Kağan'ın kulağımın dibinde bağırmasıyla uyandım. Bu çocuğu küçükken 4 kere atıp 3 kere mi tuttular? Bu ne beyinsizliktir yarabbim.
"Kalk lan artık, burada açlıktan geberiyorum sen uyuyorsun cidden çok ayıp"
Kağan'ı iterken "Siktir git kendin yap" deyip arkamı döndüm. Üzerimdeki yorganı çekiştirmesiyle yorgana daha da sarıldım. O yorganı çekmeye çalışırken, ben yorgana sıkıca sarılmış çekmesini engelliyordum. Yiğit abinin bağırmasıyla ikimizde beyaz bayrak çekip, kafamı yorgandan dışarı çıkardım.
"Kağan çık odadan herkes senin gibi hayvanca uyandırılmaktan anlamıyor. İnsan gibi kaldır çocuğu öküz."
"Ayıp ediyorsun abi ne zaman güzelce kaldrıdında kalkmadım."
"Ne zaman kalktın."
Yataktan doğrulup Yiğit abi ve Kağan'a bakmaya başladım. Birbirlerini sevdikleri belliydi ama Kedi köpek gibi sürekli kavga ediyorlardı. Kedi burda Kağan, Yiğit abide kangal felan olurdu sanırım. Ne diyorum ben ya iç sesimle baş başa kalınca gene saçmalamaya başladım.
Yiğit abi kapının kenarına yaslanmış bir bana bir Kağan'a bakıyordu. Kağan, Yiğit abinin yanından geçerken kafasına yediği darbeyle bana ve Yiğit abiye öldürücü bakış atıp odadan çıktı. iç sesimle kahkaha atarken, Yiğit abinin sesiyle iç sesime siktiri çektim.
"Biraz daha uyuyabilirsin."
"Ha yok zaten uyuyamam artık. Ben kahvaltıyı hazırlayayım."
"Bende sana yardım edeyim."
Yardım etmemesi benim için daha iyiydi ama "Tamam" deyip geçiştirdim. Çarşafları katlayıp yatağı düzületince Yiğit abiye odadan çıkması için bakmaya başladım ama anlamıyordu. Eee tabi ayı ne bekliyorsam.
"Yiğit abi çıkmayı düşünüyor musun?"
"Sebep?"
"Üzerimi değiştireceğim"
"Tamam ben içeride bekliyorum" deyip odadan çıktı. Bende üzerimdeki Kağan'ın kıyafetlerini çıkarıp dünkü kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Ne zamandır bu kıyafetleri giyiyordum. Resmen beleşçi olarak bu evde yaşıyordum. İş çıkışı eve uğrasam fena olmazdı. Umarım ablam evi falan patlatmamıştır. Kağan'ın kıyafetlerini yatağa koyup odadan çıktım.
Oturma odasına girdiğimde kağan telefonla uğraşıyordu. Yiğit abi de bacak bacak üzerine atmış gazete okuyordu. Bir insan gazete okurken bile nasıl yakışıklı olabilir cevabı tamda karşımda duruyor. Üzerinde her zamanki gibi kaslarını belli eden siyah tişört vardı. Sanki bu tişört bu adam için yapılmıştı. Altında ise bacaklarını saran siyah yırtık pantolon giymişti. Saçları dağılmıştı buradan bakınca aha evimde yağuşuklu bir serseri var dersin, o dereceydi yani
Gazeteden başını kaldırıp gözleri beni buldu. Allah biliyor ya bu herifi izlerken sürekli yakalanıyordum. Ee o zaman Allah da benim belamı versin. Gazeteyi katlayıp masanın üzerine bıraktıktan sonra yanıma gelip gülerek saçlarımı karıştırdı. Bu adam saçlarımdan ne istiyor anlamıyordum.
"Ne zamandır beni izliyorsun bakalım?"
Gözlerimi kaçırarak "Kim demiş izliyorum diye haşa çok ayıp" diyerek ortadan sıvışıp mutfağa geçtim. Rezillikte bir numarasın aferin sana Eray. Benim mutfağa girmemle arkamdan Yiğit abide girip tezgaha yaslanarak kollarını birleştirdi.
"Eee bugün ne yapalım?"
Yiğit abiyi taklit ederek "Bana fark etmez" dedim. Yanıma gelerek "O zaman sosisle patates falan kızartalım sana uygun mu?" diye sordu. Yiğidim sen istersin de ben hayır der miyim? Demem tabi niye diyeyim amına koyum ne oluyor bana ya iç sesime göz devirip "Olur sen içeride otur ben hazırlarım" dedim. Önce bön bön suratıma bakıp "Sen öyle diyorsan öyle olsun hem biraz işim vardı. Yardıma ihtiyacın olursa içerdeki hiç bir boka yaramayan Kağan'ı çağır yardım etsin." dedi, kahvesini bardağa doldururken. Bende dolaptan sosisleri çıkarmaya başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/167296158-288-k380483.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Kahramanım (BxB)
Teen FictionBir öğrenci ve bir öğretmen her şeye rağmen birlikte olacaklar mı? (Hitorijime My Hero'dan esinlenilerek yazılmıştır)