İyi okumalar...
"Ne cehennemdesin sen?" Bakışlarını kahvesinden ayırıp yukarı kaldırdı Taehyung. Tepesinde dikilen çocuktan ağır bir azar yiyeceğini biliyordu.
"Buradayım." dedi düz bir sesle. Bogum'un gözleri masada oturanlarda gezindi. Tanıdık iki yüz o ve Taehyung dışında her yere bakarken Jungkook doğrudan arkadaşına bakmakta tereddüt etmiyordu.
"Görebiliyorum gerizekalı. Beş dakika dışarı gelir misin?" Namjoon ve Seokjin'in varlığından rahatsız olmuştu. Onların yanında Taehyung'la istediği gibi tartışamazdı. Bir şekilde çenesini dizginlerdi çünkü onların kimin tarafında olacağı daha başından belliydi.
"Sen çık, kahvemi bitirip geliyorum." Bogum plastik bardağı kaptı. Tek dikişte içtiğinde çok sıcak olmayışına şükretmişti. Taehyung'un gözlerini devirdiğini görmedi, onun bileğini kavrayıp dışarı sürükledi.
"Ne bok yiyorsun sen Taehyung?" Birden kendisine dönen beden oldukça sinirlenmişti. Taehyung sessiz kalırken Bogum'un öfkesini kusacağı anlaşılabiliyordu. "Sınav vardı. Farkında mısın? Final sınavı vardı ve sen sınava gelmedin. Bu sene bu derse ne kadar çok çalıştık, kaç gece sabahladık projeleri yapacağız diye, biliyorsun değil mi? Hatırlıyor musun emeklerini? Ya sen nasıl gelmezsin Taehyung? Nasıl böyle bir sorumsuzluk gösterebilirsin?"
"Bitti mi?" Soğuk ses tonu sinirle güldürdü diğerini. Öfkeyle yaklaşmanın bir çözüm getirmeyeceğini anlamış görünüyordu. Ellerini Taehyung'un yanaklarına yerleştirdi.
"Bitmedi. Senin neyin var? Ne bu halin? Kötü bir şey mi oldu? Bana hiçbir şey söylemediğin için bir şey olabileceğini düşünmedim. Bir sorun mu var Taehyung?" Alınları birleştiğinde Taehyung iç çekti.
"Hayır, bir sorun yok. Endişelenme. Sınavı da boşver artık, lütfen. Azar yiyecek havamda değilim Bogum." Başını ondan uzaklaştırdı flörtü.
"Modun düşmüş, belli oluyor. Neyin var? Dolaşalım mı biraz istersen? Hatta seni kaçırabilirim de?" Onun heyecanlı haline gülümsemişti solist.
"Nereye kaçıracaksın? Gelemem ki. Gece sahnem var." Bogum dudaklarını araladı ancak Taehyung'un telefonunun zil sesi duyuldu. Ekrana bakıp sessize atmıştı aramayı. Birkaç saniye geçmeden tekrar çaldı. İkinci kez sessize attığında Bogum konuşmuştu.
"Sahneyi bir kerecik eksen, benimle gelsen? Olmaz mı? Taehyung kim arıyor? Üçüncü reddedişin bu. Bir yere borcun falan mı var?" Gözlerini devirişi doğrudan Bogum'un yüzüneydi bu sefer.
"İki yıldır yakın arkadaşımsın Bogum, sence borcum olsa bilmez miydin?" Bir kez daha çaldı telefon. Bu sefer açacaktı ancak Bogum'un cümleleri çekti dikkatini.
"Yakın arkadaşın mı? Beni böyle mi görüyorsun gerçekten? Seni öptüğüm gün bunu değiştirdiğimi sanıyordum." İlişki kurma yolunda ilerlediği adama arkadaş demesi kendisini de şaşırtmıştı. Telefonunu cebine atıp bir adım yaklaştı ona.
"Özür dilerim. Sadece yakınlığımıza odaklanamaz mıyız? Oldukça yakınız, bu yüzden başıma bir şey geldiğinde bunu bilirdin demeye çalışıyordum." Ellerinden birini Bogum'un elini kavramak için öne uzattı. Artık el ele tutuşuyorlardı.
"Acele etmek istemediğini biliyorum. Ama senden çok hoşlanıyorum ve birden arkadaş deyince her şey boşa gitmiş gibi hissettim. Taehyung sana böyle yaklaşabilmem bir buçuk yılımı aldı. Çıkalım istiyorum sadece." Yanağının içini ısırdı diğeri ne diyeceğini bilemediğinde.
"Bunu istediğin için seni suçlamıyorum ama beni de anla lütfen. Ben şu anki halimizden memnunum. Birlikte zaman geçiriyoruz, geziyoruz, eğleniyoruz. Birbirimizi daha yakından tanıyoruz ve flört ediyoruz. Bundan şikayetçi olduğunu düşünmemiştim hiç." Bogum'un boştaki elini belinde hissetti.
"Şikayetçi değilim." demişti Bogum. "Sadece sana kızgınım. Cidden sınava nasıl gelmezsin Taehyung?" Yüksek sesli bir kahkaha patlattı karşısındaki, bu Bogum'u da güldürmüştü.
"Şu sınav konusunu kapatır mısın? Hocayla konuşurum, telafisine girerim. Dert etme sen bunları. Gel hadi içeri..." Sesini daha yüksek bir ses bastırdığında cümlesini devam ettirme gereği duymadı.
"Taehyung!" Kapıdaki bedene döndü bakışları. "Hadi, hazırlık yapacağız!"
"Gitme, kaçırayım seni. Araba şurada." Bogum'un çekiştirmelerine sırıtmıştı.
"Ailene gideceksin, değil mi?" Başıyla onayladı onu çocuk.
"Gelmezsen, mecburen evet. Ama gelirsen seni Busan'a kaçırırım." Taehyung'un gözlerindeki kırılmayı görünce ellerini kaldırdı panikle. "Jeju! Jeju demek istemiştim."
"Bogum, Busan olmaz biliyorsun." Onun tepkisine ellerini öperek karşılık verdi diğeri.
"Biliyorum, özür dilerim bebek. Bir an aklımdan çıkmış, gerçekten özür dilerim." Bir sonraki öpücüğü dudaklarına bırakacaktı ancak kapıda beliren Namjoon'u gördüğünde kendisini engellemek zorunda kaldı. Yanağına yöneldi dudakları bunun yerine. "Birkaç güne dönerim. Telafiye girdikten sonra seni kaçırayım istediğin bir yere, olur mu?"
"Olur, tamam. Dikkatli sür." Bogum'un binip gittiği arabanın arkasından el salladı. Bara girerken patronu omzunu sıkmıştı.
"Üzülme, çok kalamaz zaten sensiz. Hemen geri döner o. Varır varmaz seni arayacağına eminim hatta." Hafifçe gülümsedi Taehyung onun sözlerine. Ardından telefonundaki aramaları hatırladı.
"Hyung, bir dakikaya oradayım. Bir arama yapmam gerek, az önce telefonumu yanıtlayamadım da."
Aldığı baş onayıyla yeniden giriş kapısına yöneldi. Dışarı çıkmamıştı, kapı pervazında durup bildirim çubuğunu aşağı çekti. Üç cevapsız aramayı gördüğünde afalladı bir an. Dördüncü kez aradığından emindi oysa. Son aramalara girince anladı ne döndüğünü. Telefonunu cebine koyarken yanıtlama tuşuna basmış, aramayı fark etmeden açmış olmalıydı. Bu sorun olmazdı, çevresindeki herkes Bogum'la flört ettiğini biliyordu zaten. Gizlediği bir durum yoktu ortada. Ancak bildirim çubuğundaki tek mesaj anlam veremediği bir şekilde tüylerini ürpertmeye yetmişti.
Jimin:
Seninle çıkmaya çalıştığı için pişman olmasını sağlayacağım.
Jimin hakkındaki yorumlarınızı okumak isterim ^.^
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Song For You ~ Vmin
FanfictionŞarkılarını sarhoş bir kalabalığa söylerken kalabalığın içinde olmaması gereken birini görsen ne yapardın? Söylemeye devam mı ederdin yoksa gidip onu oradan çıkarır mıydın? Muhtemelen şimdiye dek kendine sorduğu en zor soru buydu ve cevabını kendisi...