7. Where are you?

330 29 14
                                        

İyi okumalar...


"Jimin? Açar mısın kapıyı? Jimin, evde olduğunu biliyorum. Aç lütfen şu kapıyı."

Zile basarken bir yandan yumruğunu kapıya vuruyordu çünkü durum yaklaşık 15 dakikadır böyleydi. Jimin'den ses yoktu, aramalarına ve mesajlarına yanıt alamamıştı. Sahnesini izlemeye gelecekti çocuk. Ona da gelmemişti ve Taehyung'u resmen merakta bırakmıştı. Son attığı mesajın ne anlama geldiğini sormayı falan unutmuş haldeydi uzun boylu. Tek dilediği Jimin'in iyi olmasıydı çünkü sabah o alması gereken ilaçları almamıştı. Hastaneye kaldırılmasından korkuyordu. Alnını kapıya yasladığı an bir ses duydu.

"Taehyung gider misin artık? Açmayacağım kapıyı, evine git!" Onun bağırışı ve sözleri belki de caydırmalıydı kapının arkasındaki çocuğu. Ancak bu sefer zili bırakıp iki avcunu birden vurmaya başladı sert yüzeye.

"Jimin! Lütfen aç, merak ediyorum seni! Beni çok endişelendirdin, lütfen! Apartman ayağa kalkacak şimdi bak! Açmazsan bağırmaya devam edeceğim!" Hızlı adım sesleri geliyordu içeriden. Kapı biraz aralanıp öylece bırakıldığında eve girdi. Jimin odasına girmiş ve yatağına kıvrılmıştı. "Hey. İyi misin?"

"İyiyim, uyumam lazım. Sen keyfine bak." Homurdanışından sinirli olduğu belliydi. Taehyung'sa hiç kolay pes etmezdi.

"Bak bakayım bana." dedi sakince ona ilerlerken. Yatağın yanına oturup çocuğun başını okşamıştı. "Gelmedin bugün sahneme. Hasta mısın yoksa?"

"İlaçlarımı alamadım. Eczaneye gidemedim, yarın eve gelecek ilaçlarım. O yüzden bugünün çoğunu uyuyarak geçirdim. Sen sahnedeyken ben burada uyuyordum." Taehyung onun elini kavradı nazikçe ancak çocuk titriyordu.

"Jimin? Titriyorsun sen. Doktora gidelim olmaz böyle ya da ben eczaneye gideyim. Ne ilacı alman gerekiyor ki? Tansiyon mu, kalıtsal bir problem mi? Neyin var senin?" Gözlerini sıkı sıkı yumuyordu Jimin.

"Taehyung, lütfen gider misin? Burada kalman doğru değil. Git hadi, lütfen. İyi olacağım. Uyku hapı aldım zaten sabah kahvaltı ettikten sonra. Etkisi geçmeden git." Belinden kavranıp tek hamlede oturtulunca açmıştı gözlerini. Taehyung'la burun buruna geldiler.

"Nedenini asla bilmiyorum ama senin için endişeleniyorum, çok hem de. O yüzden izin ver senin için bir şey yapayım." Başını iki yana salladı sarı saçlı.

"Yapamazsın. Taehyung, çok yakışıklısın kafayı yiyeceğim. Gider misin lütfen?" Hayatında hiç böyle bir iltifat almamıştı solist. Yakışıklı olduğunu hep daha dolaylı yollardan söylemişlerdi, Jimin'in neredeyse yüzüne haykırmasının hoşuna gitmediğini iddia edemezdi.

"Çok mu yakışıklıyım?" diye mırıldandı bu yüzden Jimin'e yaklaşırken. Açıkçası çok hızlı davrandığını kendisi de biliyordu. Yine de bu çocuğa yakın kalma isteğine engel olamamıştı.

"Senin hayatında birisi var aptal. Çek suratını önümden. Yoksa..." Burnunu burnuna değdiren Taehyung'la yarım kaldı lafı.

"Yoksa ne? Elinden bir kaza mı çıkacak?" Jimin göz kapaklarını hızlı hızlı kırpıyordu. "Bogum'la flört halindeyiz ama çıkmıyoruz. Birbirimize karşı tek sorumluluğumuz arkadaşlık, bu yüzden bunun bir sorun oluşturacağını düşünmüyorum. Ona ilişki yaşayabilecek biri olmadığımı daha önce çok kez söyledim, bunun farkında. Sadece bir gün kararımı yeniden düşünürüm diye umuyor."

"Öyle olacak mı peki, onun umduğu gibi?" Omuz silkti uzun boylu biraz geri çekildiğinde.

"Bu sorduğun şu an bir şeyi değiştirir mi?" Jimin'in gözleri irileşti. Gözbebekleri büyümüştü.

"Her şeyi değiştirir. İleride onunla bir ilişkin olacağını düşünüyorsan gelecekteki sevgiline ihanet etmiş gibi olacaksın. Flört de olsa şu an hayatında romantik anlamda biri var Taehyung. Bu yüzden..."

