16. The dawn passes

272 30 9
                                    

İyi okumalar...


"Sevgilim?" Yatak odasının kapısını araladı Taehyung yavaşça. Oda çok havasızdı, günlerdir camlar da perdeler de açılmamış gibi görünüyordu. Yatakta oldukça küçülmüş beden Taehyung'u duymamış olmalıydı. İçeri biraz gün ışığı ve oksijen girebilmesi adına karşıdaki büyük pencereye yöneldi uzun boylu. Aralık ayının soğuk havası odaya dolarken Jimin'den bir homurdanma yükselmişti.

"Kapat şu camı." Az önce açıkta olan alnı da yorganın altında kayboldu Jimin'in. Taehyung sevgilisine yaklaşırken sakince hareket etmeye çalışıyordu. Yatağa oturup elini onun omzu olduğunu düşündüğü yere koydu.

"Bebeğim? Sorun ne? Hastalandın mı Chim?" Mırıltıyla konuşan çocuğu duymak için ona doğru eğilmesi gerekmişti.

"Hasta olduğumu biliyorsun Kim Taehyung. Beni rahat bırak. Neden geldin ki zaten?" Taehyung onun yanına uzandığında üstündeki dışarı kıyafetlerini umursamamıştı. Kolunu Jimin'in bedeninin üzerine attı.

"Seni merak ettim. Telefonlarımı açmadın, mesajlarıma cevap vermedin ve şehirde seni kontrol etmesini isteyebileceğim kimse yok. Herkes Noel öncesi ailelerini ziyarete gitti, benim gibi. Senin de ailenle olacağını sanıyordum. Neden buradasın?" Araladığı yorgandan Jimin'in yüzünü görebiliyordu artık. Gözleri şişmiş çocuğun burnu da kızarıktı ve kesinlikle ağlamıştı. Bu hali Taehyung'u telaşlandırmaya yetti. "Neden ağladın sevgilim? Ne oldu? Canın mı acıyor aşkım? Hı? Doktora götüreyim seni, hadi kalkalım."

"Bekle." dedi Jimin onun kolunu tutarken. "Doktora gitmem gerekmiyor, fiziksel bir şeyim yok. Beni neden merak ettin ki?"

"Çünkü seni seviyorum ve sevgilimsin. Neden merak etmeyeyim asıl?" Jimin bariz bir şekilde gözlerini devirince Taehyung şaşırmıştı.

"Eğer senin için o kadar önemli olsaydım daha erken gelirdin Kim Taehyung, gittiğinden beri beş gün geçti, üç gündür konuşmuyoruz ve sen daha yeni kapımda beliriyorsun. Boşversene, beni önemsemen başından beri inanılmaz geliyordu zaten." Yeniden uzun boylunun kolu üzerine atılmış ve bu sefer Jimin'i yatakta kendine yaklaştırmıştı.

"Dışarıda kar yağıyor. Daegu'da kar o kadar çok yağdı ki üç gündür tek bir araç çalıştırılamadı. Seni arayıp ulaşamamamın ikinci dakikası çıkıp gelmek istedim. Araç bulamadım, bu yüzden gelemiyordum. Yollar biraz açılır açılmaz ilk araçla buraya geldim. Bavulum koridorda hatta, o kadar merak ettim ki eve uğrayıp duş alma fırsatım olmadı." Jimin'in küçük gözleri dolmuştu.

"Ve ben de bunu senin için daha da berbat hale getiriyorum. Benden nefret ettiğin zamana dönemez miyiz? Her şey daha kolay olurdu." Taehyung'dan kısık bir gülüş duyuldu.

"Senden nefret ettiğim zaman mı? Öyle bir zaman yok ki sevgilim. Senden hiç nefret etmedim, sana olan hislerimden korktum sadece. Bir anda karşıma çıkan birine aşık olabileceğime inanamamıştım. Ama konu sen olunca gayet de olabiliyormuşum işte." Söyledikleri içtendi, oldukça hem de. Ancak karşısındaki çocuğun hastalığının depresif döneminde olması tüm bu cümleleri bir hiçten ibaret kıldı.

"Benden korkmuşsun işte. Korkulacak biriyim ben. İnsanlar bana yaklaşmazlar, benimle uğraşmak istemezler. 21 yaşındayım ve hiç arkadaşım yok Taehyung. Üstelik dışarı hiç çıkmayan biri de değilim. Sence normal mi bu? İnsanlar benden uzak durmak istiyor. Sen neden durmuyorsun ki?" Geri çekilmek isteyen çocuğu bırakmamıştı Taehyung. Aksine yorganın altına o da girip Jimin'in sıcak bedeniyle ısındı. Buraya gelene kadar çok üşümüştü.

"Senden değil, sana olan aşkım yüzünden seni üzme ihtimalimden korktum. Kaçıp gitmenden, beni öylesine bir kaçamak olarak görmenden korktum Jimin. Seni seviyorum ve hayatından çıkıp gitmeye hiç niyetim yok. Ne yaşıyorsan ben de seninle yaşayacağım, düşmemen için seni tutacağım ve beni itsen bile gitmeyeceğim. Ne hissettiğini anlayamam belki ama..." Sözü Jimin'in dudaklarıyla bölündü. Nefes nefese ayrıldıklarında kollarını ona sardı Jimin. Uzun boylunun göğsüne sığınmıştı. Üç gündür yıkamadığı saçlarının diğeri tarafından öpüldüğünü hissetti.

Song For You ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin