Eray'ın Bakış Açısından Devam
Uyuşan kolumla birlikte gözlerimi kısık bir şekilde açıp etrafa bakmaya başladım ama Anıl'ı göremedim, bana haber vermeden gitmiş miydi? Yanı başımda dün Anıl'ın giydiği pijamalar düzgünce katlı bir şekilde dururken göz devirip oflayarak yataktan kalktım ve lavaboya gidip günlük ihtiyaçlarımı hallederek çıktım. Oturma odasına girince Anıl'ın balkonda olduğunu fark ettim ve istemsizce gülümsedim çünkü yanımda birinin olması bana yalnızlığımı hissettirmiyordu ve yalnız kalmayınca Yiğit'i azda olsa aklımdan uzaklaştırabiliyordum. Ağır adımlarla ilerleyerek balkonun kapısını açtım, açmamla Anıl ağzındaki sigarasıyla bana dönüp bakmaya başladı.
"Uyanmışsın, günaydın."
"Günaydın. Sigaranı içerde içebilirsin."
"Sorun yok. Evinin güzel kokusunu sigara kokutmak istemedim."
"Sorun değil. Hava cidden soğuk hadi içeri gir."
"Sigaram bitsin gireceğim. Mutfakta masanın üzerinde sana kahvaltı hazırladım onları ye de seninle biraz kafa dağıtalım olur mu?"
"Olur ama işin ne olacak? Aslınada bakarsan benimde işim var."
"Sorun değil ben hallettim zaten saate bakarsan geç kaldığını anlayacaksın."
Kafamı aceleyle içeri sokarak saate baktım ve saatin 11'e geldiğini fark ettim. Utançla ensemi kaşıyarak tekrar Anıl'a döndüm.
"Sana da zahmet verdim. Benim iş olayını nasıl hallettin?"
"Zahmet falan vermedin. Telefonuna Ahmet diye birinden, bugün işe gelecek misin? Diye bir mesaj gelmişti. Bende onu arayarak gelemeyeceğini çünkü dün yağmurda ıslanıp üşüttüğünü söyledim. Önce derin bir iç çekti sonra da böyle bir şey olacağını tahmin ettiğim için dün şeften onun için iki günlük izin istemiştim dedi. Geçmiş olsun dileklerimi ilet ve iş çıkışı yanına uğrayacağımı söyle dedi."
"Anıl cidden çok teşekkür ederim."
"Rica ederim ama acele et de gidip kahvaltını yap."
Gülümseyerek verdiği cevaba karşı bende gülümseyerek başımı olumlu anlamda sallamıştım. Biten sigarasından son kez çekip ardından dışarı fırlattı ve yeni bir sigara yakıp içmeye başladı. Ellerimi ısıtmaya çalışarak "Anıl cidden soğuk bence içeride iç." dememle sigarasından çektiği dumanı benden uzak tarafa bırakarak "Çok soğuk değil senin üzerin ince olduğu için üşüyorsun. Hadi sen içeri gir bende iki dakikaya geliyorum." dedi ve tekrar sigarasına döndü. Dediğine uyup içeri girdim ve mutfağa ilerledim. Masanın üzerinde duran tabağa baktım, tabakta salam, peynir, zeytin, domates, salatalık ve zeytin vardı, tabağın hemen yanında ise peçeteye sarılmış bir tost duruyordu. Peçeteyi sıyırıp tosttan kocaman bir ısırık alarak ağzıma bir zeytin attım ve yemeye başladım. Yemeğimi hızlı hızlı yerken içeri Anıl'ın girmesiyle ağzımdakini yutup ona bakmaya başladım.
"Yavaş ye önünden alan yok. Tostu ısıttın mı?"
"Tost ılıktı bende ısıtmadım, bu arada ellerine sağlık ama gene sen hazırladın. Bugün yemeği ben ısmarlayacağım tamam mı?"
"Tamam, sen nasıl istersen ve afiyet olsun. Bak aklıma geldi, çayda demlemiştim."
Saçlarını karıştırarak ocağa gitti ve çaydanlığın altını yaktı. Tostumu ısırıp yerken ağzıma da salam ve peyniri tepmeyi unutmuyordum, Anıl ise kenarda telefonla uğraşıyordu. Birkaç dakika sonunda kendine ve bana bir bardak çay koyarak masaya oturdu ve çayını yudumlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Kahramanım (BxB)
Teen FictionBir öğrenci ve bir öğretmen her şeye rağmen birlikte olacaklar mı? (Hitorijime My Hero'dan esinlenilerek yazılmıştır)