5. At a dusky park

327 32 11
                                    

İyi okumalar...


Yüzüne vuran güneşle gözlerini araladı Taehyung. Burnuna bir vanilya kokusu dolunca sarıldığı şeyin yastığı olmadığını anlamıştı. Başını uyuyan çocuktan biraz uzaklaştırdı. Yüzünü ilk defa bu kadar aydınlık bir ortamda görüyordu. Loş ışıkta insanların daha iyi göründüğüne inanmıştı hep ama oldukça yakınındaki pürüzsüz surat tüm teorilerini tek bakışta çürüttü. Hafifçe yön değiştiren ışık Jimin'in göz kapaklarından birine değince huzurlu uykusunu bozmuş, alnını Taehyung'un göğsüne yapıştırmasına sebep olmuştu. Ani temasla irkildi uzun boylu.

"Jimin?" diye mırıldandı. Uyanması için seslenmişti ancak o kadar kısıktı ki sesi sadece onun adını sayıklıyor gibi çıkmıştı. Komodinin üzerindeki telefonu çalmaya başlayınca bu uyuyan bedeni uyandırmaya yetti. Jimin suratını iki eliyle kapatırken Taehyung da telefonu alarak yataktan kalkmıştı.

"Ne oluyor ya?" Homurdanışı Taehyung'a ulaşmamıştı. Evin salonuna giren çocuk, telefonunu sonunda cevapladı.

"Efendim?" Mayışık sesinin aksine telefonun öbür ucundaki kişi oldukça uyanıktı.

"Taehyung? Neredesin sen geceden beri? Kaç kere aradığımdan haberin var mı? Ödüm koptu seni evinde bulamayınca." Hızlı cümlelere suratı buruştu Taehyung'un.

"Bogum? Sakin olur musun? Bir dakika, algılayamıyorum ne söylediğini. Saat kaç şu an?" Sesli bir nefes verdiğini duydu Bogum'un.

"Saat 11 ve sınava bir saat var. Neredesin Taehyung? Çok merak ettim seni." Taehyung telefon ekranına baktı bir an. Cihazı yeniden kulağına yasladığında panik halindeydi.

"Siktir, siktir, siktir. Tamam, sen okula geç. Sınıfta buluşuruz. Geliyorum ben de hemen." Kapatacağı sırada Bogum konuşmuştu.

"Taehyung, nerede olduğunu söyleyecek misin artık? Uğrayabilirim, motorum var. Seni alayım istersen." Yatak odasının kapısına bir bakış attı esmer çocuk.

"Jungkook'tayım." deyiverdi. "Çok yorulduk barda, gelir gelmez uyumuşuz, sana o yüzden haber veremedim. Endişelendirmek istemezdim. Gelirim ben, patronun arabası bende zaten. Sorun yok."

"Patronun arabası mı? Sana neden arabasını versin ki Namjoon durduk yere?" Taehyung dudağını kemiriyordu yerinde sallanırken.

"Dün çok sarhoş bir müşteri vardı da. Tek başına taksiye binebilecek gibi değildi. Biz de onu evine bıraktık, oradan Jungkook'a geçtik. Neyse, sorgunuz bittiyse ben artık hazırlanıp çıkayım beyefendi." Bogum'un keyifli gülüşü duyuldu.

"Bitti bitti. Çık gel okula da sınavdan sonra seni yemeğe götüreyim. Öptüm." Yanıt vermeden telefonu kapatıp yatak odasına geri döndü. Jimin hala yataktaydı.

"Benim çıkmam lazım." Jimin'den bir ses gelmeyince suratını elleriyle kapatmış çocuğa ilerledi. "Jimin? İyi misin sen?"

"Kafamı sikeyim ben ya!" İsyankar cümleye karşılık kaşları kalktı diğerinin.

"İndirsene şu ellerini." derken bileklerini tutmuştu Jimin'in. Kızaran yüzü açığa çıkınca endişesi arttı. "Neyin var Jimin? Doktora falan gidelim mi? Ateşin de yok ama." Jimin alnındaki ele bakmaya çalışıyordu şok içinde. Bu samimiyet seviyesine nereden gelmişlerdi?

"Ateşim yok, hasta değilim. Sadece dün çok içmişim galiba. Başım çatlıyor." Taehyung bilinçsizce onun yanağını hafifçe okşamış ve ayaklanmıştı.

"Tamam, sana bir ağrı kesici getireyim ben. Bekle, geliyorum hemen." Jimin'in işaret parmağı odanın karşısındaki banyoya doğrultulmuştu.

Song For You ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin