22. And the world strips me naked

254 21 2
                                        

İyi okumalar...


"Tae?" Odanın karanlığında yanındaki boşluktan yayılan soğuğu hissetti Jimin. Gözleri kısık ışığa çabuk adapte olurken Taehyung'un nerede olduğunu merak ediyordu uyku sersemi haliyle. "Taehyung?" diye seslendi bir kez daha. Yanıt yoktu.

Uyuşuk bedenini yataktan zorla kaldırdı. Kolu hala iyileşmemişti, bu yüzden normalde Taehyung'dan destek almadan yattığı yerden kalkmak bir eziyetti. Suratını buruşturup uyurken çıkardığı boyun askısını geçirdi alçılı kolundan. Salona ilerlettiği adımları yerde oturan bedeni gördüğünde duraksadı. Sevgilisi seslenişini duymamıştı, bundan emindi artık. Başını önündeki kağıtlara eğen çocuk dünyayla iletişimi tamamen kesmiş gibi görünüyordu. Jimin'in kaşları çatıldı. Duvardaki saat, lambaderin loş ışığında zorlukla seçilirken akrebin 4 rakamının üzerinde durduğunu görebilmişti kısa boylu. Sabaha karşı bu saatte Taehyung burada ne yapıyordu gerçekten? Bölmekte tereddüt ederek dudaklarını araladı yeniden.

"Taehyung? Ne yapıyorsun?"

Kendisini uyandırdığı için telaşlanarak yanına koşacaktı şimdi sevgilisi. Uyuyamadığını söyleyecek, ardından onu yatağına götürecek ve kollarıyla Jimin'i nazikçe sarıp uyutacaktı. Jimin rüyalar aleminde kaybolurken belki o da aşık olduğu kokuyu duyarak uykuya dalmayı başarırdı. Ancak Jimin'in aklında dönen senaryonun sayfaları, Taehyung'un ciddi suratıyla ateşe verildi. Onun hafifçe gülümsemesine bir mimik dahi oynatmamıştı Taehyung.

"Bunlar ne Jimin?"

Elindeki fotoğrafları sallayarak Jimin'e bakıyordu. Jimin hareket eden kağıtları seçemeyince ve dolayısıyla bir cevap veremeyince Taehyung bu sefer onun önüne attı kendisini şok eden kutunun bir kısmını oluşturan fotoğrafları. Ayaklarının dibine düşen görsellerle ağzı açık kalmıştı Jimin'in. 17 yaşındaki Taehyung arkadaşlarıyla eğleniyordu, onun hemen yanındaysa lise mezuniyetinde sınıfındakilerle birlikte okul bahçesindeydi. 13 yaşından başlayan fotoğraf serisi yıllar geçtikçe netleşmiş, yakınlaşmış ve Taehyung'un büyümesine bizzat tanıklık etmişti.

"Taehyung, ben..." diye girdi asla devamını getiremeyeceğini bildiği cümlesine. Taehyung onun lafını tamamlamasını bekledi 15 saniye boyunca. Jimin'e 15 yaşam kadar uzun gelen süre bittiğinde solistin bıkkın yüz ifadesi her şeyi açıklıyordu. Gidecekti, bir daha dönmemek üzere. "Açıklayabilirim."

"Gerçekten açıklayabileceğine inanıyor musun?" Tereddütle gözlerini loş odada gezdirdi. Başını iki yana salladı aynı anda öne eğerken. "Ben de öyle düşünmüştüm."

"Açıklayamayacağım ama yine de konuşmama izin ver. Lütfen Tae." İnanamaz bakışlarını Jimin'e dikmişti Taehyung.

"Ne söyleyebilirsin ki? Bunun nesini konuşacaksın Jimin?" Ona doğru bir adım attı kısa boylu ancak aralarındaki mesafeyi bozmamak için gerilemişti diğeri.

"Taehyung, konuşalım. Beni dinlemen gerek, gerçekten." Devam edeceği sırada gözünün önünde Taehyung'un avcunu gördü.

"İstemiyorum. Jimin, neyle boğuştuğunu biliyorum. Bizzat yaşamadığım için seni anlamam mümkün değil ama deniyorum. Yanında olmaya çalıştım, başından beri seni bırakmamaya çalıştım. Ama sorun bundan çok daha büyük. Anlamıyor musun? Bunun normal olduğunu mu savunacaksın şimdi de?"

Jimin göz pınarlarına doğru ilerleyen yaşları durdurmaya çalışmadı bile. Canı acıyordu, Taehyung'un böyle öğrenmesi en çok korktuğu anlardan biriydi ve gerçekleşiyordu işte. Ağlamasının konuşmasını engellemesine izin vermedi. Düğümlenmiş bir boğazla, kesik kesik de olsa konuşacaktı. Ona en azından birkaç cümle söylemeliydi.

Song For You ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin