Plan oldukça basitti.
Kamerayı iyice yerleştirdiğime emin olurken tekrar gözden geçiriyordum aklımdaki şeyi. Bunun üzerine çok düşünecek vaktim olmamıştı açıkçası. İki saatlik araba yolculuğunda karar vermiştim bu kamera fikrine de. Ne konuşacağımı bile bilmiyordum tam olarak. Asansördeyken aklımdaki tek kısım bu otele gelip Jisung'u çağırmak olmuştu. Belki de daha fazla kafa yormalıydım bu konuya ama artık her şeyin sonuçlanmasını istiyordum.
"Neden hâlâ buraya geldiğimizi anlayabilmiş değilim." Dedi Jisung ben yine bir yerlere dalmışken. Sürekli aralık bıraktığımız kapıdan dışarıya bakıyor ve birinin gelip gelmediğini kontrol ediyordu geldiğinden beri. Çok fazla gergindi benim aksime, titreyen vücudunu görmezden gelemiyordum. "Bunu Seul'de de yapabilirdin." Diye de eklemişti sonradan, kafasını bana doğru çevirirken.
Bir kaç adım geri çekilip önce kameranın olduğu yere sonra ise arkamı dönüp kameranın kaydedebildiği kısımlara baktım küçük odada. Pek hazırlıklı değildim bunun için, bir telefon kullanıyordum o yüzden. Hatta arka kamerayı değil ön kamerayı kullanmayı tercih etmiştim çünkü canlı yayını başlatırken telefonu yerinden oynatmak istemiyordum. Tek dokunuşumla başlatabilecek ve kamerayı tekrar gizlemek zorunda kalmayacaktım ön kamera odaya doğru dönükken.
"Her şeye sebep olan yarışma..." Dedim Jisung'a bir cevap vermem gerektiğini fark ettiğimde. "Buraya büyük bir etkinlikte dans gösterisi sergilemeye gelmiştik. Bir çeşit yarışmaydı hatta. Sahneden inip bu odaya geldiğimizde telefonlarımızda bir sürü bildirim vardı. Amerika'daki o büyük yarışmaya katılmaya hak kazandığımızı öğrenmiştik." Derken saati kontrol ediyordum bir yandan da. Namjoo'nun Seul'de saklandığını tahmin ediyordum bunca zamandır ve neredeyse bir saate kadar burada olacağına emindim. Gönderiyi atalı da neredeyse iki saat olacaktı. "İlerisini bilmeden bu odada kazandığımıza sevindik. Amerika ile ilgili bir sürü hayal kurup yarışmadaymışız gibi taklitler yaptık birbirimize." Derken ister istemez o anlar canlanıyordu gözümün önünde. Çok mutluyduk ya da sadece ben mutluydum. Bundan asla emin olamıyordum uzun zamandır. Onun bana olan şefkatini her zaman hissettiğimi sanmıştım. Ya gerçekten Namjoo, hayatının bir döneminde sevmişti ya da harika bir oyuncuydu kendisi. "Sonraki günlerde Namjoo, benden ayrı olarak katılacağını söyledi. Hep benden nefret ediyordu sanırım ama o gün yanıma gelip bunu haber verdiğinde daha bir soğuktu bana. O zamanlar anlayamamıştım."
Jisung, yanıma gelip destek olmak istercesine eliyle omzumu sıktığında tek yaptığım tebessüm etmek oldu. Şuan kimsenin bana destek olabileceğini sanmıyordum aslında ama birinin varlığı yetiyordu yine de. "Canlı yayın..." Dedi bu sefer de. "Chan, canlı yayını gördüğünde çılgına dönecek ve illa ki buraya gelecek."
"Seul'den Busan'a gelmek yolda trafik yoksa iki saat sürüyor Jisung." Dedim kendi sakinliğimi ona da aktarmak için çabalarken. Buraya geleli çok olmamıştı ve o zamandan beri bir çok şey hakkında endişesini dile getiriyordu bana. Onu da anlayabiliyordum, yarım yamalak bir planla buraya gelmiştim ve ondan, beni bir ara öldürmeye çalışan eski arkadaşımla beni başbaşa bırakmasını istiyordum sonuçta. Kulağa delice geliyordu. "Burada işimiz çok uzun sürmeyecek. Her şeyin sorunsuz gideceğine eminim." Dedikten sonra bir kaç adım geri gidip yatağın üzerine oturdum.
"Tekrardan yapman gerekeni söylüyorum." Dedim. "Yan odaya geçiyorsun ve Namjoo içeri girip canlı yayında gözükür gözükmez polisi arıyorsun." Dedikten sonra derin bir nefes aldım. "İşler ters giderse otelin güvenliğini ara ve ona kapıyı aç. Sakın biri olmadan girme buraya." Odanın yedek giriş kartını uzattığımda titreyen elleriyle almış ve cebine koymuştu hemen. "Ters bir şey olmadığı sürece veya Namjoo kaçmaya çalışmadığı sürece buraya kimse girmeyecek Jisung. Tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled | chanlix
Fanfiction(Tamamlandı.) "Yolun biriyle sürekli kesiştiğinde; o kişinin, senin kaderin olduğunu söylerler. Gözle görülmeyen bir iple birbirinize bağlı olduğunuzu, ne kadar uzaklaşırsanız uzaklaşın sıkı bir düğüm gibi birbirinizden kopmayacağınızı söylerler." "...