Sophie bütün gece uyumadı. Hava henüz aydınlanmadan kalktı. Enzo'nun kollarından sıyrıldı. Son kez kokusunu içine çekti. Eline bir kağıt ve kalem alarak, bir veda notu yazmaya başladı.
Seni seviyorum ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. Ama ben buraya ait değilim. Burası senin dünyan benim değil. Ben hayatımın iplerini uzun zaman önce elime aldım. Almak zorunda kaldım. Düştüm ama ayağa kalkmasını da bildim. Senden önce hissiz bir kabuktan başka bir şey değildi kalbim. Ancak artık buna devam edemem. Ama şunu bilmelisin ki hayatımın kararları bana ait ve hepte öyle olmalı. Eğer bir tehlike varsa onunla ben yüzleşmeliyim. Her türlü tehlikeyi göze alarak, ait olduğum yere gidiyorum. O resitale çıkmalıyım. Bunu anlamanı beklemiyorum. Ama buna zorunda olduğumu bil. Ve hayatımdaki acılardan hiçbirinden sen sorumlu değilsin. Bunu sana söylediğim için üzgünüm. Peşimden gelmeni istemiyorum. Sen burada kalmalısın. Mor çimenlerin olduğu yerde. Elimden başkası gelmez üzgünüm. Ama seninle başka bir hayatta doğru zamanda doğru yerde karşılaşmış olmayı dilerdim.
Elveda Enzo.
Sophie notu masaya koydu, son bir kez ona dönüp baktıktan o adadan çıktı.
Saatler sonra New York'a vardığında nereye gitmesi gerektiğini biliyordu. Ayakları onu kendiliğinden annesinin yanına götürdü. Elindeki rengarenk çiçekleri mezarın üzerine koydu. Toprağa dokunarak 'Merhaba anne. Ben geldim. Küçük kızın. Uzun zaman oldu. Biliyorum. Sana anlatacak öyle çok şeyim var ki. Başardım anne. O gün geldi sonunda. Çok sevdiğin o sahne ışıkları o gün benim değil senin yüzüne vuracak. O alkışlar senin için olacak ' dedi Sophie gözlerindeki yaşları silerek.
'Biliyor musun. Bugün birini kaybettim ben. Kendime onu sevme izni veremezdim. Yapamazdım bunu' dedi Sophie yüzünü annesinin mezarına yaslarken.
Müzik sesi biter bitmez Sophie alkış sesleri duydu. Dönüp baktığında Madam'ı gördü. Yüzünde ender görülen bir gülümseme ile coşkuyla Sophie'ı alkışlıyordu.
'Muhteşem. Gerçekten müthiş. Her hareketinle. Bu güne kadar ki en iyi performansındı. Görüyorum ki eksik parçanı bulmuşsun ve tamamlanmışsın' dedi Madam. Sonra ekledi. 'Bu gece harikalar yaratacaksın. Buna inanıyorum. Artık prova yapmana gerek yok. Biraz dinlen, akşam için hazırlan'
Sophie tam eşyalarını almış çıkacakken 'Annen seni böyle görse çok gururlanırdı. Keşke o da burada olsaydı' dedi Madam.
'Keşke' dedi Sophie kırık bir sesle.
'Benim yerime o burada yanında olmalıydı. Kızına destek vermeliydi. Bu gece annen seni izlemeliydi' dedi Madam gözleri dolarak.
'Üzülmeyin Madam. Bu gece annem o sahnede ışıkların altında benimle olacak. Buna inanıyorum' dedi Sophie .
Jung Sophie'ı resitalin yapılacağı sanat merkezine bırakırken 'Dikkatli ol Sophie lütfen' dedi endişeli bir sesle.
'Beni izlemeye geleceksin değil mi?' diye sordu Sophie arabadan inerken.
'Evet. Orada olacağım. Merak etme' dedi Jung gülümsemeye çalışarak. Ama zoraki bir gülümsemeden başka bir şey değildi bu. Sophie onun gözlerindeki endişeyi görebiliyordu.
Sophie hazırlanma odasına giderek heyecanla son hazırlıkların tamamlanmasını bekledi. Vakit yaklaştıkça daha da gerginleştiğini hissediyordu.
Beyaz tütülü kıyafeti üzerine giydikten sonra sahne sırasının gelmesini beklemeye başladı. Adını duyup sırası gelince parlak ışıklar altındaki sahneye çıktı. Hisset ve yaşa dedi kendi kendine. Artık Odetta gibi hissediyordu. Çünkü içten içe oda bir prensi bekliyordu. Her ne kadar Odetta'nın beklediği prens gibi olmasa da. Onun prensi karanlık bir prensti. Yine de Sophie onu bekliyor, gözleri onu arıyordu. Sahne tamamlanıp, perdeler kapanırken Sophie onu gördü. Üst locada yüzü yarı karanlıkta gizlenmişti. Ama buradaydı işte. Peşinden gelmişti. Sophie içten içe Enzo'nun peşinden gelmesini istediğini fark etti. Onunla olmak istiyordu. Bu duygu şuan her şeyden daha güçlüydü. İçinde bir umut yeşerdi yeniden.
Sophie hazırla odasına hızlıca gitti. İkinci perde için siyah tütülerini giydi. Siyah kuğu olarak sahneye tekrar çıktı. Aşkı ve ihtirası hissetti. Prensi büyülemek için etrafında dans enderken Robert'ın mavi gözlerini değil Enzo'nun karanlık gözlerini hayal etti. Ve şimdi karşısında tutkuyla dans ettiği adam Enzo'u. Sadece Enzo. Sonunda müzik biti. Tekrar beyaz kuğu olarak prensine kavuştu. Ve şimdi Sophie olarak karanlık prensi Enzo'a kavuşma istediğiyle doluydu. Ve perde kapandı. Eğildi seyirciyi selamladı. Birileri ellerine kırmızı güller tutuşturdu. Yerde de güller vardı. Salon da hala alkış sesleri yankılanıyordu. Başarmıştı işte sonunda. Annesine olan borcunu ödemişti. Memnuniyet içini sardı. Artık özgürdü. Sevmek için özgürdü. Enzo'a gitmek için özgürdü. Dikkatle Enzo'a bakıyordu. Onca kişinin arasında bile onun bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu.
Sahne kapanıp, resital bittiğinde hala bunları düşünüyordu Sophie. Artık onunla gidebilirdi. İtalya'ya dönmek istiyordu. Bunu memnuniyetle kabul edecekti. Biran önce üzerini değiştirip Enzo'a gitmek için acele ediyordu. Tam üzerini değiştirmiş hazırlanma odasından çıkacaktı ki, bir el onu sıkıca tuttu. Ağzını kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATİLİN KOLLARINDA
ChickLitBugün bir adamla tanıştım. Bir katille. Soğuk kanlı bir katil. Bana bakan kapkara gözleri vaatlerle doluydu. Bir daha karşılaşacağımıza dair. Adını söylerken yeminler ediyordu sanki. Bir sonraki hedefi bendim. Bunu biliyordum ve korkmuyordum. Bugün...