'Yine mi aynı kitap' dedi Enzo. Sophie kanepede oturmuş kitap okuyordu. Enzo da geldi kanepede yanına oturdu. Kolunu ona sardı.
'Bu evde yapılabilecek şeyler kısıtlı' dedi Sophie omuz silkerek.
'Biraz dolaşmaya ne dersin?' dedi Enzo. Sophie'nın gözlerindeki sevinçli ifadeyi görünce devam etti. 'Rahatça gezip dolaşacağımız bir yer. Mesela yurt dışı'
'Neresi?' diye sordu Sophie sevinçle.
'İtalya. Daha önce gitmiş miydin?'
'İtalya mı? Hiç gitmedim. Ama görmeyi çok isterim' Enzo ceketinin cebinden çıkardığı kağıtları Sophie'a uzattı.
'Pasaportlar ve biletler' dedi Enzo Sophie'ı deli eden en muhteşem gülümsemesiyle.
'Ama sen...' Sophie şaşkınlıkla elindekilere baktı.
'Her şeyi hallettim'
Sophie uyandığında Enzo'yu evde bulamayınca nereye gittiğini merak etmişti. Şimdi anlıyordu. Demek bu işlerle uğraşıyordu.
'Ama bu biletlerin tarihi 3 gün sonra' dedi Sophie şaşkın gözlerini Enzo'ya dikerek.
'Evet. Biran önce gidelim. Neyi bekliyoruz?'
'Kabul edeceğimden nasıl bu kadar eminsin?' dedi Sophie inatçı bir şekilde. Bu adamın aklından geçen her şeyi anlaması bir yana artık ne istediğini de biliyordu.
'İtalya sanatın ruhunun yaşadığı yer. Ayrıca ben yarı İtalyan'ım. Ve orada bir evimiz var. Sana göstermek istiyorum. Ben küçükken yazları annem ve babamla oraya giderdik' dedi Enzo hüzünle.
Sophie elindeki pasaportları incelerken 'Enzo Ward' kendi kendine. 'Demek soyadın Ward'
Enzo başını salladı.
'Pekala. Gidelim'
Sophie akşam yemeğinden sonra odasına çekilmişti. Enzo da kendi işleri ile uğraşıyordu. Elindeki kitap kayınca kendine geldi. Uyuyakalmış olmalıydı. Etrafına baktığında saatin çoktan gece yarısını geçtiğini anladı. Uyumak için hazırlanırken, pencerede bir gölge gördü. Önce Enzo olduğunu düşündü. Ama hemen arkasından bir gölge daha belirdi. Sonra pencerelerden birinin camının karılma sesi duyuldu. Sophie korkuyla olduğu yerde kaldı. Biran ne yapacağını bilemedi. Sonra başka bir şangırtı daha koptu evde. Bu ses Sophie'ı kendine getirdi. Hemen Enzo'a seslenmeye başladı. O anda silah seslerini duydu. Pencerelerden adeta kurşun yağıyordu. Sophie kendini korumak için yatağın yanına attı kendini. Kendini korumak istercesine büzüldü. Hala kurşun yağmuru devam ediyordu. Kendi penceresinin de kırıldığını fark etti. Her an adamlar içeri girebilirdi.
Korkuyla olduğu yerde kalıp, Enzo'nun onu kurtarmasını umdu. Sonunda kurşun sesleri durduğunda, rahatlayacak vakti bile olmadı. Adamların evin içine girdiklerini duyabiliyordu. Evin içinde geziniyorlardı. Sophie son bir gayretle ayağa kalkıp çabucak odasının kapısını kilitledi. Ama bunun adamları dışarıda tutamayacağını da çok iyi biliyordu. Enzo'nun hala neden gelmediğini merak ederek tekrar yatağın ardına saklandı. En kötüsü olmuştu işte. Adamlar en sonunda onu bulmuştu ve yalnızdı. Enzo evde değildi. Yoksa Sophie'ı kurtarırdı. Sophie tüm bunları düşünürken Enzo'ya ne kadar güvendiğini anladı. Ona güveniyordu. Biran önce gelip kurtarması için beklemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN KOLLARINDA
ChickLitBugün bir adamla tanıştım. Bir katille. Soğuk kanlı bir katil. Bana bakan kapkara gözleri vaatlerle doluydu. Bir daha karşılaşacağımıza dair. Adını söylerken yeminler ediyordu sanki. Bir sonraki hedefi bendim. Bunu biliyordum ve korkmuyordum. Bugün...