Medya: Demirsoy Mâlikanesi
•••
Bir ay önce;Güne her zamanki gibi ilk gözlerini açan Defne Hanım olmuştu.
Saate baktığında 7.26 olduğunu gördü ve yanında uyuyan eşinin yanağına ufak bir buse kondurarak hızla aşağıya inemeye başladı.
Hizmetlilerin mutfakta olduğunu anlayıp yardım için yanlarına gitti.
"Günaydın hanımlar, kolay gelsin." diyerek mutfakta çalışan kişilere güler yüzle selam verdi.
Burda çalışan eski emektarlardan olan Elif sultandan da cevap geçikmedi. "Günaydın Defne kızım, her şey hazır istersen sen diğerlerini uyandır."dedi.
Defne hanım geniş bir tebessümle onaylayarak üst katta bulunun odalarına doğru ilerledi.
Kapıyı açtığında Agah Bey'in giyinmiş bir şekilde olduğunu gördü ve yanına gidip,
"Günaydın hayatım kahvaltı hazır hadi gel." dedi.Agah bey, eşinin alnına uzun bir öpücük koyup konuşmaya başladı. "Sanada günaydın hatun. Bu ay ki kontroller için doktora haber verdim, çocuklara haber et kahvaltıdan sonra gidelim." dedi.
Her ay yaptırdıkları sağlık kontrolü olduğu için eşini başıyla onayladı, küçük oğlu ve ikizleri uyandırmak için odalarına doğru yavaşça çıkmaya başladı.
Cihangir ve Alphan genelde şirkette ya da kendilerine ait başka bir evde kalıyorlardı, Hazanla sürekli kavga ettikleri için Defne hanımın itirazları ile nadirde olsa eve geliyorlardı. Geldiklerinde de hep bir kavga yaşanıyordu.
Barbaros ise hastanede nöbeti olduğu için eve gelmemişti. Barlas ve Asaf ise evde Hazanla yaşadıkları büyük kavgadan sonra, Üniversiteyi Ankarada okuma kararı aldılar ve orda yaşamaya başladılar tatil zamanlarında, Hazan'ın evde olmadığı vakitlerde geliyorlar geldiklerinde ise onlarla da kavgalar ediyorlardı.
Ediz ve Bora ise bu evde yaşamaya mecburlardı okulları olduğu için Hazan'a ve yaptıklarına katlanıyorlardı.
Hazan tarafından hepsi, birçok olay ve kavga yaşamak zorunda kalmışlardı.
Hazan.. Hazan ise çok farklıydı, küçüklükten beri abileri, ikizi ve kardeşi ile hep kavga eder, aralarını bozmaya çalışır, ödevlerini yırtardı. Büyüdükçe olgunlaşmasını beklerken daha da kötü bir hâl almıştı. Ne kadar sevgi ile yaklaşmak isteseler de hepsini tersler, ailedekilerle kavga etmek için sebebler arardı.
Defne hanım ve Agah bey hiçbir zaman 'Kızım' diyerek sevememişti, daha doğrusu Hazan onlara ismi ile hitap etmelerini istemişti. Kardeşi ona hiç 'Abla' dememişti.
Hazan hep parayı seven biri olmuştu. Agah bey'in kartına limit koymasına bile büyük kavgalar çıkarmıştı. Kendi gibi kızlı, erkekli arkadaş guruplarında takılan biriydi, geceleri geç saatlerde eve gelirdi ve kimseyi umursamazdı.
'Hazan'ın yaptıkları her şeyi daha da zorlaştıracaktı. Belki de bu yaptıklarından dolayı birilerinin canı yanmaya devam edecekti.'
Defne hanım, Bora ve Ediz'i de uyandırmış ve hastaneye gideceklerini söylemişti.
Onların yanından ayrılıp Hazan'ın odasına girmek için kapıyı tıklatmıştı. Hazan'ın bir diğer isteğide bu idi, kapısını çalmadan kimseyi odasına almazdı. Bu annesi ve babası da olsa.
İçeriden gelen sesle bütün renklerin hakim olduğu odaya giren Defne hanım "Hazan hadi kahvaltı hazır, bugün kontroller için hastaneye gidicez." dedi.
Hazan, duyduklarına göz devirerek bir yandan işini yaparak cevap verdi.
"Offf, okeyyy çık sen makyajımı yapıp gelicem."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PETUNYA
JugendliteraturPetunya; 'Umudunu kaybetme.' 'Herkesin bir umudu vardır. Bir savaşı, bir kaybedişi, bir acısı, bir yalnızlığı, Bir hüznü... Çünkü herkesin bir gideni vardır. İçinden bir türlü uğurlayamadığı.' Benimde hep bir umudum vardı, hep bir bekleyişler ile...