olsa kurtaracaktım.
Hızımı yavaşlatıp kavşaktan döndüğüm an yan koltuğa birinin ışınlanması bir oldu. Ben daha kim olduğunu anlayamadan saçımı tuttuğu gibi kafamı direksiyona geçirdi ve ben ilk sersemleyip etrafa bakınırken gözlerim kararmaya başladı. Bu uykuya dalmadan saniyeler öncesi gibiydi. Kolayca karanlık beni hapsetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEŞİŞLER (Karanlık Güçler Serisi II)
Fantasía"Büyüyle örtülen görüntüleri açığa çıkardığını mı düşünüyorsun?" diye sordum şaşkınlıkla ama bu arada da hızla tabutu çizmeye başlamıştım. "Aynen öyle, İrem! Doğu keşişlerin içinde özeldi. Tekti. Çok farklı yetenekleri vardı. Seni de çok iyi eğitti...