Eray'ın Bakış Açısından Devam
Rahatsız edici güneş ışığı yüzünden gözlerimi hafifçe aralayıp etrafa bakmaya başladım ve gördüklerim karşısında ufak çaplı bir şok geçiriyordum. Siktir lan siktir amına koyayım benim burada ne işim var? Yiğit üzeri çıplak ve bana sarılıyor, benim kafam Yiğit'in kolunun üzerinde duruyor, hassiktir bu ne? Şu hal resmen rönesans tablosu. Yiğit'in kolunu tutup kaldırmaya çalıştım ama hayvan gibi sarıldığı için biraz zor durumdaydım. Gözlerimi kaçırarak ondan kurtulmaya çalışıyordum çünkü vücuduna bakmak istemiyordum ama iç sesim bak diye çığlık atıyordu. Kolunu çekmeye devam ederken, kolunu çekmek yerine daha da sıkı sarılıp başını başımın üzerine yasladı. Kafamı çevirirsem dudak dudağa gelme ihtimalimiz bile vardı ve bu heyecan kalbimi patlatmak üzereydi. Allah'ım sen yardım et yoksa kalbimin bu kadar şiddetli çarpmasından geberip gideceğim. Birkaç defa tepinerek Yiğit'i itmeye çalıştım ama maalesef başaramadım. Öylece tavanı izlemeye başladım ve arada da Yiğit'in kaslı vücuduna gözüm kayıyordu. Altında dün okulda giydiği pantolon, üzeri zaten çıplak bana selamün aleyküm diyordu, bu halde çıldırmamak elde değildi. Ulan Yiğit'in dersinde o kadar uyumamak için direnmiştim ama buraya gelince camış gibi uyumayı nasıl becerdim? İşte buna aklım ermiyordu. Kaç dakika o şekilde kaldığımı hatırlamıyorum ama Yiğit'in kıpırdanması ve uyku sersemiyle çıkan çatallaşmış sesi ile kendime gelmiştim.
"Eray ne zaman uyandın?"
"Birkaç dakika olmuştur."
"Günaydın."
"G-günaydın."
Siktir amına koyayım kekelemek de nereden çıktı? Ulan artık uyandın be adam, sarılmayı kes de kalbim normal ritmine girsin. Yiğit'in bana baktığını hissediyordum ama neden baktığını anlamamıştım çünkü tek bir kelime etmeden öylece bana bakıyordu ve ben iyice gerilmeye başlamıştım, daha sonra derin bir nefes alarak, kolunu belimden çekip yataktan kalkmasıyla bende derin bir nefes aldım. Yatağa oturur pozisyon geçerken Yiğit'i de izlemeden edemiyordum. Kollarını açmış esnetmeye çalışıyordu, tabii sonuçta tüm gece boyunca kolunun üzerinde uyumuştum ve bu baya ağrıtmış olmalıydı. Teni pürüzsüzdü ve tenine değen güneş ışıkları sanki vücudunun bir parçası gibi duruyordu, o kadar güzeldi ki gözümü alamıyordum. Sikeyim Eray kendine gel lan, kafanda bir ton şey kurdun oğlum kendine gel. Kendimi hafifçe tokatlayarak yataktan kalkıp lavaboya yöneldim. Kalbim resmen yerinden çıkmak üzereydi, o kadar hızlı atıyordu ki sesi kulaklarımı sikiyordu. Lavaboya girerek kapıyı kapattım ve soğuk suyu açıp suratıma çarpmaya başladım. Acil kendime gelmem gerekiyordu yoksa bu işin sonu hiç iyi değildi. Birkaç dakika soğuk suyla oyalanıp lavabodan çıktım. Yiğit bu sırada üzerini değiştirmiş ve mutfakta ekmeğe reçel sürmekle meşguldü. Üzerine oturan takım elbisesiyle adeta taş olmuştu. Ulan sen nasıl öğretmen olabilirsin? Öğretmen dediğin böyle taş olamaz, bu öğretmenliğin kanununa aykırı. Yiğit beni görüp önce öylece bakmış sonra gülümseyerek yanına çağırmıştı.
"Eray gel bir şeyler ye."
"Yok ben aç değilim, teşekkürler."
"Olsun birkaç bir şey ye sonra okula gitmemiz gerekiyor."
Cevap vermeden yanına ilerleyerek bana uzattığı ekmeği alıp ısırmaya başladım. Çilek reçeli olduğunu anlamamla gülümseyerek hızla yemeye başladım. Ulan bu çilek reçeli mükemmel bir şeydi. Yiğit gülümsediğimi görüp o da gülümsemeye başlamıştı. Lan sen gülme çünkü sen gülünce kalpten gidecek gibi oluyorum. Atıştırma işlemimiz bitince Yiğit çantasına testleri doldururken bende ayakkabılarımı giyiyordum, ardından Yiğit de yanıma gelerek ayakkabılarını giyip kapıyı kilitledi ve merdivenlerden inmeye başladık. Ulan ben dün uyuyakalmıştım ve Yiğit'in işini bitirememiştim, oysaki Yiğit ayda yılda bir yardımımı istemişti. Ultra mal bir insanım ben amına koyayım. Dün geldiğimiz gibi ben arkaya Yiğit şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırırken, bende mahçup bir şekilde konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Kahramanım (BxB)
Teen FictionBir öğrenci ve bir öğretmen her şeye rağmen birlikte olacaklar mı? (Hitorijime My Hero'dan esinlenilerek yazılmıştır)