Apocalyptica-I Don't CareTaehyung ile geçen her bir konuşma sonunda Jimin'in bakış açısı sürekli değişip duruyordu.
Bazen çok sert olduğunu ve aslında onun kötü biri olmadığını kendine hatırlatıyordu ancak bazen de Taehyung'un çok çok daha fazlasını hak ettiğini düşünüyordu. Planlar kuruyor, onun canını gerçekten yakmak istiyordu. En sonunda da düşündü, karar verdi, planı yalnızca kaçmak değildi artık. Planı ona elinden geldiğinde hasar vermek oldu, Taehyung'un asla unutamayacağı ve mümkünse epey canını yakacak türden. Çünkü Jimin başka hiçbir şey düşünemiyordu, burada tutulması aslında başlı başına ona düşman olmak için yeterliyken gördüğü muamele ve karşısında onların beklediği tepkiler gerçekten hayret vericiydi. Öfkeli olduğunda sanki buna hakkı yokmuş gibi davranıyorlardı, terslediğinde, onlarla konuşmak istemediğinde, canı sıkkın olduğunda... sanki her şey yolundaydı da Jimin yine de yüzünü asıyordu.
Sonraki gün çektikleri video Jimin için çok zordu. Ağlamış ve ona önceden yazılan metni okumak zorunda kalmıştı, oyunculuk bile olsa... aslında gerçekten kılına bile zarar gelmese de... epey aşağılanmış hissetmişti. Aciz. Küçük düşürülmüş. Beni kurtarın demek zorunda kalmıştı, kimsenin kendisini önemsemediğini bilmesine ve bunu defalarca diğerlerine de söylemesine rağmen. Zaten bütün bunların en küçük düşürücü yanı buydu, kimsenin Jimin'in hayatını önemsemiyor oluşu. Kimsenin onun için hiçbir şey yapmıyor oluşu. Bunun gittikçe gözüne sokulması.
Kendisi için odaya bırakılan not defterine aldığı notlara bakıyordu. Kapıların yerini, yolu, anahtarların nerede olduğunu, kaç tane kilit olduğunu, her şeyi yazmıştı. Çizmişti. Yavaşça hazırlıyor gibiydi ancak anahtarlara ulaşmaktan çok çok uzaktaydı. Beklediğinin yarısı kadar bile yakınlaşamamıştı, hepsi Taehyung'un suçuydu! İradesi epey sağlamdı.
Jimin bir kez bile onu öpemediğine inanamıyordu. Denemesine rağmen.
Not defterini kapattı ve öylece yatağın altına itti. Koridorda ayak sesleri duymuştu. Kapısı çalındı.
"Bugün aşağı gelmeyecek misin?"
Taehyung'du. Videoyu çekerken bodrumda durmayı bile kaldıramayan Taehyung. Her şeyi Jungkook ve Namjoon'a bırakan Taehyung. Yüreksiz, korkak Taehyung.
"Hayır." Jimin ona arkasını döndü ve üzerini örttü.
"Jimin–"
"Beni rahat bırak."
"Ama–"
"Bana kızgın olmam için biraz izin ver!" Jimin örtüyü attı ve doğrulup ona baktı. Sinirlenmişti. "Uzak dur, beni kendi halime bırak, yeter artık!"
"Sadece..." Taehyung kapı kolunu tutan elini gevşetti. "Abin bize ulaştı, ne gerekiyorsa yapmak istediğini söyledi. Bunu sana söylemek için gelmiştim."
"Ne?" Jimin'in ifadesi birden değişti. Şaşkınlıktan resmen dili tutulmuştu.
"Dedi ki... olaylarla ilgili hiçbir şey bilmiyormuş, hiçbir alakası yokmuş ancak detaylıca araştırılması için ekip kuracağını söyledi. Yurtdışı hesaplarının ve... bilgisayar kayıtlarının. Bu kadardı." Taehyung derin bir nefes aldı. Onun gözlerine bakamıyordu.
"Tam... tamam." Acilen silkelenmesi gerekiyordu. Ancak bu kadar şaşırdığı başka bir anı hatırlayamıyordu. Kaçırıldığını saymazsa tabii ki. "Tamam, teşekkürler. Şimdi.. gidebilirsin." Taehyung'un gözlerinde şaşkınlığı gördü. Yumuşayacağını düşünmüş olmalıydı. Ancak yine de Taehyung kapıyı arkasından kapatıp çıktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/269084864-288-k487363.jpg)