|Gerçeğin vakti saati olmaz, o her zaman vardır, özellikle de bize vakitsiz görünen zamanlarda. -Albert Schweitzer-|
Medya; Defne DEMİRSOY
•••
Eve geldiğinde Hazan hariç diğer çocuklarının evde olduğu gördü Agah bey.Defne hanım bugünki akşam yemeğine zorlada olsa Cihangir ve Alphanı da çağırmıştı.
Ne kadar istemeselerde annelerini üzmemek adına gelmişlerdi.
Herkes akşam yemeğini sesiz bir şekilde yedikten sonra salona geçip oturdular.
Defne hanım, Ediz ve Bora'nın okulda neler yaptığını dinlerken. Cihangir ve Alphan ise işle ilgili sohbet ediyorlardı. Agah bey ise eve geldiğinden beri sessizdi ve bugün doktorun dediklerini düşünüyordu.
Doktorun dediklerine hâlâ inanamıyordu, eğer gerçek ise bu durumu ailesine nasıl söyleyecekti? peki ya kızı gerçek kızı nasıldı?
Hazan tip olarakta aileden kimseye pek benzemezdi. Acaba doğru ise gerçek kızı kime benziyordu? Sebepsizce bu durum Agah bey'i heyecanlandırmıştı.
Agah bey'in en büyük endişesi çocukları bu duruma nasıl tepki vereceklerdi.
Az çok tahmin ediyordu Hazan'dan dolayı oğulları anneleri dışında başka bir kadına güvenmez ve zorunda kalmadıkça diyaloga girmezdi. Agah bey'i bu düşüncelerinden ayıran ise Cihangir'in seslenmesi oldu.
"- Sen ne dersin baba?"
Agah bey anlamaz bakışlar ile Cihangir'e bakarken "Neye ne derim oğlum anlamadım?" diyerek daldığı düşüncelerden hızla uzaklaştı.
Diğerleride bu cevaba şaşırmış olmamalılar ki Agah bey'e döndüler. "Hayatım sen iyi misin? Geldiğinden beri bir durgunsun. Çocukları dinlemiyor musun?" diyerek endişeyle kocasına baktı Defne hanım.
Agah bey hemen toparlanarak "Merak etmeyin iyiyim, bugün toplantılarım çoktu, gelmeden öncede sonuçlar için hastaneye uğradım, yorgunum biraz." diyerek ufak bir tebessüm etti.
Defne hanım anlayışla baş sallayıp, eşinin tebessümüne karşılık verdi "Sonuçlar nasılmış peki?"
"Bora ve senin için vitamin takviyesi yazdı ve özellikle Ediz senin içinde oğlum astım başlangıcın olduğu dikkat edilmesi gerektiğini söyledi, neler yapılması gerektiğini iletecek zaten lütfen dikkat et kendine." diyerek herkesi bilgilendirmiş oldu.
Defne hanım ne kadar telaş yapıp durumunu Agah bey'e sorsada, Agah bey endişelenmemesini gayet iyi olduğunu söyledi.
Saat 23.39'u gösterirken evin zili çaldı.
Herkes kimin geldiğini az çok tahmin edebiliyordu. Cihangir şimdiden gerilmeye başlamıştı, Alphan'ın ise ondan kalır yanı yoktu hafif ritimlerle bacağını sallıyordu.
Elif Sultanın açtığı kapı ile içeriye önce sinir bozucu bir topuk sesi duyuldu. Sonrasında, bugün saçlarını turuncuya yakın bir renge boyatmış ve kendisini oldukça büyük gösteren iddalı kıyafetleri ile Hazan göründü.
İçeriye girince bütün ev halkını özellikle de abilerini gören Hazan hemen sinsi bir gülüşle "Ooo abiciklerim hoşgeldiniz hoşgeldiniz, hayırdır siz buraya gelirmiydiniz? Bu sürprizi neye borçluyuz." diyerek bir kahkaha attı.
Abileri ve kardeşleri baygın bakışlarla ona bakarken o sadece burun kıvırmakla yetindi.
"Ay şekerim çok sıkıcısınız ya, içiniz geçmiş sizin." diyerek şuh bir kahkaha atan Hazanla, daha fazla dayanamayan Alphan oturduğu yerden kalkarak "Nerdesin sen bu saate kadar? Saatten haberin yok mu kızım senin? Saat kaç olmuş insan merak ederler mi diye bir arar değil mi?! Ya da dur arayanın telefonlarını açar değil mi?" diyerek birkaç adım attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PETUNYA
Fiksi RemajaPetunya; 'Umudunu kaybetme.' 'Herkesin bir umudu vardır. Bir savaşı, bir kaybedişi, bir acısı, bir yalnızlığı, Bir hüznü... Çünkü herkesin bir gideni vardır. İçinden bir türlü uğurlayamadığı.' Benimde hep bir umudum vardı, hep bir bekleyişler ile...