20. I walk in pace, moderately wearing down

269 25 3
                                        

İyi okumalar...


Günler, hatta aylar sürmüş hissi veren bir zaman geçti. Hastaneye gelişinin beşinci günündeydi Taehyung, eve bir kere bile uğramamıştı. Hastane koridorundaki yerinden çok nadiren kalkıyordu. Sadece Seokjin getirdiğinde bir şeyler yiyebiliyor, diğer zamanlarda aklına yapacak hiçbir şey gelmiyordu. Tüm düşünceleri Jimin'den ibaretti. Onun ayağa kalkacağı günü bekliyordu sabırla çünkü eninde sonunda kalkacaktı sevgilisi.

Elinde kahvelerle Namjoon'un yanına ilerledi. Günlerdir bitik bir halde bulduğu solistin yüzündeki hafif gülümsemeye takıldı Namjoon'un bakışları. Kendine uzatılan kahveyi alıp mırıldanmıştı.

"Taehyung? Bir gelişme mi var yoksa?" Başıyla onayladı çocuk, günler sonra ilk defa gözünde bir ışıltı vardı.

"Jimin'i görmeme izin verdiler. Uyanmasına rağmen bir türlü göstermiyorlardı, Jimin beni görmek istemiş." Namjoon'un eli onun omzunu buldu.

"Bu çok iyi bir haber Taehyung. Çok sevindim. Umarım bir an önce toparlar, ikisi de."

Aklının tamamını Jimin'e vermenin etkisiyle unuttuğu gerçeği anımsadı Taehyung o an. Yüzü düşmüştü ve Namjoon şimdi cümle sonuna eklediği lafa sövüyordu. İki çalışanının da hayatında büyük bir sorun vardı zaten. Ekstradan hatırlatması gerekmezdi ki. Taehyung'un aklının bir köşesinde kazanın diğer kurbanını tuttuğundan emindi. Başını önüne eğip boğazındaki düğümden geçemeyecek kahvesini ayağının yanına bıraktı Taehyung. Hiçbir mesaj gelmemiş telefonuna baktı. Jungkook'un numarası tam da oradaydı ama çocuğun o telefonu cevaplamayacağını biliyordu.

Hastaneye geldikleri gün olmuştu olan. Büyük bir kaza geçiren iki kuzen alelacele ameliyata alınmış, kapıda endişeyle bekleyen sevgililerini bırakmışlardı. Jimin basit bir ifadeyle anlatılacak olursa şanslıydı. Kaza devasa bir hasara yol açmamış, sağ kolunu kapıya sertçe çarptığı için kolunda bir kırık oluşmuş ve bir sorun yaşamaması için birkaç gün uyutulmuştu. Uyanalı iki gün geçmiş olsa da Taehyung'un girmesine izin verilmemişti. Hala beyninin hasar alıp almadığını gözlemliyorlardı. Gözlemler sonuçlanmış olmalı ki Jimin Taehyung'u görmek istediğini söylemiş ve sevgilisi de bir iki saat içinde içeri alınmayı beklemeye başlamıştı.

Jimin için devasa bir panik vardı ortamda, çocuğun hastalığını Yoongi'den öğrenmişti Jungkook. Bu yüzden bir trafik kazasının Jimin'de yaratabileceği travma ve hastalığında ilerleme ihtimallerinden korkarken, üstelik baygın bir şekilde hastaneye getirdiği en yakın arkadaşı ayılamazken Yoongi'yi sormaya cesaret edememişti. Kalbindeki kötü hissi takip etmemek için çok çabaladı, ta ki Taehyung Yoongi'yi sorana dek. Yeni uyanmış beden önce Jimin'in durumunu öğrenmişti.

"Yoongi nasıl peki?" diye sormuştu ardından, serumla uğraşan hemşireye. Kadının yüzünün kötüleştiğine anbean şahitti dövmeli çocuk. Kadın bir kez yutkundu.

"Onu yoğun bakıma aldık. Geldiğinde omzunda koca bir cam parçası vardı, ameliyat Jimin'inkinden uzun sürdü ve zorluydu. Umudunuzu yitirmeyin yine de. Doktorlar ellerinden geleni yapıyorlar." Taehyung şaşkın bir sesle sordu yeniden.

"Omzundaki cam parçası yüzünden mi yoğun bakımda? O kadar kötü mü?" Elini Jungkook'a uzatmıştı ancak tutmadı Jungkook onu. Kadının ağzından çıkacak kelimelere odaklanmıştı.

"Jimin ameliyattan önce kısa bir süre uyandı, bilinci yerindeydi, o yüzden riskin onun için kalktığını söyleyebiliyoruz. Ama Yoongi hiç uyanmadı. Kaza yerinde sanırım senin adını sayıklamış." dedi Jungkook'a bakarken. "Biz de o yüzden seni aradık. Adını söyleyip bilincini yitirmiş. Üzgünüm, onun durumu hala belirsiz ve riskini koruyor. Ama dediğim gibi... Nereye gidiyorsun?"

Camlı odanın önünde buldu Jungkook kendini. Adımlarını yönlendiren beyni değildi. Farkında olmadan Yoongi'ye getirmişti onu ayakları. Etrafındaki birçok alete baktı gözlerinde yaşlarla. Yoongi o kadar küçük görünüyordu ki koca makinelerin ortasında, onun kendisine üstünlük taslayan ve sözünü dinleten adam oluşu inandırıcı gelmiyordu. Bu sırada arkasından gelen en yakın arkadaşı yaklaştı yanına.

"Jungkook..." diye girdi lafa ancak arkadaşı devam etmesine fırsat vermedi. Taehyung'un az önce geldiği yöne doğru yürümeye başladı.

"Beni arama." deyişi bir fısıltıdan ibaretti. Ardından kayboldu. Beş gündür sadece Namjoon ve Seokjin'i görüyordu Taehyung. Jungkook'un okula ve bara gittiğini söylemişti Namjoon. Hayatına aynı şekilde devam ediyordu çocuk, ruh gibi olması dışında hiçbir değişiklik göstermemişti. İşini tek kelime etmeden yapıyor, bara uğrayan birkaç sınıf arkadaşının söylediği kadarıyla derslere aksatmadan girip bomboş bakışlarla tahtayı izliyordu. Jungkook'un iyi olmadığı ortadaydı ama bunu itiraf edecek biri değildi o. Bu yüzden Taehyung onu aradı.

"Benimle konuşmak istemediğini biliyorum." dedi hızla telefon açılır açılmaz. "Ama..." diye devam edecekken yanlarına bir doktor yaklaştı.

"Taehyungssi, sana güzel bir haberim var. Yoongi uyandı." Telefonda olduğunu hatırladı Taehyung birdenbire. Hattın öbür ucundaki çocuğun doktoru duyup duymadığından emin değildi.

"Jungkook..." dediğinde lafını kesti diğeri.

"Uyanmış mı?" Sesi kırık geliyordu, kısacık bir cevapta ağlayacağı telefonun öte ucundan anlaşılabilirdi.

"Uyanmış Kook, Yoongi uyanmış." Jungkook'un yutkunduğunu duydu. İç çekti çocuk bir kere, ardından uzun bir süre daha söylemeyeceği düşünülen o kelimeleri söyledi.

"Hastaneye geliyorum, yoldayım. Onu çok sevdiğimi söyle Tae."


Geçiş bölümü gibi bir şey aslında, biraz hızlı yazıldı. Bir de çiftlerime kıyamıyorum ama bu demek değil ki her şey yolunda... Ona biraz daha zamanımız var.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Song For You ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin