1.6

904 104 61
                                    

"Çıldıracağım! Nereye gitti bu çocuk bu saatte?"

  Odanın içinde dönüp duran Minho'ya baktım bayık gözlerle. Kendimi o kadar halsiz hissediyordum ki gözlerimi tamamen açık tutamıyordum. Sabah olanlar, geçirdiğim kriz, Felix'in bana yaşattığı şok ve şuan içim de gittikçe büyüyen endişe beni bu hale getirmişti.

  Dudaklarında anlamsız bir mırıldanma ile benim için dans eden Felix, toplanmaya başlayan kalabalığın arasına karışıp gitmişti. Minho, önce peşinden gitmek istese de halimi görünce beni arabaya kadar taşımıştı. Felix'i evde beklersek bir süre sonra geleceğini düşünmüştük çünkü gidebileceği bir yer yoktu ama yanılmıştık. Ortadan kaybolalı neredeyse iki saat olmak üzereydi ve siktiğimin telefonunu da evde bırakıp gitmişti. Yanında ne telefonu ne parası vardı ve üzerinde de gittikçe soğuyan havadan onu koruyabilecek bir kıyafet olmadığıma emindim. Nerede ya da nasıl olduğunu bilmemek beni çıldırtıyordu ama onun, şuan içinde kopan fırtınaları anlamadığım için sinirlenemiyordum.

  "Hyunjin evi kontrol etmiş mi?" Diye sordum Minho'nun üzerinde gözlerimi dolaştırırken. Hyunjin'i zar zor uyandırmış ve bir şey çaktırmamaya çalışarak Felix'in evde olup olmadığını kontrol etmesini istemişti. Hyunjin'i bir şey olmadığına ikna etmek çok zordu onun için çünkü on beş dakika boyunca konuşup sorular sormuştu. Şuanlık kimseyi endişelendirmek istemediğimiz için ona söylemek istememiştik.

  "Hayır," Diye mırıldandı Felix'in kenarına, tam karşıma otururken. "...Başka gidebileceği bir yer de yok zaten. Eskiden hep dans stüdyosuna giderdi bir şey olunca ama orayı bu saatte açık tutmuyorlar. Emekli olmadan önce Felix'te anahtarı vardı."

  O, hayatımda gördüğüm en iyi dansçıydı.

  O dans hareketlerini elbette ki hatırlıyordum. Uğruna bir melodi tasarladığım, saatlerimi dans stüdyosunda harcamama sebep olan dansçı çocuktu o.

  Başımıza gelen şeylerin tesadüf ya da kader olup olmamasını umursamıyordum. Benim açımdan, en büyük şansımdı o. Yıllar önce onun için tasarladığım melodiyi, yıllar sonra onun bana hissettirdikleri sayesinde sözlerini yazarak tamamlamıştım. Bugüne kadar hayran kaldığım iki çocuktan bana hatıra kalmasını istemiştim sadece fakat öyle olmamıştı.

  Her dinlediğimde bana Felix'i ya da Felix olduğunu yeni öğrendiğim o dansçıyı hatırlatacak şarkı, bugün bir kriz geçirmeme sebep olmuştu. Şarkımın ünlü bir şirketin idolü tarafından sözleri değiştirilerek yayınlandığını görene kadar panik atağım olduğunu bilmiyordum bile. Her şey saniyeler içerisinde gelişmiş ve saniyeler içerisinde de Felix kaybolmuştu.

  "Sence bir gün tamamen dans etmeye geri dönebilir mi?" Dedim kafamızın biraz dağılmasını umarak. Ondan farklı bir konu da bulamamıştım konuşmak için, kafam sadece onunla doluydu. Sakin gibi görünüyordum büyük ihtimalle ama değildim.

  "O, hayatında görebileceğin en özel dansçı." Derken hafif bir tebessümün Minho'nun dudaklarında belirdiğini görmüştüm. "Onun tüm bedenini ve ruhunu, kafasında çalan ritme teslim ettiğini biliyor muydun? Artık onu tanıdığını düşünüyorum, kimliği açığa çıktı."

  Bugün yaptığı güzel ve etkileyici hareketler aklıma gelirken kafamı iki yana salladım. Onu saatlerce izleyebileceğimi biliyordum, bunu daha önce yapmıştım zaten. Tekrar yapabilmek için de ona her anlamda yardımcı olurdum. "Ne demek istiyorsun?" Diye mırıldanmıştım benden bir cevap bekleyen Minho'ya.

  "Çok çılgın biriydi her zaman. En iyisi olmak için çok çabalardı ve en büyük adımlarından biri gözleri kapalıyken dans etmekti." Derken gururla gülümsediğini görebiliyordum. Felix ile arkadaşları hakkında çok konuşmuştuk ve Minho'yu abisi gibi gördüğünü anlatmıştı bana. Aralarında güzel bir bağ vardı ve buna Hyunjin'de eşlik ediyordu. "Sonrasında ise hiç akla gelmeyecek bir şey denedi. Hem gözlerini hem kulaklarını kapatarak dans etmek istediğini söyledi, günlerce denedi. Neredeyse üç ay sonra sadece bizim duyduğumuz ritimle uyumlu dans ediyordu ve dünyadan soyutlanmış gibi oluyordu."

freckled | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin