İyi okumalar...
"Miniğim? Al bakalım çayını." Jimin gözlerini televizyondaki diziden ayırmış, kendisine uzatılan kupayı kavramıştı. Yanan elinin acısıyla kulpunu kavradı diğer eline geçirdiği kupanın. "Yandın mı? Ver bana istersen."
"Yok yok. Geçti, sorun değil. Ne söyledi anlamadım işte senin yüzünden ya." Minik bir sitemle kumandayı kavrayıp diziyi on saniye geriye sardırdı. Altyazılı izlese de okumak yeterli gelmiyordu, dizinin tadını karakterin konuşmasını duymadan çıkaramazdı.
"Benim için endişelenmene ihtiyacım yok, benim senin kalbine ihtiyacım var." dedi Yoongi dizideki kadın karakterle aynı anda konuşurken. Onun repliği nasıl duyabildiğini anlamamıştı Jimin. Bu yüzden durdurma tuşuna bastı.
"Nasıl bir yetenek bu? Hem konuşup hem diziyi mi dinledin gerçekten?" Yoongi kahvesinden bir yudum almış, ardından gülmeye başlamıştı.
"Bunu yapabildiğime inandın mı gerçekten?" Jimin şaşkın gözlerini onun yüzüne dikti. Konuşmaya devam etti Yoongi. "Jungkook'la izlemiştik biz bu sezonu. Sen de izlemek isteyince kıyamadım."
"Love sence de bana benzemiyor mu? Kurduğu cümleye baksana, tam olarak benim Taehyung'a söyleyeceğim bir şey." Omuz silkti kuzeni bu çıkarıma.
"O bir katil Jimin." Sarı saçlı kaşlarını kaldırdı.
"Ve?" demişti sakin bir sesle. Sanki Yoongi'nin söylediği çok sıradanmış gibi davranıyordu. "Bunu garanti edebilir miyiz? Bir gün herhangi birinin katil olmayacağını kesin olarak söyleyebilir misin?"
"Bu açıdan düşünmemiştim cidden. Ama bu senin Love gibi olmadığın gerçeğini değiştirmiyor. Sen kıskanç değilsin ki." Bu sefer omuz silken Jimin'di.
"Taehyung'u başka kimseyle görmedim Gi. Benimle tanıştığından beri başka kimseyle yakın bir ilişki kurmadı, flörtleşmedi, bir başkasına doğru düzgün bakmadı bile. Onu kıskanıp kıskanmadığımı anlayabileceğimiz kadar veri yok elimizde." Başını koltuğa yasladı ve mırıldandı Yoongi.
"Eh, artık olacağını da söyleyemeyiz sanırım." Sıcak çayın olduğu kupa sehpaya sertçe bırakıldı.
"Haklısın, ne de olsa terk edildim." Kuzeni başını iki yana salladı hızla.
"Onu dememiştim Jim. Taehyung asla senden başka birine bakmaz demeye çalışıyordum." Jimin göz devirdi bu cümlelere. "Ya evet, gitmiş olabilir. Ve ben başta buna hak vermiş olabilirim. Ama seni çok seviyor, bir gerizekalı gibi konuşmuş kabul. Yine de seni sevmediğini iddia edemeyiz. Herif enkazdan farksızmış."
"Ne?" diye sormasına engel olamamıştı Jimin.
Taehyung o gün Jimin'i söylediklerinin ağırlığıyla baş başa bırakıp gitmişti ve Jimin kaç dakika geçtiğini anlamamıştı. Duvarın dibinde oturan bedenini bulan kuzeninin onu alıp da kendi evine götürmesine izin vermişti. Direnmeyi bırak, tek kelime edecek mecali bile yoktu sanki. Atağı maniden depresyona çevrilmişti, bunun tıbben mümkün olup olmadığını bile bilmiyorlardı. Taehyung hayatına girene dek herhangi bir atak geçirmemişti. Tıpkı solist gibi o da onunla tanıştıktan sonra görmüştü bu hastalığın korkunç yüzünü. Taehyung onun korkmadığını mı sanıyordu? Kendisinin geldiği halden memnun oluyor muydu Jimin sanki? Zor anlar yaşamak, düşüncelerine hükmedememek ve zihninde tüm davranışlarını yöneten bir varlığın belirmesi gibi yepyeni hislerle buluşmuştu, hem de iki kez. Birbiriyle hiçbir ilgisi olmayan bu iki ayrı atak Jimin'i ruhen yormakla yetinmemişti. Bedeni günlerdir Yoongi'nin evinde bitkin bir şekilde oturuyor, ara sıra ısınan havanın bahanesiyle kendi evine oranla çok daha büyük balkonlu evin balkonundan sokağı izliyordu. Taehyung'a benzer bir siluet gördüğü günden beri onu da yapmıyordu gerçi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Song For You ~ Vmin
Fiksi PenggemarŞarkılarını sarhoş bir kalabalığa söylerken kalabalığın içinde olmaması gereken birini görsen ne yapardın? Söylemeye devam mı ederdin yoksa gidip onu oradan çıkarır mıydın? Muhtemelen şimdiye dek kendine sorduğu en zor soru buydu ve cevabını kendisi...