İyi okumalar...
"Ah! Ne oluyor ya?" Yere düşen bedenini yatağın alçak oluşu sayesinde koruyabilmişti. Kendisini tek seferde düşüren sebebi ise yeni uyandığı için algılayamadı. Yatakta oturup kendisine bakan çocuk, kafasındaki düşünce bulutunu kaybedebilmişti. "Jimin?"
"Siktir git evimden!" Öfkeliydi, hatta öfke az kalırdı. Resmen ateş vardı sarı saçlı çocuğun etrafında. Görünmez alevler her yanı sarmıştı ve Taehyung'u yakmak üzereydi.
"Jimin, ne diyorsun sevgilim?" dedi yumuşak bir sesle. Ancak diğerinin yumuşamaya hiç niyeti yok gibi görünüyordu.
"Sana evimden siktir git dedim!" Yerden kalktı önce. Ardından Jimin'i omuzlarından tutmuştu. Çocuğun hareketlerini büyük oranda kısıtlayabildi bu. Yine de direnmekten vazgeçmemişti. "Bıraksana beni! Gitsene!"
"Gidemem. Bak, bebeğim bana bak. İlaçlarını aldın mı? Bekle, ben hemen getireyim. Olur mu?" Jimin öfkesiyle ironik bir şekilde örtüşen bir kahkaha patlattı. Odadan çıkmak üzere olan Taehyung'u şaşırttı bu. Yine de yürümeyi kesmemişti.
"İlaç mı? Gerçekten onları bana içirebileceğini mi sanıyorsun? Onlar benim enerjimi yok ediyor. Beni uyutmalarını istemiyorum. Senin yüzünden hastaneye gitmek zorunda kaldım zaten. Sen benim rızamı sormadan nasıl beni hastaneye götürebilirsin ya?" Sonlara doğru yükselen ses tonu Taehyung'un banyodan dönerken yüzünü buruşturmasına sebep oldu.
"Lütfen Jimin, ilaçlarını iç ve biraz daha dinlenelim. Saat daha sabahın altısı." Jimin kendisine yaklaşan çocuğa yastıklardan birini fırlattı. Kafasına isabet eden yastığı durdurma çabasına bile girmemişti Taehyung. Komodindeki sürahiden bir bardak su doldururken devam etti konuşmaya. "Seni üzecek hiçbir şey yaptım mı şimdiye dek? Sözümü dinlesen ne olur? Seni düşündüğüm için içiriyorum bu ilacı."
"Ben ilaç falan istemiyorum. Çek şunu, bak vuracağım şimdi sana. Uyarmadı deme."
Taehyung bardağı komodine yeniden bırakmış, tehdit oluşturan çocuğu kollarından tutarak bedenini yatak başlığına yaslamıştı. Kızgın bakışları titriyordu Jimin'in. Kendiyle savaş vermek korkutucu olmalıydı, beyni ve kalbi bambaşka şeyler istiyordu resmen. Taehyung'u dövmek isteyen yanı, onun dudaklarını esir almak isteyen yanıyla ölesiye savaşıyordu. Mani atağı tetiklendikçe ve ilaç almayı geciktirdikçe daha kötü olacağı barizdi. Öfkesi baskın gelip hareket ettirebildiği tek yer olan kafasını Taehyung'un alnına sertçe vuracağı sırada bir şey oldu.
"Seni. Seviyorum. Çok. Seviyorum. Gerçekten." demişti uzun boylu her kelimesinde Jimin'in dudaklarına derin bir öpücük bırakırken. Son öpücüğü öncekilerden daha uzun sürdü, öyle ki Jimin onun tutuşunun gevşemesinden yararlanıp ensesinden daha çok kendine çekmişti diğerini. Nefesleri kesildiğinde dudakları ıslak bir sesle ayrıldı.
"Anlaşmıştık. Bana sözün vardı." diyen Jimin'in sesi boğuktu. Bir anlığına düşündü Taehyung, ona ne söz verdiğini anımsadığında bedeni de geri çekilmişti. "Ne o? Beni istemiyor musun?"
"Tabi ki istiyorum Jim. Her zaman istiyorum. Hep de isteyeceğim. Ama konumuz bu değil ki şu an. İlacını iç, öyle konuşalım bunu." Jimin'in ayaklanmasına engel olamamıştı. Şimdi öylece karşısında dikiliyordu çocuk.
"İçmeyeceğim dedim sana! İçersem beni yine o hastaneye götüreceksin!" Paranoya kendini gösteriyordu. Taehyung'a devasa bir güven duyan yanı kendini gitgide zihninin arkalarına gizlemeye başlamıştı. Bir şey yapması gerektiğini düşünüyordu uzun boylu ancak aklında en ufak bir çözüm ışığı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Song For You ~ Vmin
FanfictionŞarkılarını sarhoş bir kalabalığa söylerken kalabalığın içinde olmaması gereken birini görsen ne yapardın? Söylemeye devam mı ederdin yoksa gidip onu oradan çıkarır mıydın? Muhtemelen şimdiye dek kendine sorduğu en zor soru buydu ve cevabını kendisi...
