ÇOKKKKk uykum olduğu için geçmiş bölümde yazdıklarınıza da yarın döneceyim canlarım iyi okumalar hepinizee
Radiohead-Street Spirit
Planları kahvaltıyı vermek ve mümkünse Namjoon veya Jungkook gelene kadar uyumaktı, başı ağrıyordu, korkunç bir şekilde uykusu vardı ve gözleri yanıyordu. Hayatında yaptığı, yapacağı bir iş değildi. Asla değildi. Bir kere beceremezdi ki! Ancak aşağı inip bir şeyler yedikten sıcak bir şeyler içtikten sonra tekrar yukarı çıkmak zorunda hissetti kendini. Yumruklarını açıp kapatıyordu, panik halindeydi. Odaya girmeden hemen önce koridorda biraz volta atmıştı, Jimin gerçekten de inanılmaz iyi gözlemlemişti etrafındaki insanları ve mükemmel bir bahis oynuyordu. Taehyuny kaybedecek gibi hissediyordu, yani kaçırma operasyonunu sekteye uğratacak bir şey değildi elbette ama Jimin'e kolu kopmadığı sürece doktor gelmeyecek demişti. Üstelik bir üşümeye doktor çağıracak biri olduğunu Jimin fark ederse elini küçücük kesse bile dikiş atılması için hastaneye götürülmek isterdi. İşin kötüsü, Taehyung bunu kabul edebilecek birisiydi.
Jimin kahvaltısına da dokunmamıştı. Ancak bu defa bunun nedeni inadı değil de yattığı yerden kalkmaya halinin olmamasıydı muhtemelen, Taehyung yatağa yaklaşıp yere çöktü. Jimin o tarafa dönük yatıyor ve uyuyor gibi görünüyordu. Gerçekten hastaydı. Elini kararasız kalarak onun yüzüne uzattı, bunu gerçekten yapacaktı, doktor çağırmamak için önce kendisinin bir şeyler yapması gerektiğini anlamıştı. Dudaklarını değdirmesine ya da ateş ölçerle ölçmesine hiç gerek yoktu, parmaklarının dış tarafını hafifçe alnına değdirdiğinde bile onun ateşinin yüksek olduğunu anlamıştı. Yanakları da, boynu da, dokunduğu her yer sıcaktı.
"Ne yapıyorsun?" Bir anda yöneltilen soru Taehyung'u ürküttü. Hala uyuduğunu sanıyordu.
"Ateşini... ölçüyordum."
"Ölçtün mü peki?"
"Ha?"
"Elin. Hala boynumda."
Taehyung panikle elini geri çektikten sona ayağa kalktı. Böyle yakalanacağını düşünmemişti. Toparlaması gerekiyor gibi hissediyordu ancak Jimin'in ateşi vardı, böylelikle bunları hayal meyal hatırlayacağını ummaktan başka bir şey de yapamadı.
"Yemeğini yememişsin."
"Vay canına... İlk kez yaptım."
Jimin alay ettiğinde Taehyung iç çekti.
"Neden böyle yaptığını biliyorum, Park Jimin. Ancak doktorun benim, o yüzden..." Hafifçe gülümsedi. "Yanına tekrar geleceğim ve bu akşama iyileşeceksin."
"Tatlı olabilirdi bu söylediğin," Jimin yorganı çenesine kadar çektikten sonra gözlerini kapattı. "Ölsem belki hoşuna bile gider. Nefret ettiğin için."
Taehyung'un gülümsemesi yüzünde asılı kaldı ancak Jimin'in söyledikleri hoşuna gitmemişti. Bunu fark etti. Neden bilmiyordu, genelde dürüst biriydi, aslında patavatsız demek daha doğruydu çünkü ağzına geleni söylerdi ancak şimdi geçenki konuşmadan dolayı Jimin'in neler hissettiğini daha iyi görebilmeye başladığında ve bunun ona hissettirdiklerini anladığında söylediklerinin dürüstlüğünden ve doğruluğundan şüphe etti. Çünkü hasta olması Taehyung'a kendini iyi hissetirmiyordu, hiçbir şey hissetmiyor da değildi, hatta kötü bile hissediyordu. Sırf inadından böyle yaptığı için.
"Sakın uyuma, geleceğim birazdan. Tamam mı?" Masaya ilerleyip tepsiyi aldı. Ancak Jimin'in kendini duyduğundan ya da anladığından emin değildi.
*
"Bu kahrolası çorbaya ne kadar su eklemem lazım– Kıvamı nasıl olmalı demiştin? Puding gibiyse..."