Çok kesiliyordu. Gerçekten sözü çok fazla kesiliyordu ancak şikayet edebileceği bir durum yoktu ortada. Sırt yumuşak yatağa değerken ve üstündeki beden ağırlığını kendisine bırakırken aksine bu hoşuna gitmişti. Yavaş öpüşmeye hırçın bir karşılık verdi. Taehyung'un alt dudağını sertçe kavradığında Taehyung acıyla kıvranmıştı. Canı gerçekten acıyordu ancak Jimin bırakacak gibi değildi. Güçlükle kendini geri çekti solist.

"Jimin, ne yapıyorsun? Dudağımı kopartacaksın. Çok acıdı." Sırıttı altındaki çocuk.

"Bir daha o herifin yakınlarında olmasını istemiyorum. Duyuyor musun beni?" Tehditkar ses tonu Taehyung'u afallattı. Jimin'i belinden kavradı ve yanına uzanıp göğsüne çekti.

"Sakin ol. Bunları konuşuruz, şu an sadece takılıyoruz. Farkındasın değil mi? Sen ve ben takılıyoruz. Yatabiliriz, öpüşebiliriz ama daha birbirimizi tanımıyoruz bile." Gelen yanıt hızlıydı.

"Sikecek misin artık?" Taehyung aldığı nefeste boğulurken öksürmeye başladı. Yatakta doğrulunca Jimin'in de doğrulmasına sebep olmuştu.

"Ne?" Güçlükle dillendirdi tek kelimelik soruyu. Yanlış duymuş olmayı umuyordu.

"Beni diyorum, sikecek misin artık? Yoksa aptal aşık olmayalım, takılalım zırvalarını sıralamaya devam mı? Anladık, benimle bir ilişki istemiyorsun. Ama zor durumdayım şu an. Yapalım hadi yapacaksak." Hızlı hızlı konuşmasına kaşlarını çattı karşısındaki.

"Jimin nasıl bir konuşma tarzı bu? Görev mi bu, nasıl yapayım öyle hadi yapalım dediğin anda?" Aletini kavrayıp sertçe sıkan el beklenmedikti. "Bekle, Jimin."

"Ya hadi." Kucağına tırmandı Taehyung'a göre küçük kalan beden. Ne ara altındaki eşofmanla boxerı çıkardığını anlamamıştı Taehyung. Jimin'in dudaklarına uzandı. Bir süre öpüştükten sonra eli tam Jimin'in sertliğini bulmuştu ki oturduğu yerden kalktı kısa boylu.

"Jimin? Ne oldu?" Parıldayan gözlerle bakıyordu şimdi kendisine.

"Sen gerçekten bunu yapacak mıydın? Daha neredeyse birbirimizi tanımıyoruz bile ve beni altına mı alacaktın? Sen bu musun? İnanamıyorum sana." Taehyung gözlerini kırpıştırdı. Karşısındaki çocuk bariz bir şekilde ağlıyor ve az önce üzerine atlayan kendisi değilmiş gibi Taehyung'u suçluyordu. Dengesizliğe farklı bir boyut kazandırdığını düşündü Jimin'in.

"Özür dilerim." diye mırıldandı suyuna gitmeye çalışarak. Zor bir dönemde olabilirdi Jimin, zaten iyi görünmüyordu. Bir de kendisi üzmek istemezdi parlak yüzlü çocuğu. "Çok özür dilerim, gidebilirim istersen. Sadece senin için endişeleniyorum. Kalmam sorun olmazsa salonda da uyurum Jimin."

"Gitme, hayır. Ama sadece yanımda yatacaksın. Öpmek de yok, olur mu? Kalabilir misin?" Başıyla onayladı onu uzun boylu.

"Şey, arkamı döneyim mi? Giyinecek misin?" Jimin gevşekçe elini havada salladı.

"Sorun değil, boxerımı giysem yeterli. Cinsel bir şey yapmayacaksın, değil mi?" Başını çift kişilik yatağın rahat yastığına yerleştirdi Taehyung.

"Yapmayacağım. Senin istemediğin hiçbir şeyi yapmayacağım." Diğeri minik parmaklarıyla Taehyung'un sol elini kavradı ve iki yastığın ortasına koydu. Kendi elini de onun elinin altına sokuşturmuş, Taehyung'un avcu tarafından soğuk parmaklarının ısıtılmasını sağlamıştı.

"Taehyung, yarın uyanamazsam ilaçlarım kapıya geldiğinde sen alır mısın? Ama gitmek istersen anlarım tabi." Avcunun içinde kalan eli nazikçe okşadı diğeri.

"Gitmeyeceğim ve alırım. Endişe etme sen, uyu hadi."

Jimin derin bir uykuya dalarken Taehyung'sa bu ani ruh hali değişimini ve Jimin'in ilacını sorguluyordu zihninde. Gece gözünü dahi kırpamadı bu yüzden. Endişe içinde diğerinin yüzünü izliyordu. İlaç geldiğinde bir şeylerin çözülecek olması düşüncesi, sabahın oldukça erken saatlerinde uykunun kollarına çekti Taehyung'u. Birkaç saat sonra her şeyi öğreneceğinin hevesi vardı içinde, dev bir çukura düşmenin eşiğinde olduğunu bilmiyordu.


Jimin'in nesi olduğu konusundaki tahminleri alırım.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Song For You ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin