Son kısımda ki psikologla konuşma sahnesi silindi sadece. O kısmın gereksiz olduğuna karar verdim.
☆☆☆
Bedenimi kasmanın verdiği yorgunluk ile kafamı arabanın camına yasladım. Gözlerimi daha fazla açık tutamamıştım. Uykum yoktu ama sadece bedenimin gevşemesine ihtiyacım vardı. Bir kaç dakika böyle durmak istiyordum.
Aptal bir sözleşmeyi imzalar imzalamaz hiçbir şey demeden çıkmıştım şirketten. Öylesine dalgındım ki taksi durağının önüne ne ara geldiğimi hatta yerini nereden bildiğimi bile anlayamamıştım. Aklımda kalmış olmalıydı eskiden, sonuçta oralardan sık sık geçerdim.
Chan'ın eve dönüp dönmediğini bilmiyordum. Evde o yokken takılmak bana biraz garip hissettirecekti bu yüzden arkadaşlarıyla olan buluşmasından erkenden dönmesini umuyordum. Böylece mutfakta rahatlıkla malzemeleri kullanarak ikimize bir öğle yemeği hazırlayabilirdim. Eğer evde yoksa ise aç karnımla beraber uyur ve uyanınca akşam yemeği hazırlardım.
Dün Changbin'in o dediklerinden sonra bir süre daha konuşup kendi odalarımızda takılmıştık. Changbin, telefonu benim açtığımı anladığında bir kaç saniye kendine sövmüştü. Aralarında olan bir şakadan dolayı öyle bir cümle kurduğundan ve Chan'a bunu anlatmamamı istediğinden bahsetmişti. İkna olmamıştım ama onaylayan bir kaç şey söyleyip Chan'a birazdan uçağa bineceğini ve bizi kontrol etmek için aradığını söylemiştim. Neyse ki ben Changbin kadar kötü bir yalancı değildim.
O cümlesi aklımı biraz karıştırmıştı. Beni sürekli uyarması zaten ona karşı olan şüphelerimi arttırıyordu her gün. Belki de arkadaşının üstüne atlamamdan korkuyordu çünkü ben bu zamana kadar hep Chan gibi olan çocuklarla çıkmıştım. Onun ideal tipim olduğunu biliyor olmalıydı. Sanırım o dönene kadar bir magazin sayfasında bizim haberimizi görmek istemiyordu.
Tanrım, eğer birlikte dışarıya çıkarsak bile haber konusu olacaktık.
Bu işi kabul ederken bunu hiç düşünmemiştim ama şirketten içeri girdiğimde bana bakan insanlar sayesinde kafama dank etmişti. Magazin sayfaları beni hâlâ hatırlıyor olabilirdi. O işsiz şirketlerin bir anı bile unuttuğunu sanmıyordum. Kaos çıkarmak için büyük bir çaba gösteriyorlardı resmen.
Bomboş olan midemin bulanmasına sebep olan yol sonunda bittiğinde derin bir nefes almıştım kusmamak için. Uzun yollardan nefret edip şehrin göbeğinde yaşamamın nedenlerinden biri de buydu sanırım.
Taksiciye parasını verip ciğerlerimi temiz havaya kavuşturmuştum aceleyle. Gerginliğim yüzünden de böyle hissediyor olabilirdim, kendimi sakinleştirmek için sürekli içimden 100'e kadar sayıp duruyordum. Uzun zamandır böyle hissetmemiştim ve uzun zamandır sakinleşmeye ihtiyacım olmamıştı.
Chan'ın bana verdiği anahtarı cebimden çıkarıp kapıyı açtım. Kapının açılma sesine tepki gelmediği için evde olmadığını düşünmüştüm ama beni yanıltmıştı. Tam karşımda duran salonun camla kaplı duvarından onun bahçede olduğunu görmüştüm. Tebessüm ettim çünkü mutfakta rahatlıkla hareket edip boş mideme bir şeylerin girmesini sağlayabilirdim.
Beni fark etmemişti hâlâ. Önünde duran bilgisayara çok fazla odaklanmıştı ve ben onu rahatsız etmek istememiştim. Zaten bu evde rahat edebilmem için onun varlığı yeterdi şimdilik, sonrasında çekineceğimi sanmıyordum.
Kapıyı sessizce kapatıp üzerimdeki ceketi kapının sol tarafında duran askılığa astım. Hızlı ama bir o kadar da bitkin bir şekilde mutfağa doğru ilerledim. Şuan salonun ortasından geçmeme rağmen beni fark etmiyordu. Sinirli olduğunu düşünmüştüm ilk ama yüzünde zar zor fark edilen bir tebessüm vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled | chanlix
Fanfiction(Tamamlandı.) "Yolun biriyle sürekli kesiştiğinde; o kişinin, senin kaderin olduğunu söylerler. Gözle görülmeyen bir iple birbirinize bağlı olduğunuzu, ne kadar uzaklaşırsanız uzaklaşın sıkı bir düğüm gibi birbirinizden kopmayacağınızı söylerler." "...