Başlıyoruz. İyi okumalar...
"Taehyung? Hazır mısın?" 20 yaşındaki çocuğun bakışları Seokjin'i buldu.
"Hazırım hyung. Barın durumu ne, dolu mu?" Bir baş onayı almıştı. Kapıya yöneldiğinde iri yapılı bar sahibinin içeri girmesini beklemiyordu.
"Taehyung, bu gece sevgilin gelmiyor mu?" Patronunun sorusuna kaşlarını çattı.
"Biz çıkmıyoruz ve gelecekti aslında, ne oldu ki?" Seokjin omzunu kapı pervazına yaslarken konuştu.
"Çıkmıyorlarmış, seni sahnede izlerken hiç de öyle gözükmüyor. Adam kendini kaybediyor be. Hala çıkmıyoruz diyorsun." Omuz silkmişti diğeri.
"Çıkmıyoruz işte hyung. Flörtleşiyoruz ama çıkma gibi bir mevzu hiç geçmedi aramızda." Namjoon'un baş parmağı arkasındaki kapıyı gösterdi.
"Onun hep oturduğu masaya başka biri oturmuş, ayırttığını söylediler. Seninki hiç ayırtmıyordu, hep erken geldiği için zaten mekan boş oluyordu. Bir tek oradan sahne iyi görünüyor biliyorsun. Sıkıntı çıkmasın diye sorayım dedim." Taehyung sorgulayan gözlerle Namjoon'a bakmıştı. Masadaki telefonunu kapıp bildirimlerini kontrol etti. Herhangi bir mesaj gelmemişti. Kimin o masayı ayırtabileceğini düşünüyordu.
"Düzenli müşteriler o masanın hep dolu olduğunu bilir. Muhtemelen ilk defa gelen biri, gidip bir konuşayım ben."
Gitarını Namjoon'a verip içeri yöneldi. Loş ışıklı mekana girip etrafına bakındı. Her zamanki müşteri kalabalığında birkaç tanıdık yüz görmüş ve el sallamıştı. Daha önce denk gelmediği beden arkası dönük bir şekilde oturuyordu. Ona ilerleyecekken hafif müziğin arasında kendisine seslenildiğini duydu. Yüzünde bir gülümseme belirmişti.
"Geç geldin." Homurdanmasına gülümsemişti karşısındaki.
"Tam çıkacakken hoca mail attı. Proje raporunda yazım hatası varmış, onları düzeltip yeniden yolladım. Daha sahneye çıkmadın ama, değil mi?" Yan bir bakışla süzdü Taehyung onu.
"Çıkmadım ama bugün beni Jeon'un yanından izlersin artık." Flörtünün kaş çatışıyla sırıttı.
"Bardan mı? Neden? Masamı mı kaldırttın geç kaldım diye?" Başıyla dolu masayı işaret etmişti solist.
"Kıymetli masan ayırtılmış canım. Geç kaldığın için bu sefer kapamadın en iyi yeri." Başını hafifçe yana eğip Taehyung'un arkasında kalan masayı inceledi ilk defa geciken çocuk.
"Kim ayırtmış? Kuzenin falan mı yoksa?" Taehyung bardaki en yakın arkadaşına baktı. Jungkook içten bir gülümsemeyle karşılık vermiş, tanıdığı çocuğu yanına çağırmıştı.
"Sen Jeon'un yanına git. Ben de konuşayım masayı ayırtan müşteriyle, belki bir karışıklık olmuştur. Normalde masa ayırmıyorlar burada çünkü, biliyorsun." Onun kolunu okşayıp dövmeli çocuğa yöneldi Taehyung'la aynı boydaki beden. Taehyung'sa az önceki hedefine, arkası dönük müşteriye ilerlemişti.
"Merhaba, hoşgeldiniz." İçten bir sesle girmişti lafa, birdenbire arkasını dönmesini beklemiyordu.
"Ah, merhaba. Hoşbuldum." Taehyung seslice yutkundu, tempolu şarkı sayesinde sadece kendi duyabilmişti yutkunmasını. Ancak adem elmasına dönen gözler duymasa da gördüğünü kanıtlar nitelikteydi.
"Bu masayı ayırttığınızı duydum. Mekanımızda aslında rezervasyon yapılmaz ama bir karışıklık oldu sanırım. Rica etsem..." Lafı sakin bir sesle bölündü.
"Yer değiştirmemi isteyeceksin çünkü buraya sevgilin falan oturacak, değil mi?" Kaşlarını kaldırdı ayaktaki çocuk.
"Eğer sizin için de sorun değilse, hep buraya oturan bir arkadaşım var da..." Yeniden kesildi sözü.
"Arkadaşın mı sevgilin mi?" Taehyung şaşırmıştı dümdüz kendisini sorgulayan, tanımadığı kişinin cümlelerine.
"Fark eder mi?" dedi karşılığında, ukala olmakta bir sakınca görmemişti şu an.
"Eder tabi. Arkadaşınsa buraya oturup oturmamayı sorun edeceğini sanmıyorum mesela. Ama sevgilinse seni bu kadar yakından izleyen başka birinin oluşuna doğal olarak tepki gösterecektir." Şaşkınlığı katlanırken gülmesine engel olamadı Taehyung.
"Pardon ama özel hayatım beni ilgilendirir. Yani burada sevgilimin ya da arkadaşımın oturuyor olması tamamen benimle ilgili bir mevzu. Sizi hayatımda ilk defa görüyorum. Saygısızlık etmek istemem ancak bu mekanda rezervasyon sistemi de çalışanların özel hayatlarına bu şekilde karışmak da yok." Oturduğu yerden kıpırdamayan çocuk Taehyung'un koluna dokundu usulca. Elektrik akımına kapılmış gibi hissetmişti diğeri.
"Endişelenme. Zaten bir süre sonra bu masada sadece sevgilin oturuyor olacak. Haftada dört gün burada çalışıyorsun değil mi? Bundan sonra haftada dört gün burada, bu masada beni göreceksin demek bu." Taehyung kolunu ondan kurtarıp avcunu sertçe masaya bastırdı.
"Mekanın müşterisisin diye benimle bu şekilde konuşamazsın. Güvenliği mi çağırayım, kendin mi mekanı terk edeceksin adını bile bilmediğim bücür?" Boyunun kısa olduğunu anlamak için bir mezuraya ihtiyacı yoktu. Bar sandalyesinin ayak koyma kısmına tam gelen bacakları ve Taehyung'un sandalye yüksekliğine rağmen daha uzun durması yeterince açıklıyordu diğerinin kendisinden kısa olduğunu.
"Şarkı performansını etkilememek için bu gecelik gideceğim. Ama dediğim gibi, bundan sonra buradayım. Sen beni sev ya da sevme, yüzümü unutmana izin vermeyeceğim Kim Taehyung." Adını nereden bildiğini sorguladı zihninde uzun boylu. Mekanda kullandığı bir takma isim vardı, herkes onu V diye çağırırdı. Kimlikte yazan adını duyunca afallamıştı. Sandalyeden inip mekanı terk etmeden önce kendisine yaklaştı yeni müşteri. Aldığı vanilya kokusu gözlerini yummasına sebep olmuştu. "Bu arada bücür değil, Jimin ben. Park Jimin. Beni unutmazsan sevinirim Tae."
Bu hikaye için çok heyecanlıyım, sevecek misiniz merak ediyorum.
Yorumlarınızı ve oylarınızı hevesle bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Song For You ~ Vmin
Fiksi PenggemarŞarkılarını sarhoş bir kalabalığa söylerken kalabalığın içinde olmaması gereken birini görsen ne yapardın? Söylemeye devam mı ederdin yoksa gidip onu oradan çıkarır mıydın? Muhtemelen şimdiye dek kendine sorduğu en zor soru buydu ve cevabını kendisi...