1.8

833 98 68
                                    

Son bir haftamız bulunduğumuz duruma rağmen sıradan geçmişti.

  Babamın telefonlarını açmaktan sürekli kaçırmış, annemi ise engellemek zorunda kalmıştım. Birbirine kattığım ülkede neler olup bittiğini bilmiyordum bile, ki bu işime geliyordu, çünkü interneti kullanmıyordum. Sadece geçen gün Hyunjin, beni arayıp herkesin benden bir şey beklediğini söylemişti. Ne beklediklerinden emin değildim, o gün restorandayken yapmam gereken her şeyi yapmıştım.

  Bu bir hafta içerisinde bacağımda hissettiğim ağrıya rağmen sürekli dans etmeye çalışmıştım kendimi odaya kilitleyip. Bir gün Chan'ın sesiyle, onun için dans edebilmeyi gerçekten çok istiyordum ve bunu başaracaktım. Daha önce hiçbir şeyi bu denli arzulamamıştım.

  Danstan geriye kalan zamanlarımda ya kitap okumuş ya da yine Chan'dan kaçmanın yollarını aramıştım. O etrafımdayken cevapsız sorularıma yanıt bulmak zorlaşıyordu, olabildiğince yalnız kalmaya çalışıyordum. Düşünebilmek için kendi evime gitmeyi düşünmüştüm fakat onu burada tek başına bırakmak istemiyordum.

  Geçen sabah uyandığımda onu bana sarılarak yanıma yatmış halde bulmuştum. O uyanana kadar, büyük ihtimalle uykusuzluktan, şişmiş gözlerini izlemiş, yüzünün her kısmında parmaklarımı gezdirmiştim hafızama kazımaya çalışır gibi.

  Dün gece ise beraber yıldızları izlemiştik. Birbirimize hafifçe değen omuzlarımız bile heyecanlandırmıştı beni. Biraz da bir şeyleri anlamama sebep olmuştu fakat sanırım ben kabullenmemekte ısrarcıydım.

  Chan ile tanışmadan önce çok kötü haldeydim. Gülümsemez olmuştum iyice, sürekli saklanarak yaşardım. Onunla tanıştıktan sonra ise işler tamamen değişmişti. Bazen kendimi onu izlemeye dalıp aptal aptal sırıtırken buluyordum. Onunla beraberken birilerinin beni üzmesinden korkmuyordum. Daha büyük bir korkum vardı artık, Chan tarafından üzülmekten korkuyordum.

  İçimde kötü bir his vardı ve ne zaman ona karşı olan hislerimi sorgulasam artıyordu sanki. Biri ellerini boğazıma sarıyormuş gibi hissediyor, kendime nefes almak için biraz süre tanıyordum. Chan'da fark etmişti sabah bunu, endişem çok belli oluyordu.

  Namjoo'da Chan gibi ansızın girmişti hayatıma. Aynı şekilde sonuçlanmasından korkuyordum bu tanışıklığın. İçimdeki büyük sıkıntının sebebi de buydu sanırım. Ben Chan'dan pişman olmak istemiyordum, o ve onunla geçen zamanlar, her zaman hayatımın en güzel anları olarak kalmalıydı.

  Bir çıkmaza girmiş gibi hissediyordum ve emin olmak için ne yapabileceğimden emin değilim. Bir tarafım sadece her şeyi boşverip Chan'ın dudaklarına yapışmak istiyordu fakat bir yandan buna bağımlı hâle gelmekten korkuyordum. Ben gerçekten bu işin içinden çıkabilecek gibi değildim.

  Onun bana nasıl hissettirdiğini düşünmüştüm bir hafta boyunca. Chan Hayatıma girdikten sonra bir çok şey değişmişti. Bir kaç yıllık düzenimi bir kaç ayda bozmuştu ve ben bundan şikayetçi değildim. İyileşmeme sebep oluyordu, nasıl şikayetçi olabilirdim ki?

  Asıl karmaşa da burada başlıyordu aslında.

  Başta ailem olmak üzere, Namjoo gibi insanlar yüzünden güven sorunlarım vardı. O yüzden kendimi Chan'ı sorgularken buluyordum. Bir anda hayatına giren birine neden bu kadar fazla yardımcı oluyordu? Bana bu kadar iyi gelmesini korkutucu buluyordum sanki bir oyunun içinde gibiydim.

  Changbin'in arkadaşıydı ve Changbin'e güvenmem gerekirdi elbette ki fakat ben başaramıyordum bunu. Belki de uzun zaman sonra bir şeyler güzelleşmeye başladığı için çok düşünüyor, her şeyin bozulmasından korkuyordum sadece.

freckled | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin