Medya; Asaf DEMİRSOY
•••
Daldığım düşüncelerden arabanın durması ile ayrıldım. Karşımdaki hastaneye baktığımda ise ÖZEL DEMİRSOY HASTANESİ yazdığını görmemle titrek bir nefes soludum. Tam da o sırada gözümden düşen bir damla yaşı silerken, kolumdan öne doğru itilmem ile sendelemem bir oldu."Yürü kız, ilk defa hastane görüyor gibi bakma. Zenginler baya, iyi yere dayadın kıçını hastane onlara ait. Eee artık bizide görürsün o kadar besledik baktık sana." diyerek tiz bir kahkaha attı sözde annem.
Ne bakmak ama dimi! Yıllardır bana sağır olan kadın bakmaktan bahsediyor, daha on üç yaşında işe başladığımda bile elimdeki üç beş kuruş paraya göz koymuş bir insandı aslında kendisi.
"Tamam hayatım uğraşma küçük sürtüğümüzle, kendi kızıma kavuşmak istiyorum. Agah'ın suratını görmek için sabırsızlanıyorum." Diyerek keyifli bir şekilde ilerlemeye başladı.
Hastahane girerken vücudumu bir korku kaplamıştı ve ben yalnız ne yapacağımı bilemez durumdaydım. Titremeye başlayan vücudumla sakin olmak için birkaç derin nefes aldım, şu an hiçbir şekilde yalnız kalmak istemiyordum. Korkuyordum. Ve yanımda Atlas'ı istiyordum, gelsin ve bana sarılsın her şey geçecek Petunyam desin istiyorum. Daha fazla oyalanmamak için arkalarından ilerlemeye başlarken Atlas'a hastanenin konumunu atarak gelmesi için ufak bir mesaj yolladım.
Hastanede bulunan danışmana nerede olduklarını sordular ve yüzlerindeki anlamsız sırıtışlar asansöre binip çıktılar onlar asansörle çıkarken bende söyledikleri kata yavaş yavaş çıkmaya başladım. Her katta dinlenerek çıkıyordum, evden apar topar çıkarttıkları için ilacımda yanımda değildi maalesef.
Son kata çıktığımda ise, derin bir nefes almaya çalıştım ama başarılı olamadım. Boğazımı bir el sıkıyormuş hissiyle bedenim kasıldı, ciğerlerime çektiğim nefes yetmemeye başladı ve gözlerim yaşardı. Bulanık gözlerle etrafıma bakındığımda da kimseyi göremedim, sanırım doktorun odasına girmişlerdi. Hırıltılı nefesler alarak, karşıda 'Başhekim' yazan odaya doğru ilerlemeye başladım yavaş ve sekteleyen adımlarla. Son kez derin bir nefes almaya çalışırken başarılı olamadım ve öksürmeye başladım. Şiddetli bir şekilde öksürdüğüm için ciğerlerim ve sırtımda ki yaralar sızlamaya başladı.
Kapıyı çalmak için kalkam elim hızla boğazımı buldu ve olduğum yere çöktüm.
Şiddetli öksürüğümü duymuş olacaklar ki, hızla odanın kapısı açıldı. Etrafımda telaşlı bir konuşma oluyordu fakat dediklerine cevap veremiyordum.
Yanımda birisinin dediğini duyuyordum fakat öksürmekten başka hiçbir şey yapamıyordum "Gözlerime bak.. hadi gözlerime bak" söylediği şeyi yaptığımda ise yüzünde belli bir afallama oluştu. Hemen toparlanarak konuşmaya devam etti.
"Aferin.. aynen hadi güzelim derin bir nefes al benimle birlikte." Gözlerine bakarak aldığım nefes biraz da olsun sakinleşmeme sebep oldu. "Devam et böyle, getiriyorlar ilacı." diyerek kafasını yan tarafa çevirdi ve "HIZLI OLSANIZA BİRAZ ÇABUK" diye bağırması sonucu olduğum yerde irkildim.
Yaptığım harekete şaşırmış olmalı ki,"Sakin ol yok bir şey." Diyerek ufak bir tebessüm etti. Gelen kişilerden aldığı ilacı ağzıma doğru uzatarak. "Hadi güzelim derin bir nefes çek."
Söylediği gibi içime çektiğim zaman ciğerlerim'in rahatladığını hissettim. Aldığım derin nefesler sonunda kısık bir sesle "T-Teşekkür ederim." diyebildim.
Yüzüne baktığım zaman yine aynı afallamışlıkla bana bakıyordu.
"Okeyy bütün ilgiyi üzerine topladığına göre şekerim kalk artık. Gerçek aileme kavuşmak istiyorum, zaten kuaför randevuma geç kalacağım." diyerek konuşan kişiye döndüğümde şaşırmadan edemedim, zira yüzündeki makyaja rağmen küçük olduğu belli olan bir kızdı fakat üstüne giyinmiş olduğu kıyafetlerle yaşından oldukça büyük durduğu da yadsınamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PETUNYA
Teen FictionPetunya; 'Umudunu kaybetme.' 'Herkesin bir umudu vardır. Bir savaşı, bir kaybedişi, bir acısı, bir yalnızlığı, Bir hüznü... Çünkü herkesin bir gideni vardır. İçinden bir türlü uğurlayamadığı.' Benimde hep bir umudum vardı, hep bir bekleyişler ile...