Aerosmith-Fly Away From Here
Bir sonraki gün ağabeyiyle geç saatlere kadar konuştuktan ve anlaştıktan sonra şirkete gitti. Her şeyin başladığı yere. Oradayken kendini elbette biraz yabancı hissediyordu, özellikle ağabeyinin odasına geldiğinde oraya en son gelişini hatırlamış ve gerilmişti ancak bunu görmezden gelebilmeliydi. Konuştuklarına göre polisler Yoongi'nin bilgisayarını alıp gitmiş ve onda gereken delilleri buldukları için daha fazla derine inmemişlerdi. Zincirleme olarak bir ihmal mi söz konusuydu yoksa gerçek suçlu polislerle anlaşmış mıydı, hiç belli değildi ancak Haesoo'nun bilgisayarının hiç de incelenmemiş oluşu başlı başına şüpheliydi.
O yüzden ağabeyiyle anlaştı ve onun odasına gittiler. Bilgisayarı elbette şifreliydi. Şifreyi sormak için Haesoo'yu aradı, aslında normal bakılırsa Jimin'in şifreyi alması zor olmamalıydı, saklayacak bir şeyi olmayan birisi bundan çekinmezdi, özellikle sözde en yakın arkadaşıysa. Ancak Haesoo şifreyi vermedi, onun yerine gelip bilgisayarı açmayı teklif etti. O haldeyken bile. Bilgisayarın açılmasını istemezse gerçekten şüpheli olurdu ancak orada olmadığı bir anda Jimin'in bilgisayarı incelemesine izin verirse de sakladığı şeyler tehlikeye girerdi. O yüzden kendi gözetiminde olmasından başka çaresi yoktu, Jimin onun neden yaptığı şeyleri yaptığını biliyordu.
"Bu ısrar neden, hiç anlamadım gerçekten." Haesoo nihayetinde geldiğinde ikisi se onun masasında oturuyorlardı. Bilgisayarın başından asla ayrılmayacak gibiydi. Jimin o gün bir şey yapamayacağını biliyordu.
"Abimle aram düzeldiğine göre," dedi sonra, "Burada çalışmaya başlayabilirim. Sadece göz gezdirmek istemiştim." Haesoo'nun yüzü düşmüştü, Jimin ondaki bu anlık değişimi fark etti. "Ne kadar kötü durumda olduğumuzu göreyim dedim."
"Erken değil mi?"
"Ne için?"
"Olduğumuz... yani- daha yeni döndün. Biraz daha dinlenmesen mi?"
"İyiyim ben. Endişen için teşekkürler." Jimin fareyi eline aldı ve daha sonra dosyalar arasında göz gezdirmeye başladı. Yanlış yapmıştı, Haesoo asla burada saklamazdı. Yani en azından Jimin yapsaydı böyle bir şeyi, dosyaları orada saklamazdı. İmkanı yoktu. "Bazen diyorum ki," dedi sonra, gözleri hala ekrandaydı. "Keşke fidye isteselerdi, değil mi? Para vermek oldukça kolay olurdu." Ses kaydındaysa Haesoo'nun asıl korktuğu şeyin para kaybetmek olduğunu gayet net bir şekilde anlamıştı.
"Tabii ki. Zor durumda olabiliriz ama- senin için yapardık."
"Eminim öyledir." Jimin iç çekti.
"Ne demek bu?"
"Anlamadım?"
"Biraz imalı konuşuyorsun. Jimin, doğrusu... Farklı biri olarak döndüğünü düiünüyorum. Artık... tanıdığım Jimin değil gibisin."
Jimin sandalyesinde geriye yaslandı ve ona döndü. Artık bilgisayara bakmaktan vazgeçmişti, Haesoo bir akbaba gibi ne yaptığına bakıyordu. "Ne demek istiyorsun?"
"Daha sessizsin, benimle konuşurken sürekli imalar yapıyorsun, üstelik o çocuğun dedikleri de-"
"Ben Taehyung'a aşık falan değilim, tamam mı?" Jimin onun sözlerini bitirmesini beklemeden öfkeyle ve sertçe onu kesti. "Öyle bir şey yok!"
"Aa... öyle demeyecektim ki... sadece... iyi misin diye soracaktım..."
Jimin nefes nefeseydi ve bir de üzerine yanaklarına kan sıçradı, kıpkırmızı olduğunu hissediyordu. Böyle bir şekilde çıkışarak kendini aptal gibi hissetmişti. Ancak diken üzerindeydi, herkes ona bunu soracakmış gibi hissediyordu. Önce Jungkook, sonra Yoongi, sonra ağabeyi hep bu yönde konuşmuşlardı ve sonunda da Jimin patlamıştı işte.
![](https://img.wattpad.com/cover/269084864-288-k487363.jpg)