Kafanız karışmış diye geçiş bölümü yazdım, buradan da ince detayları anlamazsanız 40 yılda bir bölüm atarım artık...
3500 kelimeden fazla oldu ○_○
☆☆☆
Evde tek başıma olmanın verdiği rahatlıkla uzun süren bir banyo keyfi yapmıştım. Hava iyice kararmıştı ama Chan hâlâ dönmemişti. Arkadaşlarının orada olduğuna adım kadar emindim çünkü öyle ortamlarda durmayı sevdiğini düşünmüyordum. Bana göre uykusuzluğu bahanelerinden sadece biriydi yani. O sadece evde kalmayı tercih eden bir tipti, kalabalık ona göre değildi pek.
Odama girer girmez üstümü giyinmek yerine üzerimde bornoz ile yatağa fırlattım kendimi. Evdeyken sürekli böyle yapıp saatlerce telefonla oynuyordum ara sıra. Gerçekten hasta olmak için çabalıyordum sanki ama pekte umrumda olmuyordu. Eğer bana zarar veren bir şeyden keyif alıyorsam asla akıllanmazdım. Chan'ın da böyle keyif aldığım şeylerin arasına girmesinden çekiniyordum bazen.
Uzun bir süre Minho'dan görerek alışkanlık edindiğim Tiktok'ta gezinmiştim. Aşağı kaydırdıkça önüme saçma salak videolar çıkmaya başladığında ise telefonu bir kenara fırlatmış ve tavana bakmaya başlamıştım. Düşünecek bir şeyim yoktu, aşırı derecede sıkılmıştım. Ve birileri bana sırf sıkılmamam için erken geleceğini söyleyip hâlâ dönmemişti.
İç çektim derin bir üzüntüyle. Minho'yu ya da Hyunjin'i buraya çağıramazdım başkasının evi olduğu için. Uykum da çoktan kaçmıştı baş ağrım azalınca. Yapabileceğim en iyi aktivite üzerimde durmaya devam eden bornozla yatarak telefonla ilgilenmekti. Belki internetim azken oynayabilmek için indirdiğim saçma oyunlara bakmalıydım.
İnstagram hesabımı kapatalı uzun zaman olduğu için genelde şifrelerini bildiğim arkadaşlarımın hesabında takılırdım. Minho ve Hyunjin ile birbirimizden sakladığımız şeyler olmadığı için bunu sorun etmiyorduk. Birbirimize sonsuz bir güvenimiz vardı. Ama ikisinin de takip ettiği komedi sayfaları fazla sıkıcıydı ve onlarla sürdürdüğüm arkadaşlığımı sorgulamama sebep oluyordu. Bu yüzden en iyi seçeneğim dedikodu bağımlısı Hyunjin'in açtığı fake hesaba girmekti. Tabii ki onun şifresini de biliyordum! Bilmesem bile o aptalın koyacağı şifrelerini tahmin etmek zor olmuyordu.
Giriş yaptıktan bir kaç saniye sonra gönderiler yüklendiğinde ana sayfada gezinmeye başlamıştım. Gördüğüm bir kaç kişi tanıyor ve hesaplarına girip fotoğraflarına bakıyordum. Bir kaçı hakkında aşırı kırıcı yorumlar yapabilirdim çünkü giysi ve makyaj konusunda rezalettiler. Kimseye dış görünüş hakkında laf etmezdim ama bazı insanlar -güzelliklerine rağmen- kendilerini ısrarla çirkin göstermeye çalışıyordu sanki.
İki gün içerisinde olan bütün gönderileri gördüğüme dair yazı ortaya çıktığında en yukarı çıkıp bu sefer hikayelere bakmaya başlamıştım. Bundan da sıkıldığım için hızlı hızlı geçiyordum ki az önce basıp geçtiğim fotoğrafa geri döndüm.
Şuanda yanımda olmasını tercih edeceğim adamın fotoğrafını görmek beni pişmanlığa sürüklemişti. Gitmek isterdim ama gidersem de bunun için pişman olacaktım. Yine de evde tek kalıp Chan'ın fotoğrafını incelemek yerine yanında oturup o ortamda gerilmeyi tercih ederdim sanırım. Bilmiyordum, konu o olunca bir şeylerden emin olamamaya başlamıştım.
Fotoğrafın üzerine yazılan İngilizce yazılardan anladığım kadarıyla hesap ona ait değildi, şuan yanında olan birisi onu çekip paylaşmıştı. Chan'ın hesabının etiketlendiğini ise gülüşünden gözlerimi alabildiğimde fark etmiştim. Daha sonra onun hesabına iyice bakacaktım ama önce hikayeyi atan kişinin kim olduğunu öğrenmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
freckled | chanlix
Fanfiction(Tamamlandı.) "Yolun biriyle sürekli kesiştiğinde; o kişinin, senin kaderin olduğunu söylerler. Gözle görülmeyen bir iple birbirinize bağlı olduğunuzu, ne kadar uzaklaşırsanız uzaklaşın sıkı bir düğüm gibi birbirinizden kopmayacağınızı söylerler." "...