3.Bölüm

14K 627 127
                                    

Susadığım için yattığım yerden doğrulup etrafa bakındıktan sonra mutfağa ilerledim. Ben buraya su içmeye geldim ama hiç bir şeyin yerini bilmiyordum ki. Bir kaç dolaba baktım ama baya ses çıkmıştı. Ölüm tehlikesi bile geçirmiştim. Barkdaktan başka her şey vardı. Son kez şansımı deneyecektim. En üstteki dolabı açtım ve bingo bardaklar oradaydı. Bende malmışım bugün bunu öğrendim. Neyse bardağı almaya çabalarken baya bir güç sarfediyordum. Arkamdan duyduğum sesle sıçradım.

"Amma ses çıkardın ne arıyorsun?"

"Be-be-ben su içmek için bardak alacaktımda."

Bir şey demeden yanıma gelip önümde durdu bende öylece suratına bakıyordum. Saçları yeni uykudan uyandığı için dağılmıştı. Ben niye onu inceliyordum ki o Ayı boğandı. Fark ettim de şu an baya yakındık gerileyip kendimi iyice tezgaha yasladım. Üzerime eğilip tepeden bardağı alarak bana uzattı. bende mal mal bardağa bakıyordum. Su içesim kaçmıştı. Yiğit abinin sesiyle kendime geldim.

"Hey ben kime diyorum şu bardağı alda suyunu iç de yat uykum var."

"Te-teşekkür ederim. Zahmet verip uykunuzdan uyandırdığım içinde özür dilerim."

"Ne garip bir çocuksun ya teşekkür ederimle, özür dilerim kelimesini aynı cümle içerisinde kullanıyorsun. Kapının kilidini açtım istediğin zaman gidebilirsin."

"Zahmet verdiğim için tekrardan özür dilerim."

"Yeter artık özür dilerim deyip durma cidden canımı sıkmaya başladın."

Cevap vermeme izin vermeden kendi odasına gitti. Su içesim gitmişti, Bardağı tezgaha koyup koltuğa oturdum. Nerdeyse sabah olmuştu boş boş camdan dışarı bakmaya başladım. Masanın üzerinde duran telefonu alıp zaman geçirecektim ama şarjı bitmişti. Oflayarak cebime koydum. Koltuktan kalkarak çarşafları katlayıp kenara koydum. Tekrar kendimi koltuğa atıp boş boş etrafa bakıyordum uykum kaçmıştı. Aslında gidebilirdim ama hiç değilse kahvaltılarını hazırlamalıydım. Ne de olsa evlerinde kalmıştım. Kafamı geriye atıp gözlerimi yumdum.

Boynumun ağrısıyla kendime gelip ayağa kalktım. dalmış mıydım? Çok güzel ya mükemmelim. Duvarda asılı duran saate baktım saat 9'a geliyordu. Küfürler eşliğinde mutfağa girdim. Anlaşılan kimse kalkmamıştı. Aklıma ister istemez o olay takıldı, çok fazla yakındı. Hayır, ben onu neden durduk yere ergen kızlar gibi düşünüyordum ki hem o benden yaşça büyüktü onu geçtim ikimizde erkektik. Gene saçma salak saçmalamaya başlamıştım. Düşüncelerime büyük bir küfür savurup dolabın kapağını açtım ve yapabileceğim bir şeyler aradım. Aslında krep yapabilirdim gerekli malzemleri çıkarıp hazırlamaya başladım.

2 saattir uğraşıyordum ve işimin bitmesine çok az kalmıştı. Saate baktığımda saat nerdeyse 11 olmuştu. Masaya eksik var mı diye gözden geçirmeye başladım. Krepleri tabaklara koymuştum krep için çikolatalı sos yapıp üzerine dökmüştüm hatta krebi sevmeyeceklerinide düşünüp patates ve sosiste kızartmıştım. Kahvaltılıklar yerindeydi çay ve kahveyi yapmıştım. Eksik yok gibiydi tek eksik salatalık ve domateslerdi sonra işim bitiyordu. Elimdeki salatalıkları doğrarken kedinin miyavlamsını duydum elimdekileri bırakıp kedi için süt hazırlamaya başladım. Süt olunca kedinin yanına gidip nasıl göründüğüne baktım. Dünkü haline göre daha canlı duruyordu. Elimdeki sütü yavaşça içirmeye başladım büyük bir iştahla içiyordu.

"Çok acıktın sanırım."

"Bence de çok acıkmış"

Arkamdaki sesle sıçradım. Sesin sahibi Yiğit abiydi. Yanıma gelip kedinin başını sevmeye başladı.

"Çok fazla şey hazırlamışsın bu kadar şeye gerek yoktu."

"Yok şey sadece teşekkür etmek istedim."

"Hayvanları seviyorsun değil mi?"

"Evet"

"Güzel, istediğin zaman kediyi görmeye gelebilirsin."

"Teşekkürler."

Yanımdan kalkıp masanın üzerinde duran sigarasından bir dal çıkarıp dudaklarına yerleştirdi. Yaktıktan sonra gözlerini kapattı, içine derince çekip dudaklarını aralayarak dumanın çıkmasını sağladı. Gözlerini açınca gözleri direk beni buldu. Kafamı çevirip elimdeki süte baktım bu süt ne zaman bitmişti? Kedinin yanından kalkıp mutfağa doğru ilerledim.

"Şey..."

"Hııı"

"Şey haddim değil ama sabah sabah sigara içmeseniz."

Baktığımda boş boş bana bakıyordu bir anda gülmeye başladı. Yanında duran kül taplasında sigarayı söndürüp yanıma geldi.

Kafamı okşayarak
"Yoksa benim için endişelendin mi? Tamam tamam içmem. Ben Kağan'ı uyandırayım."

"Peki"

Bana noluyor ya bu herifin ayı boğan olduğuna emin miyiz? Kafamı iki yana sallayıp yarım kalan salatalıkları doğramaya başlayacakken, kağan'ın odasından gelen sesle durdum. Şu salatalıkları bir doğrayamadımya içim gidiyordu resmen.

"Kalk lan yataktaaaan."

"Kalkmayacağım bırak beniii"

"Şu gencecik yaşında ölmek mi istiyorsun? Sabah sabah beni delirtme lan"

"Eraaaaaay abim beni öldürücek yetiiiiş"

Gülerek Kağan'ın odasına girdim. Ortalık savaş alanı gibiydi her yer dağınıktı. Yiğit abi Kağan'ın ayaklarından tutmuş çekerek kaldırmaya çalışıyordu, Kağan ise yatağın kenarlarından tutmuş kalkmamak için direniyordu. Yiğit abinin Kağan'ın kafasına vurmasıyla Kağan pes etmek zorunda kaldı.

"Kafamı hissetmiyoooruum."

"Koparmadığıma şükret."

Bunlar nasıl bir ilişki içindelerdi anlamıyordum. Korkmadım değil hani Yiğit abi odadan çıkınca benden peşinden çıkıp yarım kalan salatalıkları doğramaya başladım. Bu sefer kesinlikle bu salatalıklar doğranacak işte o kadar. Kağan'ın seslenmesiyle kafamı kaldırıp kağan'a baktım ya da doğrayamayacaktım

"Eray"

"Efendim"

"Bu çikolatalı sos çoook güzel olmuş bana bir kazan yap sen ben bunu kaşık kaşık yerim."

"Teşekkür ederim."

"Çok hamaratsın tıpkı ev hanımı gibisin."

Kafamı kaldırıp sinirle suratına baktım. Her zaman bu kadar mutlu muydu? Hep gülüyordu. dayanamayıp gülümsemesine karşılık vererek bende güldüm. Yiğit abi balkondan içeri geldi büyük ihtimalle gene sigara içmişti. Elimdekileri doğrayıp masaya koydum.

"Kusura bakma yaptıkların soğudu."

"Önemli değil gitmem lazım size afiyet olsun."

Askılıktan ceketimi alıp giydim. Kağan'ın seslenmesiyle arkamı döndüm.

"Bizimle kahvaltı etmeyecek misin?"

"Ben bir şeyler atıştırdım işe gitmem lazım"

Suratı asılmıştı, çok saf bi çocuktu elimi omzuna koymamla kafasını kaldırıp baktı.

"Daha sonra görüşelim olur mu?"

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten, sonuçta arkadaşız değil mi?"

"Evet"

"Tamam o zaman görüşürüz"

Yiğit abiye bakarak
"Her şey için teşekürler Yiğit abi"

"Asıl ben teşekkür etmeliyim bu krepler harika, baya güzel yemek yapıyorsun. Bir akşam yemeğine gel ama yemekler senden."

Mutlu olmuştum gülümseyerek "Olur, teşekkürler görüşürüz" dedim. O da aynı şekilde karşılık vererek "görüşürüz" dedi. Evden çıkınca derin bir nefes aldım. Kendimi gördüğüm güzel rüyalardan birinde gibi hissediyordum.

________

(Umarım beğenmişsinizdir :)

Benim Kahramanım (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin