14. Brings the red morning

297 33 3
                                    

İyi okumalar...


"Siktir lan oradan!" Bar tezgahını daha sert hareketlerle silerken dişlerini sıkmıştı barmen.

"Ya kuzeniymiş diyorum sana Jungkook. Birlikte büyümüşler gibi bir şey, Jimin bilmeyecek de kim bilecek acaba?" Arkadaşının hırsla iş yapışı bir anlığına kendini inciteceğinin sinyalini verdi soliste.

"Ya herif hayatını sevişerek geçirmiş gibiydi. Anlatamıyor muyum bunu amına koyayım? İlla yatakta neler yaptığını mı anlatayım burada?" Taehyung önündeki kağıt bardak altlıklarından birini fırlattı Jungkook'un kafasına.

"Hayvan gibi bağırma da altta olduğunu duyurma istersen diğerlerine. Nasıl dalga geçerler bilmiyor musun? Zaten hepimiz seni hetero sanıyorduk, bu nasıl oldu anlamıyorum ki." Son cümlesini kendi kendine kurar gibi mırıldanmıştı.

"Ben de öyle sanıyordum. Bence öyleyim de zaten. Yoksa sana çoktan yürürdüm." Alaycı bir gülüş belirdi dudaklarında. Kısa boylu herifi hatırlayınca anında silinmişti gülümsemesi. "Nasıl izin verdim ben bunun olmasına ya? Nasıl tavladı beni öyle bir herif?"

"Kook, sen küçük şeyleri seversin zaten. Yani çok da şaşırmadım aslında, kızlarda da benzer özelliklere düşmüyor musun?" Arkadaşının haklı argümanına başını sallayarak karşılık verdi Jungkook.

"Beyaz ten, kısa boy, ince bacaklar, sevimli bir yüz. Ama tuhaf bir şekilde hep iyi huylu kızlarla takılmıştım. Bu pek öyle değildi." Kaşları çatıldı Taehyung'un.

"Kız olmadığı için olabilir mi üstün zekasının tamamını dövme tasarımına dökmüş arkadaşım?" İç çekti Jungkook. Bar henüz açılmamıştı ancak iki bira açıp birini tezgahtan Taehyung'a sürüklemişti. Yeni silinmiş tezgahta kayan birayı tek hamlede kavradı diğeri. "Kook, barı daha açmadık, farkında mısın?"

"Görev başında içemiyorum zaten. Bırak da şimdi içeyim, alt tarafı bir bira."

Omuz silkti arkadaşı. Barın açılmasına yarım saat kadar bir süre kalmıştı. Bakışlarını birayı kafasına diktikten sonra aceleci hareketlerle çalışmaya devam eden arkadaşından çekip kapıya çevirdi. İçeri herhangi bir ışık girmemesi dışarıda havanın çoktan karardığını gösterirken, spot lambanın aydınlattığı girişte kısa boyluyu gördü.

"Selam. Erken geldim sanırım." dedi ona doğru ilerlerken saatine bakan çocuk. Taehyung yerinde ayaklanmış, kendine yaklaşan bedeni nazikçe sarmalamıştı. "Selam Kook."

"Selam." derken sesi donuktu Jungkook'un. Shakerın içine doldurduğu içki karışımına odaklanmıştı. Kapağı kapatıp sallamaya başladığı an başını da kaldırdı. Yüksek alkol oranlı kokteyl karışımının elinden kaymasına engel olamadı. Dökülmek yerine tezgaha dik bir şekilde düşüşüne sevinmesi gerekirdi, zira patronundan azar yiyebilirdi.

"Selam Jungkook." Kısık gözlerle kendisine bakan sevimli yüz, barmenin dışarı yansıttığı havalı çocuk imajını yerle bir ederken açık kalan ağzını kapatmış ve barın arka tarafına yönelmişti. "Peşinden gitsem iyi olacak." diye mırıldanışını duydular Yoongi'nin.

"Jungkook onu dövebilir, biliyor değil mi?" Taehyung'un endişeli sesine gülümsedi Jimin.

"Biliyordur diye düşünüyorum. Yoongi salak değil Tae. Cüsse farklarını görüyordur herhalde." Sevgilisinin göz devirirken kurduğu cümleleri tarttı Taehyung kafasında.

"Yani üstünlük cüsseye göre belirleniyorsa yatarken de buna dikkat etmiş olmalıydı bence. Mesela bak bize, ne kadar uyumluyuz." Jimin kollarını önünde bağladı.

"Ne yani, bana küçük mü demeye çalışıyorsun sen?" Agresifleşmeye başlayan sarı saçlı, Taehyung'u korkutamamıştı.

"Sence değil misin Chim?" Adının kısaltılışını duyduğunda yatışan sinirlerini bu sefer engelleyemedi diğeri.

"Ne demek küçük ya? Gösteririm ben sana küçüğü eve gidince. Hatta gel, kimse gelmeden tuvaletlerde bir görüşme yapalım." Kolundan sürüklenmeye başlayınca anladı durumun ciddiyetini solist. Jimin'i çevik bir hareketle kavramış, bar sandalyelerinden birine oturtmuştu.

"Sevgilim, mesaim başlamak üzere. Sakin olur musun?" Kalkmak için debelendi kısa boylu ama bacakları arasındaki beden hiç yardımcı olmuyordu. "Jimin, lütfen durur musun?"

"Resmen örseledin beni ya! Dedin ki sen küçük olduğun için uyumlu bir çiftiz dedin! Ben daha iri yapılı olsam uyumsuz mu olacaktık? Tek uyumumuz bedenimiz mi Taehyung?" Düşündüğünden çok daha farklı bir noktadan alınmıştı sevgilisi. Oysa değiştiremeyeceği fiziksel özelliklerine bozulduğunu sanıyordu Taehyung.

"Bebeğim, öyle bir şey söylemedim." Jimin cevap vereceği sırada alelacele devam ettirdi lafını. "Tamam, öyle bir şey söyledim. Ama kastetmek istediğim şuydu. Aramızdaki uyumla birlikte hareket ediyoruz. Aslında tamamen Jungkook'la dalga geçmek için söylemiştim. O burada olsaydı komik olabilirdi şakam."

"Şaka mıydı?" Omuz silkti solist, diğerinin yumuşayan ses tonuna.

"Evet. Ciddi değildim, Jungkook baskınlık konusunda övgü alan biri. Ona yürüyen tüm kızlar ne kadar havalı ve soğuk yapılı olduğunu söyler hep, barda birçok kez hakkında konuşulduğunu duydum. Jungkook'un çekici yanı da bu olmalı onlar için. Ama kuzenin gibi ufak tefek biriyle olmak, üstelik pasif olmak Jungkook için çok zıt bir kutup. Kafasının karışması çok normal bu yüzden. Ben de en yakın arkadaşı olarak tabi ki bununla dalga geçeceğim. O sana aşık olduğumu anladığında halime üç gün gülmüştü." Jimin'in kaşları havalandı. Yüzünde masum bir ifade vardı.

"Bana aşık olduğunu mu? Bana bunu hiç söylememiştin." Taehyung'un baş parmağı arkasında kalan koridoru gösterdi.

"Jungkook'un anladığını mı?" Başını iki yana sallayarak reddetti onu Jimin.

"Hayır. Bana aşık olduğunu." Taehyung'un yüzü aydınlandı. Burnunu diğerinin burnuna yaslarken fısıldamıştı.

"Her zaman söyleyebilirim sevgilim. Sana aşığım, çok aşığım Jimin."


Geçiş bölümümsü...

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Song For You ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin