18| sen nasıl bir düşmansın

763 131 36
                                    

alt-J - Breezeblocks

Onunla tartışmıyor olmak Jimin için çok tuhaf bir histi.

Hala içinde gittikçe büyüyen bir kini olsa da... gerçekten de ilk günlerde Taehyung'un dediği gibiydi, cehennem gibi geçmek zorunda değildi. Jimin buna inanıyordu. Tabii ki Namjoon ve Jungkook başından beri mesafelerini korumuşlardı, bu yüzden onlar hakkında pek sık düşünmüyordu ve Taehyung... Taehyung'un hislerini de bildiği için onu hedef aldığında her şey daha kolay oluyordu. Onun canını yakmak da daha kolaydı. Gerçekten de Jimin inanamıyordu ancak bakış şekli bile Taehyung'u üzüyordu, bunu biliyordu.

O yüzden de fazla efor göstermesine gerek yoktu. Taehyung ve Jimin aynı odadayken bile derinlerinde bir yerde Taehyung'u asla rahat bırakmayan bir şey oluyordu ve bu çok açıktı. Jimin de zaten onu buna karşı uyarmıştı. Hislerini bu kadar açıkça göstermemesi için. Gerçi Taehyung aslında gösterdiği gibi birisi de değildi, aklının içinde Jimin'in asla bilmediği yüzlerce düşünce dolanıyordu ve kesinlikle gösterdiğinden daha zekiydi ama... konu hislerine geldiğinde, onları gerçekten gizleyemiyordu. Aslında... belki de gizlemek istemiyordu? Belki de Jimin canını yaktığını bilsin ve biraz daha iyi hissetsin diye her şeyi böyle açıktı?

Aslında bu düşünce mantıklı geldi Jimin'e. Çünkü Taehyung göz önüne alındığında hiç de imkansız değildi. Kendini öne koymadığı gerçekten çok belliydi, hayatındaki değer verdiği insanları kendinden önce düşündüğü yani. Belki de... ya da söyleği gibi Jimin'i düşman olarak görmediği için bu kadar rahattı. Ya da savunmasız kaldığı için.

İşte. Jimin sıkıntıdan bunları düşünüyordu.

"Sizce," dedi Namjoon gerginlikle. Salonda oturuyorlardı, Jimin diğerlerini kendi sevdiği diziyi izlemeleri için zorlamıştı, işin sonunda Jungkook ile kavga edecek gibi oldularsa da pes etmişti ve kimse itiraz edememişti. Zaten Namjoon'un pek umurunda da değil gibiydi, o bilgisayarıyla uğraşıyordu. "Bu haber bizimle alakalı olabilir mi?"

"Ne?"

Sıkıntıdan uyumak üzere olan Jungkook ayaklandı.

"Jimin'in kaçırılmasıyla şirketteki skandalın bağlantısı zaten kesindi ancak bunun Yoongi hyunga yakın birileri tarafından yapılmış olmasının bağlantısını da kurmuşlar."

"Bence," dedi Taehyung, Jimin'in yanında oturuyordu, "Biz olduğumuzu biliyorlar. Polisler her detayı basına vermez, en iyi sen bilirsin bunu."

"Muhtemelen," dedi Namjoon. "Jungkook'u çoktan aramaya başlamışlardır bile."

"Neden bana patladı şimdi yine?" Jungkook homurdandı. "Araba kimin üzerine kayıtlıydı bu kullandığımız?"

Taehyung gönülsüzce elini kaldırdı. "Artık, buradan dışarı çıkmak yok. Plaka çoktan aranıyordur, biz de. Yoongi hyungu görmek de bitti, dışarı çıkmak da."

"İşte bu anın hiç gelmemesini diliyordum." Jungkook iç çekti.

Jimin bütün bu haberleri mutlu bir şekilde dinledi. Sonunda, diye düşünüyordu. Bundan sonra ne kalmıştı ki? En ufak bir hata diğerlerinin yakalanmasına yol açacaktı.

"Yeterli yiyeceğimiz var mı? Bir şeye ihtiyacımız olursa ne olacak? Hiç dışarı çıkamayacak mıyız?"

"Hayatıma merhaba de, Jungkook," Jimin ona öfkeyle tısladı. "Bir de haftalarca içeride kalmayı dene. Benim gibi."

"Jimin haklı, şikayet etme." Taehyung onun tarafını tuttu. Gerçi Taehyung en başından beri hiç dışarı çıkmamıştı, Jimin'den farklı değildi ancak istese çıkabilirdi. Çıkabilirdi ancak çıkmamayı seçmişti. Jimin'in bir seçeneği bile yoktu.

Villain | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin