25.Bölüm

3.8K 184 120
                                    

Eray'ın Bakış Açısından

Sıraya uzanmış bir şekilde boş boş tahtayı izliyordum. Kağan öğleden sonra olmadığı için canım sıkılıyordu. Gökhan ve Mert de benim başımda bebek bakıcısı gibi davranıyorlardı. Alt tarafı Yiğit, şu mallara hasta olduğumu söyleyip en gerizekalı adamlara beni bırakmıştı. Zaten Yiğit'i de bir daha da görmemiştim, onun yerine Barış'ı görmüştüm. Ben neredeysem o da orada bitiyordu. Bu durum canımı sıkıyordu, normal bir şekilde yanıma gelip konuşmasını tercih ederdim. Düşüncelerimin arasında zilin çalmasıyla derin bir nefes aldım. Şurada dersin bitmesine bir ders kalmıştı ondan sonra özgürdüm. Gözlerimi kapatıp teneffüse çıkan öğrencilerin sesini dinlerken birinin sırtımı dürtmesiyle, kafamı sıradan kaldırıp dürten kişiye baktım, Barış gelmişti.

"Eray nasılsın?"

"İyiyim hocam, siz nasılsınız?"

"İyiyim teşekkür ederim. Benimle biraz gelebilir misin?"

"Neden?"

"Bir konuda yardımına ihtiyacım var."

Etrafıma baktığımda sınıfta olanların gözleri resmen bizi delip geçiyordu. Gelmeyeceğim desem fazla tuhaf ve kaba davranmış gibi gözükecektim ama kalkmaya çok üşeniyordum. Derin bir nefes alarak "Peki" diyerek sıradan kalktım. Barış önde, ben arkada ilerlerken beni nereye götürdüğünü merak ediyordum, umarım götürdüğü yer adam akıllı bir yer olurdu. İlerlerken gözüm Yiğit'i aradı ama yoktu. Belki de gerçekten bugün çok meşguldür. O önde ben arkada ilerlemeye devam ederken, okulun deposuna gittiğimizi fark ettim. Bu adam beni neden buraya götürüyordu? Anlamamıştım. İlerledikçe kalp atışım hızlanıyordu. Sessizliği bozarak Barış'a malum soruyu sorma kararını verdim.

"Barış hocam beni neden buraya getirdiniz?"

"Seni uyarmıştım, hatırlıyorsun değil mi?"

"Pardon?"

"Bana yalnızken sadece Barış diye hitap etmeni söyledim, öyle değil mi?"

Ne saçmalıyordu? Şu an bu saçma şeyin ne önemi vardı? Bir sik anlamamıştım. Depoya girdiğimizde arkamızdan kapıyı örterek kilitledi. Deli gibi korkmaya başlamıştım ve bu benim bir iki adım gerilememe sebep olmuştu. Bunu gören Barış da hafif bir sırıtışla konuşmaya başladı.

"Benden korkmana gerek yok sana zarar vermeyeceğim, bu yüzden sakin ol."

Nedense bu bana hiç güven vermiyordu. İçimden bir ses kaçmam için çığlık atıyordu o yüzden sakin olmam da imkansızdı. Benim yerimde kim olsa aynı duyguları hissederdi. Derin bir nefes alarak korkunç sessizliği böldüm.

"Şey beni neden buraya getirdin?"

"Güzel soru, aslında seni buraya getirmemin sebebi, Yiğit"

"Ne? Neden?"

"Çünkü seninle ne zaman konuşsam Yiğit ortaya çıkıyor ve konuşmamızı bölüyor, haliyle bu da benim canım epey bir sıkıyor. Bende burada baş başa olabiliriz diye düşünmüştüm."

Nasıl böyle bir şeyi düşünüp yapabilmişti? Hayretler içerisindeydim. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini ya da ne yapacağını bilmiyordum, bu şu anki durumu daha da bilinmez bir hale sokuyordu. Ne demeliydim? Nasıl davranmalıydım? Ters çıksam bana bir şey yapar mıydı? Kafam bu düşüncelerle sikilirken Barış bana yaklaşmaya başladı.

"Eray biraz sakin olabilir misin? Sana zarar vermeyeceğimi söyledim. Alt tarafı sohbet edeceğiz. Ortam bu kadar mı seni korkuttu?"

"Yani, evet"

Benim Kahramanım (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin