24. I collect myself that's shattered beneath the moonlight

226 23 1
                                    

İyi okumalar...


"Ben seni uyardım, değil mi?" Öfkeli çocuğu belinden tutup geri çekmişti sevgilisi. Ancak kendisini saran kollardan kurtulmakta zorlanmamıştı siniri had safhada olan Yoongi. "Jungkook, bırak beni!"

"Bir sakin olur musun? Hastanedeyiz." Jungkook'un uyaran ses tonu hiçbir fayda etmedi. Yoongi iki adımda Taehyung'un burnunun dibinde bitmiş, yumruğunu suratına geçirmişti. Kanayan dudağını elinin tersiyle sildi uzun boylu.

"Ben sana hesabını sorarım dedim, değil mi? Bu hale nasıl geldi lan benim Jimin'im?" Taehyung hafifçe sırıtmıştı, içten değildi.

"Senin falan değil o." diye homurdandı gözlerini Yoongi'ye dikerek.

"Artık senin de değil! Bugünden sonra Jimin'i bir daha görmene izin veremem. Siktir git, taşın Jimin'in evinden bir an önce." Taehyung'un yüzü ciddileşti. Alaycı tavrını bir kenara bırakmıştı sonunda.

"Jimin'i görüp görmeyeceğimi sana soracak değilim Min. O sadece senin kuzenin, hayatını yönetebileceğin robotun değil. Bırak, onunla kalıp kalamayacağıma Jimin karar versin." Yoongi saçlarını sertçe çekiştirdi sinirli bir kahkaha atarak.

"Sence Jimin'in şu an karar mekanizması çalışıyor mu gerizekalı? Aşık olduğu herifi öylece bırakabilecek biri mi o?" Taehyung hiç çekinmeden Yoongi'nin dibinde bittiğinde aralarındaki boy farkını daha da vurgulamıştı.

"Aşık olduğu herif de onu öylece bırakabilecek biri değil Yoongi. O yüzden götün teki olmayı kes de biraz kuzenin için endişelen istersen. Bana yumruk attığını öğrense çok mu mutlu olacak sanıyorsun?" Haklı olduğunu bilen yüz ifadesi Yoongi'yi iyice sinirlendirdi. Ancak doğru söylüyordu, Jimin'in üzülmemesi için bu manzarayı görmemesi lazımdı. Arkasında kalan Jungkook'a baktı.

"Jimin'i görelim. Onu bende kalması için ikna etmeye çalışacağım." Odaya yönelen adımlarını durduran kişi Taehyung'du. Solistin, kolunu saran eline dik dik baktı Yoongi. "Bana engel olmaya çalışma Taehyung. Onu bu hale sen getirdin, bir süreliğine senden uzak durması onun için en iyisi."

"Yoongi, yapma. Zaten onu buraya getirdiğim için öfkeden kuduruyor, iğne yapılana dek bana ağzına geleni söyledi. Bir de yanında olmama izin vermezsen benden iyice uzaklaşır, farkında değil misin bunun?" Kolunu onun ince parmaklarından kurtardı diğeri.

"Farkındayım ve belki de başından beri onunla hiç ilgilenmemeliydin diye düşünüyorum Taehyung." Yüzüne vurulanla duraksamış, Yoongi'ye istemese de gitme fırsatı tanımıştı. Jungkook arkadaşının omzuna hafifçe dokundu. Ardından sevgilisini Jimin'in odasına kadar takip etti.

"Gi, burada beklememi ister misin?" Taehyung bulunduğu yerden üç adım ötedeki çifti duyabiliyordu ancak buna dair bir belirti göstermedi. "Jimin'le konuşacaklarınız vardır. Ben Taehyung'la kalayım." Yoongi onu reddetti.

"Benimle gel Jungkook. Bırak, o biraz yalnız kalıp düşünsün." Jungkook tereddütlü adımlarla odanın içine girdi Yoongi'yle birlikte.

Taehyung oda kapısı yüzüne kapatılmış gibi hissetmekten kaçamamıştı. Koridordaki koltuklardan birine bıraktı bedenini. Jimin'in ona bağırışı hala kulağındaydı. Mani atağının fazla enerji ve temas içeren yanını yol boyunca göstermiş, hastane tabelasını gördüğü an saf öfkeyle dolmuştu sarı saçlı çocuk. Taehyung'un küfürler eşliğinde defalarca yumruk yiyen omzunda minik bir sızı kalmıştı şimdi. Vurması onu üzmüyordu. Jimin'in atak sırasında yaptıklarını kontrol edebilecek bir zihni yoktu çünkü. Başını duvara yasladı. Onu asıl üzenin ne olduğunu biliyordu ve bunun için hep kendini suçlayacaktı muhtemelen. Düşüncelere dalmak üzereydi. Tepesinde dikilen adam bunu yapmasına engel olmuştu.

"Jimin'i taburcu edecekler." Taehyung kaşlarını kaldırdı devam etmesini beklerken. "Onu ikna etmeye çalıştım ama benimle gelmek istemedi. Alıp eve götürebilirsin sevgilini. Ama uyarıyorum Taehyung, bir daha bunun olmasına izin verirsen Jimin'i bir daha görmeni ne pahasına olursa olsun engellerim."

Başıyla onayladı sert ses tonuyla kendisine tehdit savuran Yoongi'yi. Jimin onunla gitmek istemediyse belki de kızmayacaktı. Eve gittiklerinde aralarındaki sorunu çözebilmeyi umdu sadece. Kapıdan çıkan çocuğu sarıp sarmalamak istedi. Jimin'in yüzü ifadesizdi, Taehyung'la göz göze gelse de değişmemişti bakışları. Tereddüt etti. Elini uzatsa tutacak mıydı? Kollarını açsa sarılabilir miydi Jimin'e? Duraksarken elini boşlukta sallandırdığını gören Jimin, kısa parmaklarını Taehyung'un avcuna bıraktı. Mesajı almıştı solist, en azından elini tutmasına izin veriyordu.

"Jimin..." diye mırıldandı, kelimenin sonuna doğru sesi kısılmıştı. Ancak artık çok geçti çünkü çocuk onu duyabilmişti.

"Hm?" derken Taehyung'a baktı. Hastane çıkışına ilerlemeye başlamışlardı.

"Nasıl hissediyorsun?" Jimin omuz silkti.

"Biraz daha kendim gibiyim sanırım. Atak bir anda geçebilen bir şey değil Taehyung, ilaçla müdahale edilse bile geçmesi zaman alabiliyor." Taehyung hızlı hızlı salladı başını.

"Biliyorum, biliyorum." Kısa boylunun yüzü düşmüştü.

"Biliyorsun tabi. Daha önce de yaşadık bunu." Mırıltıdan ibaretti cümleleri. Elini tutan çocuk biraz daha sıktı avcundaki minik parmakları.

"Jim, özür dilerim." Jimin onun omzuna yaslandı. Taehyung'un hastaneye gelirken Namjoon'dan ödünç aldığı arabaya ulaşana dek bir şey söylememişti. Taehyung yolcu tarafının kapısını açtığında koltuğa yerleşti. Ardından kapıyı kapatmak üzere olan çocuğu engellemişti.

"Bunu sonra konuşalım, olur mu? Eve gidince sadece uyumak istiyorum."

Gece karanlığında aracı eve sürdü solist. Evin önüne varınca gördü, Jimin uykuya dalmak için evi bekleyememişti. Huzursuz yüz ifadesiyse henüz hiçbir şeyin çözülmediğinin sinyaliydi.


Biraz kısa oldu ama geçiş bölümü gibi düşünün. Birkaç bölüm sonra size bir haberim var ve finale de 8 bölüm kaldı ^.^

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Song For You ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin