21. The sun suffocates me

258 26 3
                                    

İyi okumalar...


"Taehyung?" Uykulu ses tonunu duyduğunda gülümsedi solist.

"Bebeğim? Nasılsın?" Jimin kollarını kaldırmak istemiş ancak alçısı ve ağrıları yüzünden bir milimetre bile hareket ettirememişti. Taehyung onun hareketini kısıtlamak adına yanına daha çok yaklaştı.

"Beni öpsene." Mırıltısı oldukça kısıktı, yatağın diğer tarafında bir şeylerle uğraşan hemşirenin kendisini duyma ihtimalinden utanmıştı. Taehyung kadına bir bakış atıp Jimin'in üzerine eğildi. Ancak başlamak üzere olan öpücüğü bölen bir etmen oldu.

"Öpüşmenizin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum çocuklar." Anında doğruldu uzun boylu eğildiği yerden. Orta yaşlı hemşire gözlüklerinin üzerinden onlara bakıyordu. "Jimin'in kalp atışlarının aynı hızda kalmasını isteriz." Çağrı cihazından bir ses geldiğinde kadın odadan çıkıp ikisini yalnız bırakmıştı.

"Sonunda." diye homurdandı Jimin, Taehyung onun bu cümlesine gülmüştü.

"Sonunda." dedi, bir kez daha sevgilisinin üzerine eğilip bu sefer dudaklarını birleştirirken. Hafifçe öptü Jimin'i. Uzun sürmeyen, dudaklarına dokunmaktan öteye geçmeyen bir öpücüktü bu. Makineden gelen sesin ritmindeki minik bir değişimi bile algılayabilecek durumdaydı, kulağı onu izlediği camın ötesinden gelen ve geceleri koridorun sessizliğinde çok net duyduğu o sese alışmıştı. Geri çekildi bu yüzden. Jimin sızlanmıştı onun uzaklaşmasına.

"Tae." Küçük bir çocuk gibi sonunu uzatarak söylediği isim saçlarını okşadı uzun parmaklarıyla.

"Sevgilim. Kalp atışlarının hızını koruyoruz, değil mi? Heyecanlanmanı istemeyiz güzelim." Jimin suratını astı. Gerçekten bir çocuktan farksız olduğunu düşündü Taehyung onun. Karşısındaki dolgun dudaklı, hafif şiş gözlü, pembe yanaklı, beyaz tenli çocuğu ne kadar çok sevdiğini fark etti bir kez daha. Onu kaybetme ihtimalinin bile neredeyse aklını yitirmesine sebep olduğunu biliyordu. Gözleri bu düşünceyle dolarken Jimin onun gözyaşlarını görmekte gecikmemişti.

"Taehyung? Ağlıyor musun? Ama neden? Ne oldu?" Panik halinde sorduğu soruları ellerini sallayarak geçiştirdi Taehyung. Hızla Jimin'i sarmalamıştı alçısının ve yatıyor olmasının el verdiği kadarıyla.

"Yok bir şey bebeğim. Senin için çok korktum sadece, o kadar. Gerçekten. Şimdi iyisin ya, her şey düzelecek. Söz veriyorum Jim." Jimin'in eli onun yanağını buldu.

"Tamamen sana bağlı olmayan konularda söz vermemelisin şapşal." demişti gülerken. Birkaç saniye sonra ciddileşti yüzü. "Bir şey soracağım. Ama bana cevap vermek zorundasın."

"Bunu bilemeyiz, ne soracağına bağlı. Bilmediğim bir konuda yanıt veremem ki." Bilmiş ses tonuna göz devirdi Jimin.

"Gıcıklık yapma. Hemşirelere de sordum aslında ama beni geçiştirdiler. Yoongi ne durumda Tae?" Yutkundu Taehyung ve bu sevgilisinin dikkatinden kaçmadı.

"Seni geçiştirdiklerini düşündüren nedir aşkım?" Jimin alçılı olmayan taraftaki omzunu silkti.

"Sürekli iyi dediler. Ben burada bu haldeyken, sevgilimi göremiyorken Yoongi'nin iyi olduğuna nasıl inanayım? Onun tarafından çarptı araba. Benden daha iyi bir durumda olması sana mantıklı geliyor mu?" Taehyung yatağın kenarına oturmuştu hafifçe.

"Yani bunu bilemeyiz ki, şansa bağlı bir şey sonuçta. Anlık bir durumdan bahsediyoruz Chim." İnanmayan bakışlarını yüzüne diken sevgilisinin burnunu sıktı iki parmağıyla. "Sen iyileşmene odaklanır mısın?"

"Yoongi yaşıyor mu? En azından onu söyle, yalvarırım." Gözleri hızla dolmuştu Jimin'in. Taehyung hemen öne eğilip onun yanaklarını öptü.

Song For You ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin