Alarmın çalmasıyla gözlerimi yiğit abinin yakışıklı suratından çekip hızla alarmı kapattım. Dün geceden beri bir gram uyku uyumamış bütün gece yiğit abiyi izlemiştim. Zaten ne kadar uyumaya çalışsam da kalbim buna izin vermemişti. Bende bir nevi fırsat bu fırsat deyip sabaha kadar yiğit abiyi izlemiştim ve şuanda kendimi ultra mega sapık gibi hissediyordum. Üstüne üstlük başım feci derece ağrıyordu ve kendimi halsiz hissediyordum. Sanırım Hastalanmaya başlıyordum umarım hemen düzelirdim çünkü bu sefer işten izin almak gibi bir şansım yoktu. Oflayarak yattığım yerden doğrulup yataktan çıktım. Sabaha kadar uyanık kaldığım için başım resmen çatlıyordu. Dünkü çıkardığım kıyafetleri alıp ağır adımlarla lavobaya girdim. üzerimi değiştirirken bir yandanda ayakta durmaya çalışıyordum resmen vücudumdaki bütün enerji emilmiş gibiydi üzerimi değiştirip banyodan çıktım. Bu gün kesinlikle eve gitmem gerekiyordu çünkü yiğit abi yakınlarımdayken sağlığım tehlikedeydi allah muhafaza kalp krizi geçirmem an meselesiydi. Derin nefesler alarak kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa ilerledim herkes uyuduğu için kafam rahattı ama birazdan diğerleri de uyanacak ve benim şişmiş göz altlarımla karşılaşacaklardı. Oflayarak dolaptan çıkardığım domatesleri doğramaya başladım. İçimden bir ses bu günün çok uzun geçeceğini söylüyordu.
Kısa bir sürede masayı hazırlayarak son bir kez daha eksik varmı diye kontrol ettikten sonra bizimkileri uyandırmak için ilerlemeye başladım. Yere düşüp bayılmak üzereydim kendimi hiç ama hiç iyi hissetmiyordum. Başımın ağrısı artmış üstüne üstlük başımda dönmeye başlamıştı kendimi zorlayarak salona girdim. Gökhan ve mert ikiside koltukta tuhaf pozisyonlarda yatarken. Bende yanlarına ilerleyip dürtmeye başladım.
"mert kalksana abicim sabah oldu."
"gökthan alooo abi ben kime diyorum ya şşşhh"
"anne beş dakika daha"
"sen kime anne diyorsun lan"
Gökhanın kafasına indirdiğim darbeyle uyanırken. Bende öldürücü bakışlar atmakla meşguldüm. Hayır yani bunları her sabah uyandırıp kahvaltılarını hazırlıyorum diye anneleri olmak mı zorundaydım. Gökhana sinirle bakarken dişlerimin arasındsn konuştum.
"ben diğerlerini uyandırmaya gidiyorum sende merti uyandır. Eğerki tekrar geldiğimde mert hala uyuyor olursa kendinizi ölmüş bilin"
"bugün çok korkunçsun kardeşim senden anne falan olmaz. Ölmek için çok gencim hemen uyandırıyorum"
"güzel"
Salondan çıkarak oturma odasına bakıp barış abinin uyanıp uyanmadığına baktım ama hala uyuyordu. O kadar ses çıkardık bu sese herkesin uyanması lazımdı ama nedense herkes mışıl mışıl uyuyordu. Benim dün uyuyamadığım için bana mı inat yapıyor bunlar. Oflayarak barış abiye baktım. Bu herifi hiç mi hiç uyandırmak istemiyordum. Yanına ağır adımlarla ilerleyip işaret parmağımla omzunu dürtmeye başladım ne kadar az temas o kadar iyiydi. Ben omzunu dürterken aniden sarılmasıyla üzerine düştüm. Haaaaa bu uyumuyormuydu ya ve uykulu olduğu halde neden bu kadar güçlüydü bırakmazsa bu sefer kesin yumruğumun tadına bakacaktı. Zaten hastaydım birde bu herifle uğraşmak istemiyordum.
"barış abi bıraksan diyorum"
"hmm"
"bırak bı-rak anlıyor musun?"
Derin bir of çekip barış dengesizinin kollarından kurtulmaya çalışırken yiğit abinin seslenmesiyle olduğum yerde donup kaldım. Niye sürekli yiğit abi bizi bu halde
görüyordu ki hemde ben yiğit abiyi uyandırmadan o çoktan kalkmış oluyordu. Kalbimin hızlanmasına aldırış etmeden göz ucumla yiğit abiye bakmaya çabaladım. Resmen uyku sersemi ve ne olduğunu anlamayan şaşkın ifadesiyle bize bakıyordu. Ben ise hala barış abiden kurtulmaya çalışıyordum. Yiğit abi yanıma gelerek barış abinin kollarından beni kurtarıp suratıma bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Kahramanım (BxB)
Подростковая литератураBir öğrenci ve bir öğretmen her şeye rağmen birlikte olacaklar mı? (Hitorijime My Hero'dan esinlenilerek yazılmıştır)