☠Bölüm 24☠

1 1 0
                                    


“Efrenes kim?” diye sorduğunda Göker kendimi kitaba kaptırdığımın farkında bile değildim kafamı kaldırıp Göker’e baktım. Ama cevap veren Aras oldu.

“İlk kara büyücü.” Dedi Aras. “Oda Mengüer gibi efsanelerde geçiyor ama bu zamana kadar ne duyan var ne de gören. Kimse onun hakkında bir şey bilmiyor.”

“Burada Kara büyüleri oluşturan kişi olduğu yazıyor.” Dedi Göker bir şey bulmuş gibi sevinçle. “Eğer onu bulursak İrem’i kurtarabilir.”

“Bu o kadar basit değil.” dedi Aras. “Öyle bir adamın varlığını daha önce işiten ya da duyan olmadı. Üstelik öyle biri varsa bile bize yardım edeceğini sanmıyorum. Adı üstünde kara büyücü. Ona güvenemeyiz.”

“Mengüer varken bize bir şey yapacağını sanmıyorum.” Dedi Göker inatla. “Denemeden bilemeyiz ve kardeşim için öleceğimi de bilsem bu adamı bulmak istiyorum!”

“Efrenes!” diye fısıldadım kendi kendime. Hepsi dönüp bana baktı. “Bu ismi iki ay önce İrem’den duymuştum.” Birden ayağa fırladım. “Tabi ya! Milena’nın abisinin yanındaki kara büyücü Efrenes! Bu bir efsane değil. Üstelik bize iyilik borcu var. Savaşta İrem onlara yardım etmişti. Unuttunuz mu?”

“O halde Milena’ya ulaşmamız gerekecek!” dedi Azra. “İlk Milena ile konuşursak abisini ikna eder.”

“Bu o kadar basit değil.” dedi Aras yine. “İrem’in anlattığını duydunuz değil mi? Adel’in kötü kalpli açık açık kötülük için yaşadığından bahsetti.”

“Ama Milena’ya çok değer verdiğini de söyledi.” Diye araya girdi Göker. “Ne kadar kötü bir abi olsam da kız kardeşimi korumak için elimden geleni yapardım. Ya da onun isteklerini önceliklerime katardım. Üstelik ben ve Adel aynıyız. Onun yanında bir kara büyücü varsa benim yanımda da Baş Büyücü Mengüer var!”

“Sakin olun!” dedi Azra. “Efrenes, Adel’in dediğini yapan bir büyücü ise ikna etmemiz gereken tek kişi Adel’se bu o kadar da tehlikeli gibi gelmiyor bana. Çünkü Jefi haklı. Adel kötü bir adam olabilir ama İrem’den ve kardeşinden gelen teklifi geri çevirmeyecektir. Adel istemediği sürece de Efrenes bize zarar veremez. Çünkü Mengüer ile Milena dostlar ve Milena’nın çevresine gelecek her hangi bir zarar Milena’yı abisine karşı düşman olmasını sağlar.”

“Adel kardeşi ile düşman olmak isteyen bir vampir değil.” dedim Azra’yı onaylayarak. “Üstelik şuanda da bildiğiniz gibi Vampir Birliğinin Başkanı o ve bütün istediği şeyi elde etti. Neden bize kötülük yapsın ki?”

Aras elindeki kitabı sertçe kapattı. “O halde kitaplarla bir işimiz kalmadı. Mengüer buraya gelene kadar dinlensek iyi olacak. Gözlerime ağrı girdi!”

“Adel, Efrenes?” diye mırıldandı Buke. “Bunlar ne tür isim böyle?”

“Vampirler, Kurt adamlar ve büyücüler insanlar gibi değildir. Ölümsüzlerdir.” Dedi Aras ona açıklama yapma gereği duyarak. “Bu yüzden isimleri kökenlerine dayanır. Bahsettiğimiz Kara Büyücüde Mengüer’le aynı yaşta ve yanılmıyorsam Yunan kökenli bir büyücü. Adel’de altı yüz küsur yaşında olmalı. Milena’nın yaşı o civarlardaydı.”

“Ben ve Irmak…” diye araya girdi Azra. “…sanırım Buke’ye dövüş tekniklerini ve kılıç kullanmasını göstersek iyi olacak.”

“Şimdi değil.” dedi Aras. “Mengüer gelince konuşulacak çok şey var ve her an burada olabilir.” Etrafa bakındım. Kaan Göktuğ ile olan en son görüşmemi hatırlayınca yüzümü buruşturdum. Göker’in yanına gidip elimi omzuna koydum.

“Babana çok benziyorsun, Göker.” Derin bir nefes aldım. “Bana babamdan dürüstçe bahseden tek kişiydi. Kendisinin babama ne kadar çok değer verdiğini söyledi. Bana da değer veriyordu. Hem de Atilla’nın altında çalıştığım halde. O zaman anladım ki her şey koca bir yalandan ibaretti. Onca katlettiğimiz Yolcuların hiçbir günahı yoktu.” başımı iki yana salladım. “Ve kardeşin hayatıma girmeseydi o koca yalanın içinde yanlış şeyler yapmaya devam ediyor olacaktım. Günahsız insanların hayatına son vererek!” ellerimi ceplerime soktum. “Kız kardeşin benim için sandığından çok daha değerli. Eğer ruhumu Efrenes’e vermem gerekirse hiç düşünmeden veririm. O yüzden babanın en son konuştuğumuzda bana söylediği bir şey vardı. Onun zamanı geldiğini düşünüyorum.” Herkes bana gözlerini kısarak ve sorgulayıcı bir şekilde baktı. Büyü gücümle Kaan Göktuğ’un bana emanet olarak verdiği tılsımı cebime ışınladım ve elimi cebimden çıkarıp tılsımı Göker’e verdim.

KEŞİŞLER (Karanlık Güçler Serisi II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin