Baştan uyarmak istiyorum;
Bu bölümü yayınladığım bölümlerden biri sanıp not defterimden silmişim (çöp kutusu da dahil). Bu yüzden hatırladığım kadarıyla tekrar yazdım ama ilk hali kadar güzel olmadı...
İyi okumalar Stay! 💕
4 gün önce, Cumartesi;
"Yongbok!"
Derin bir nefes aldı sakin kalabilmek için. Chan, bu ismi bir kere daha kullanırsa üstüne atlayıp onu boğacağını hissediyordu. "Benim adım Çilli veya Yongbok değil!" Diye bağırdı yattığı yerde doğrulurken.
Sabah Chan'ın saçlarını boyamıştı kahvaltıdan sonra. Neredeyse bitirmek üzereyken Hyunjin aramış ve Felix ona aramayı hoparlöre aldığını söylemeden konuşmaya başlamıştı. Dün Chan, onun kucağında yatarken çok tatlı gözüktüklerini, onları yakıştırdığını söylemişti. İkisi de Hyunjin'i dinlerken kızarmışlardı ve birbirlerinin yüzlerine bakmamışlardı saatlerdir.
Felix, Hyunjin ona kapatmadan önce "Yongbok" diye seslendiği için sinirlenmişti ve onu engellemişti. Utandığı için Chan'ın saçını boyamayı aceleyle bitirip odasına kaçmıştı ama öncesinde Chan'ın "Teşekkürler Yongbokkie." dediğini duymuştu. Hyunjin'i hep patavatsızlığı yüzünden hem de o ismi kullandığı için öldürecekti. Onun yüzünden herkes teker teker hiç sevmediği ikinci ismini öğrenmeye başlamıştı.
Bir yanı Chan'ın saçlarının nasıl durduğunu öğrenmek isterken diğer yanı da utandığı için ondan kaçıyordu. Sabah uyandıklarında bulundukları pozisyon zaten ikisinide zor duruma sokmuştu. Gece Chan, Felix'e iyice sarılmış ve elini tişörtünün içinden beline götürüp sıkıca kavramıştı. Felix hâlâ onun elinin sıcaklığını hissedebiliyordu teninde. Sabaha kadar hiç hareket etmeden uyanmasını beklemişti ve güneş neredeyse tamamen doğduğunda uyanmıştı Chan. Felix, ona yalan söylemiş, o uyandıktan hemen sonra uyandığını söylemişti. Kendisini mahcup hissetmesini istemiyordu.
"Buraya gelmelisin." Diyen Chan'ı duyduğunda çoktan odasından çıkmıştı. Bir kaç saniye kapıdan telefonunu nereye koyduğuna bakınmış ama pes ederek merdivenlere ilerlemişti. "Geliyorum..." Diye mırıldandı her saniye artan utancını ve hızlı kalp atışlarını hissederken.
Chan, saçları boyandıktan yarım saat sonra duş almıştı. Üzerini giyinir giyinmez de çıkaracağı albümdeki şarkıları halletmek için evin içindeki stüdyosuna girmişti. Çok az bir zamanı vardı ve neredeyse bütün işi bitmişti. Sadece uzun süredir tamamlamadığı bir şarkıyı bitirmesini gerekiyordu, son günlerde bulduğu ilham sayesinde tamamlanmak üzereydi.
Sabah Hyunjin'in dediklerinden sonra, gün içerisinde sanki hiç düşünüyormuş gibi, sürekli Felix uğramıştı düşüncelerine. En az onun kadar utanmıştı ama Felix kaçıp gidince ona gülmekten utangaçlığı kaybolmuştu. Başından beri ona karşı garip hissediyordu ve kaçınmak için bunu 'cinsel çekim' olarak adlandırıyordu. Durumun böyle olmadığını pekâlâ farkındaydı. Felix'in sakladığı şey nedensizce ondan uzak durmasına sebep oluyordu. Sakladığı sırrı yüzünden rahatsız olabileceğini düşünüyordu, kamera önünde bulunmak istemediğini biliyordu. Eğer onu garip bir ilişkiye sürüklerse illa ki bütün kameralar ikisine çevrilecekti.
Felix, normalde kilitli olan kapıyı rahatlıkla açabilmiş ve kafasını uzatarak içeri bakmıştı. Çalışma masasında oturan Chan ile göz göze geldiğinde duraksayıp odayı incelemeye devam etmişti. "Gelmeli miyim?" Diye sordu çekinerek. Yatak odasına daha önce girmişti ama Chan, Felix'in buraya girmesini istemeyebilirdi. "Seni buraya çağırdım zaten, neden gelmeyesin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled | chanlix
Fanfiction(Tamamlandı.) "Yolun biriyle sürekli kesiştiğinde; o kişinin, senin kaderin olduğunu söylerler. Gözle görülmeyen bir iple birbirinize bağlı olduğunuzu, ne kadar uzaklaşırsanız uzaklaşın sıkı bir düğüm gibi birbirinizden kopmayacağınızı söylerler." "...