Yeni bölüm geldiii.
keyifli okumalar💜
********
Kendi kendime yaşarken yine ne olmuştu da bu duruma düşmüştüm bilmiyordum. Herkesin hayatının bir kıyısında gizlenmiş var olmaya çabalayan küçük bir kız çocuğuydum ben. Kimsenin hayatının merkezin de olmamış, olmakta istememiştim. Bazen açgözlü ruhum bu hissi tatmak istese de kıyıda köşede yaşamak garip bir haz vermişti her zaman bana. Bu bağnaz duygu içimde peyda olduğu zamanlarda bir kenara çekilip ne yapacağımı düşünürdüm kara kara. Bir miktarda olsa ilgi odağı olmak isterdim ama öylece durarak başaramazdım bunu. İşte bu zamanlarda arsızlık perdesinin ardına gizlenir, birazda olsa insanların beni görmesini sağlamaya çalışırdım. Başarılı da olurdum çoğu zaman. Herkesin isteyebileceği bir ilgi değildi belki ama benim pek bir hoşuma giderdi. Biraz azar işittikten sonra yine görünmez olmaya geri dönerdim.Hiçbir konuda en iyisi olmasam da bu konuda pek bir marifetliydim mesela. Açgözlülük Ma'am Denise'ye göre şeytan işi olsa da yine şeytanlıkla bu duyguyla başa çıkabiliyor olmam takdire şayandı aslında.
Benim içinde vâr olamadığım hayatların bir köşesinden de olsa tutunma çabamdı bu şeytanlıklar. Onlara göre ise tamamen utanmazca yapılan eylemlerden ötesi değildi bu çabam.
Şimdi ise içeride birbirine giren insanların bağırışları bahçeyi doldururken bir köşeye geçmiş öylece izliyordum etrafı. Dedim ya açgözlü ruhumdan dolayıydı bu çabam.
"Sarin?"
Tanıdık sesle oturduğum yerden sıçradığımda hemen yanımda hissettim bedenini. Fazlaca yakınıma oturduğu için biraz öteye kaymaktan alıkoyamadım kendimi. Her ne kadar etraf karanlık olsa da birinin bizi görme ihtimali tedirgin hissetmeme yetmişti.
"Yine ortalığı birbirine katmışsın."
Onun eğlenen sesinin aksine benim hiç ama hiç keyfim yoktu doğrusu. İçeride yaşananlardan sonra kendimi dışarı nasıl atmıştım hatırlamıyordum bile. Tek isteğim bana nefretle bakan kahverengi harelerden kaçmaktı, ötesi yoktu.
"Sarin?"
Bir kez daha adım dudaklarının arasından döküldüğünde ayın ışığı ile aydınlanan bahçeye son bir bakış atıp gözlerimi yanımdaki bedene çevirdim. Acaba o da benim katil olduğumu düşünüyor muydu?
"Şahin abi?"
Buluşan gözlerimizle dudakları kıvrıldığında peşi sıra derin bir soluk çekti ciğerlerini. Mütemadiyen derin derin solurdu böyle. Bir zamanlar hasta olduğunu bile düşünmüştüm lakin Koca Hatun "Şahin'im turp gibi" demişti.
"Efendim Çitlembik?"
Samimi sesine aldanmadan aklımda bin bir tür şekle bürünmüş soruları sıralamak istedim. Eğer biraz daha düşünürsem yine kabuğumun içine çekileceğimi çok ama çok iyi biliyordum. Duygularımı gizleme konusunda pek bir uzmandım. Bu yüzden eteğimdeki taşları bir an önce dökmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Armenian
Historia Corta"Eğer..." Bedeninin baskısını tekrar arttığında her şeye rağmen kollarına tutundum. "...Soyundaki ihaneti evime taşırsan..." Artık daha da fazla yaklaşan insan seslerine rağmen geri çekilmediği için iyiden iyiye paniklediğim anda tam gözlerimin için...