Yiğit abi bana kalkmam için bakarken, bende uzattığı eline bakmakla meşguldüm. Yiğit abinin sesiyle kendime gelip, gözlerimi gözlerine diktim.
"Acaba daha ne kadar orada oturmayı planlıyorsun?"
O her zamanki gibiydi, aslında Barış abi yüzünden bana kızgın olduğunu düşünmüştüm ama her zamanki gibi iyi niyetliydi. Uzattığı elini tutmamla sıkıca kavrayıp, beni kendine çekerek ayağa kaldırdı.
"Yiğit abi teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Deminki olanlar için"
"O heriflerle hala takılmıyorsun değil mi?"
"Hayır valla takılmıyorum, takılıyorsam Allah bel-"
Parmağını dudaklarımın üzerine koyarak beni susturup gülmeye başladı. Komik olan neydi ki? Ve dudaklarım yanmaya mı başlamıştı? Yoksa bana mı öyle geliyordu? Gülmesi kesilince parmağını dudaklarımın üzerinden çekerek, ciddi bir tavırla konuşmaya başladı.
"Tamam tamam anladım. O heriflerle takılmadığına göre benim için sorun yok."
Yani takılırsam sorun mu olurdu? Kağan'ın dürtmesiyle iç sesimi susturup Kağan'a baktım.
"Ee şimdi ne yapacaksın?"
"İş, işe gitmem lazım, geç kaldım."
Yiğit abinin saçımı karıştırmasıyla, gözlerimi Kağan'dan çekerek Yiğit abiye baktım.
"Bir günlük izin al, bugün Kağan ile eve git."
Aslında izin almayıp Ahmet'e söyletirsem, patronun da başka bir seçeneği kalmayacağı için mecbur izin vermek zorunda kalacaktı. Bende nedense bugün işe gitmek istemiyordum, zaten gidersem büyük ihtimalle Caner'in çetesi oraya gelip kesin benim başımı ağrıtacaklardı. Yiğit abi benden bir cevap bekler gibi tek kaşını kaldırıp bana bakmaya başladı. Bende sadece kafamı olumlu anlamda sallayarak, yanlarından biraz uzaklaşıp Ahmet'i aramaya başladım. Uzun uzun çalmanın ardından tanıdık sesi duymuştum.
"Ooo Eray kardeşim sen arar mıydın? Hayırdır gene ne istiyorsun?"
"Patrona Eray hastaymış gelemiyormuş, der misin? Valla geberiyorum hastalıktan, öhö öhö bak boğazım mahvoldu. Öksürürken bile ciğerimi çıkarıyorum."
"Tamam lan abartma, derim. He birde burada biri var seni görmek istiyormuşta ben gelmedi dedim ama hala gitmedi."
"Kim? Adı neymiş?"
"Anıl mıydı? Neydi? İşte geçen ki çocuk."
"Tamam sen ona benle konuştuğunu söyleme. Beni tekrar sorarsa, bugün gelmeyecek dedim ya dersin."
"Tamam, bu arada geçmiş olsun."
"He sağ ol görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapatıp bana bakan Yiğit abiye döndüm, benden bir cevap beklediği belliydi. Yanına ağır adımlarla ilerlemeye başladım. Eğer ki Anıl'dan bahsedersem hiç iyi şeyler olmazdı ama Anıl'ın çeteden olduğunu bilip bilmediğini bilmiyordum çünkü o da benim gibi sık sık çete ile beraber değildi, gene de Anıl'dan bahsedip riske atmak istemiyordum. Yiğit abinin gözümün önünde parmak şıklatması ile kendime gelerek, düşüncelerimi bir kenara ittim.
"Bakıyorum da gene daldın gittin, ne oldu?"
"Bir şey yok. Patronu aramadım da Ahmet'i aradım, o gelemeyeceğimi söyleyecekmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Kahramanım (BxB)
Teen FictionBir öğrenci ve bir öğretmen her şeye rağmen birlikte olacaklar mı? (Hitorijime My Hero'dan esinlenilerek yazılmıştır)