1. BÖLÜM

33.3K 1.2K 721
                                    

Alışır mıydı insan, yaşadıklarına? Yıllarca hor görülmeye, itilmeye, çöp gibi davranılmasına en önemliside sevgisizliğe...

Alışır mıydı?

Bence her şeye alışırdı da sevgisizliğe alışamazdı.

Benim içinde öyleydi hepsine alıştım. Ama sevgisizliğe alışamadım. Çok bir şey istemedim ki bu hayattan, sadece saçımı okşasalardı o bile yeterdi bana. O el hiçbir zaman saçımı okşamak için kalkmadı.

Şimdi olduğu gibi.

"Ba-baba allah aşkına yeter yapma lütfen."
Bugünde duymadı beni, o eli bugün de nefretle kalktı.

"Kes sesini. Neredeydin bu saate kadar hee."

Anlamadı beni, bugünde dinlemeden canımı yaktı. "Baba müşteri çok fazlaydı o yüz-" cümlemi tamamlayamama sebep olan, suratıma inen sert bir tokat oldu.

Tekrardan dizlerimin üzerine düştüm. Ağzımdan gelen o metalik tat yine midemin bulanmasına sebep oldu.

Bu tat'a da alışamadım.

Sevgisizlik gibi canımı en çok yakan ana gelmiştik. Vücuduma inen sayısız tekmeler, acıyla inleyip cenin pozisyonunu aldım. Kollarımı, başıma gelecek darbelerden korumak için başımın etrafına doladım. Sırtıma ve karnıma gelen her tekmede daha da küçüldüm.

Şimdiden vurduğu yerlerin morardığını hissediyordum. Yorulmasını ve bu işkencenin bitmesini beklemeye başladım ama bitmedi.

Bir tekme, iki tekme, üç tekme, dört tek-

Nefesimin kesildiğini hissetmeye başladım. Ağzımdan sadece, kesik kesik inlemeler çıkıyordu.

Nefesimi toplamaya çalışıp son kez konuşmaya çalıştım. "B-baba, y-yapma." Ağzımdan çıkan son cümlede bu oldu.

Sonrası, duyduğum küfürler ile soğuk zeminde bedenimin bir çöpmüş gibi sürüklenmesi oldu. Bir anda bedenimin soğuk zemine düştüğünü hissettim, ama yanılmışım. Demir kapının açılma sesi gelince anladım. Çocukluğumun neredeyse her gece ağlamalarıma ve acılarıma  şahitlik ettiği o yere gelmiştik.

Basamak seslerinden tekrardan yanıma geldiğini anladım. Kolumdan tutulup havalanmam ile ileriye doğru bir çöp gibi atıldım. Sonrasın da ise vücumda hissettiğim acıların artması ve beş basamak  olan merdivenden yuvarlanmam ve demir kapının tiz sesi.

Gerisi dipsiz bir karanlık.

•••

Ağzımdan çıkan ufak bir inleme ile bilincim yerine gelmeye başlamıştı. Yine aynı sabaha gözlerimi açtığımda ise pek şaşırmadım aslında, küçüklükten beri alışık olduğum gibiydi.

İki katlı, büyük bahçesi olan bir evin. Rutubet kokan ve bahçeye bakan duvarında bulunan küçük camdan, içeriye doğru sızan güneş ışığının olduğu kimine göre bir bodrum katı.

Benim için ise on yedi yılıma şahit bir mabet.

Olduğum yerde yavaşça doğrulmaya çalışsamda, sonuç pekte başarılı olamadı. Yavaşça bacaklarımı uzatmaya çalıştığımda gözümden düşen bir damla yaşa hakim olamadım. Karnıma doğru vurduğu tekmeler ve merdivenden itmesi sonucu, canım çok fazla yanıyordu.

Kendimi toparlamam lazımdı. Bedenimin ve ruhumun katilleri uyanmadan odama gidip duş almam ve okul için hazırlanmam gerekti. Zira dün gece ki şeyleri tekrar kaldırabileciğimi hiç sanmıyordum.

Yavaşça ayaklarımı ileriye doğru uzattım karnım ve sırtımda ki acının dinmesini bekledim. Dudaklarımı acıdan dolayı fazla ıssırmış olmalıyım ki, hiçbir zaman alışamayacağım o tat ağzımı esir aldı. Ne kadar kusmak istesemde bunun için bile kendimde güç bulamadım.

PETUNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin