İyi okumalar...
"Ne oldu size? İlk defa Jungkook'u bu kadar sinirli gördüm." Yoongi direksiyondaki ellerinden birini ensesine götürdü.
"Yemeğe Haejin de geliyormuş. Ben de daha bu sabah öğrendim ama Jungkook'a nasıl söylesem bilemedim." Onun sözünü devam ettirdi kuzeni.
"Çünkü ne olursa olsun ağzına sıçacaktı." Kafasını sallayarak onayladı Yoongi.
"Eski nişanlı mevzusu gerçekten de bu kadar büyük bir şey mi Jim? Ben mi sallamıyorum acaba?" Jimin bakışlarını yoldan ayırıp ona çevirmişti.
"Yani öylece görmezden gelinecek bir mevzu değil tabi. Ama sen umursamadığın için kıskanılacak bir durum da sayılmaz. Pat diye söyledin değil mi çocuğa?" Yoongi'nin kaşları çatıldı.
"Ya ne yapacaktım Jimin? Sabah Kook'un dersi vardı, eve geldiğinde yemeğe gideceğimi söyledim. O da Taehyung'un yanına gitmek istedi işte. Benim de yoldan başka bir şansım yoktu. Bir şekilde öğreneceğini düşündüm, saklasam daha mı iyiydi?" Sarı saçlı çocuk hak verdi kuzenine.
"Yani evet, bu tarz şeyleri ne kadar saklarsan o kadar yükselir öğrenme ihtimali. Söylemen iyi olmuş tabi ki ama bilmiyorum ya. Yine de Jungkook'a da kızamayız sinirlendiği için. Sen onun eski sevgilisiyle aynı mekana gireceğini öğrensen sinirlenmez misin hiç?" Alaycı bir gülüş çıkmıştı direksiyonun başındaki çocuktan.
"Jungkook sürekli eski sevgilileriyle aynı mekana giriyor Jimin. Her gün en az bir tek geceliğiyle karşılaşıyoruz, sence hepsine sinirlensem sevgili kalabilir miydik?" Onun söylediğine gülmeden edemedi Jimin de. Bu sırada büyük ev görüş alanlarına girmişti.
"Şu yemeklere bir daha hiç gelmesem keşke." Yoongi'nin baş parmağı arkayı gösterdi.
"İstersen şu an geri dönebilir ve ailelerimizi bir daha hiç aramayabiliriz." Jimin gözlerini devirmiş, gördüğü tanıdık simayla homurdanmıştı.
"Artık çok geç, radara takıldık bile." Kendisine el sallayan annesine aynı şekilde karşılık vererek indi arabadan.
"Hoşgeldiniz, biraz geciktiniz. Herkes terasta, geçsenize çocuklar." Jimin'in kolunu kavradı ince vücutlu kadın. "Sen biraz zayıfladın mı Jimin? Tutturdun ayrı eve gideceğim diye, doğru düzgün beslenmiyorsun tabi. Ne olurdu sanki şımarıklığı bırakıp bizimle kalsaydın?" Annesinin sitemli cümlelerine gülümsemekle yetindi. Kendisini çok umursuyormuş gibi davranması sinirlerini bozuyordu. Jimin'i göz hapsinde tutamadıkları için bu kadar takmışlardı çocuğun uzakta yaşamasına.
"Misafirler beklemesin istersen teyze." diyerek lafa karıştı Yoongi. Masada kendilerine ayrılan yerlere geçeceklerdi ancak yan yana oturtulmuyordu iki kuzen. Yoongi Haejin'in beklentiyle kendisine bakışlarını ve yanındaki boş yeri fark etti. Jimin'in yanındaki boş sandalyeye bayan Park gelmeden yerleşmiş, kadını diğer boş yere oturmak zorunda bırakmıştı.
"Seninkine selam vermeyecek misin?" Kulağına eğilen Jimin'i sertçe itti Yoongi. Neyse ki kuzeni bu fiziksel hareketlerine alışkındı. Gülmekle yetindi bu yüzden. "Bir tek senin için eski sanki bu mevzu, hı?"
"Öyle görünüyor." diye homurdandı Yoongi çorbasından bir yudum alırken. Jimin de yemeğini yemeye başlayacaktı ki babasının sesini duydu.
"Jimin, okul nasıl gidiyor?" Babası bunu hiç sormazdı. Jimin'in hayatıyla asıl ilgiliymiş gibi görünen hep annesiydi ve babası da terapi parasını ödemekten fazlasını hiç yapmamıştı Jimin için. Bu yüzden şaşırdı çocuk aldığı soruya.
"İyi." diyebildi şaşkınlığına rağmen. Başka bir şey söyleme ihtiyacı hissetmiyordu. Okul zor değildi Jimin için, dersleri sınav dönemleri dışında aklına gelmezdi bile zaten. Dünyası şu son dönemde Taehyung'dan ibaret olmuştu ve bundan oldukça memnundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Song For You ~ Vmin
FanfictionŞarkılarını sarhoş bir kalabalığa söylerken kalabalığın içinde olmaması gereken birini görsen ne yapardın? Söylemeye devam mı ederdin yoksa gidip onu oradan çıkarır mıydın? Muhtemelen şimdiye dek kendine sorduğu en zor soru buydu ve cevabını kendisi...
