3.Bölüm "Kader"

6.8K 426 36
                                    

Bahar'dan..

Merdivenleri nasıl çıktığımın bile farkında değildim. Az önce neler olmuştu öyle? Ne zaman yakınımdan bir erkek geçse gözlerimi ayak uçlarıyla buluşturmaya çabalayan ben, şimdi neden O çok tanıdık gelen, beni kendisine hapseden, kalp ritmimi alt üst eden o yüzün her bir noktasını aklıma kazımaya çalışıyordum? Ne değişmişti?

Nefesimi toplamaya çalışırken kapının önüne gelmemi sağlayan son adımımı da attıktan sonra, annemin bir şey görmediğini umarak, derin bir nefes alıp içeri girdim. Sureler okunmaya çoktan başlanmıştı, hatta bitmek üzereydi. Annemin görüş alanına girdiğim anda onun Neredesin sen bakışlarına maruz kaldım. Onu düşünmemeye çalışarak daha önce oturduğum yer olan Derya nın yanına baktım. Çoktan oturulmuştu. Yer aramak için başka tarafa döndüğüm anda ani bi refleksle başımı tekrar oraya çevirdim. Bir dakika...Derya nın yanındaki...Sevde! Demek kardeşi olan Sevde bu Sevde'ymiş...

Bütün bu olan bitenleri yapboz parçaları gibi beynimde birleştirip, yerlerine koymaya çalışırken hala ona bakıyordum. Gözlerimiz buluşup, bana gülümsediğinde, başımla selam verip aynı samimiyetle ben de gülümsedim. Bu sırada bir bana bir de Sevde ye bakan Derya bana otursana der gibi gözüyle boş sandalyeleri işaret etti. Daha fazla dikkat çekmemek için tüm bu yaşadığım olay zincirinin tek sebebi olan cüzü annemin eline tutuşturup bulduğum ilk yere oturdum.

Ayşe Teyze ve Sevde'yi sık sık sohbetlerde görürüm. Birbirlerine düşkün oldukları bakışlarından kolaylıkla okunur. Sahi nasıl olmasınlar? Babalarını yıllar önce kaybetmişler diye duymuştum. Birbirlerine destek olmaları şart tabii. Ayşe Teyze ile selamlaşır, yeri geldikçe hal hatır sorarım ama pek bir muhabbetimiz yoktur. Şimdiye kadar çektiği acıların derin izleri, yüzündeki belirginleşmeye başlayan kırışıklıklarında , daima hüzünlü ve düşünceler içerisinde olduğunu çevresine yansıtan bakışlarında gizli... Çocuklarına bugüne kadar hem annelik hem babalık etmek zorunda kalmış, büyük engeller karşısında yılmadan yoluna devam etmiş... Her kadın bunların üstesinden gelemez. Sevde gibi dinine düşkün, imanlı bir evlat yetiştirmiş. Ve tabii bugün karşılaştığım, efendiliği, güzel ahlaklı olduğu duruşundan bile anlaşılan O nu..

Sevde'yi de severim. Onunla fırsat buldukça Derya ile birlikte sohbet ederiz. Aklı başında, sevimli kızdır. Derya ile yaşıt ve o da bana abla diyerek seslenir. Acaba O kaç yaşında? Konusu geldikçe abim diye konuşurdu ama onun hakkında hiç denecek kadar bilgim vardı.
Henüz adını dahi bilmiyorum. Beynimi kurcalayan soru kümelerine bir eleman daha eklendi: Adı ne acaba?

Sesinin verdiği güven ile özdeşleşen Emin miydi?

HAYÂsıyla örtüşen Osman mıydı?

Veya benimle konuşurken göz kapaklarını aşağı indirten o İFFET ine ve hayranlık hissi uyandıran güzel yüzüne yakışan ,Yusuf muydu?

Yoksa heybetine ve hafif kilolu olmama karşın beni tek eliyle geriye atan kuvvetine layık Ömer miydi?

Bahar yavaşla kızım biraz.! İyice kaptırdın kendini. Her kim olursa olsun o bir erkek. Sana HARAM! Böyle şeyler düşünmemen gerek.

Merak duygumun aklıma getirdiği cümleleri benden uzaklaştırmak istercesine hoparlörden odaya hakim olan Hoca Efendi nin sesine kulak verdim ve sohbetine kendimi kazandırmaya çalıştım .

Ensar'dan..

Kafamın içinde yerleşik hayatı benimseyen düşüncelerimle birlikte sohbet odasına girmiştim. Cemaate topluca selam verip Hoca Efendi nin yakınlarında olmasına dikkat ederek boş bir yer bulup oturdum. Hoca Efendi milletin gelmesini beklerken çevresindekilerle muhabbet ediyordu. Normalde gider elini öpüp ben de konuşurdum ama şimdi başı çok kalabalıktı. Ben de gelenleri izlemeye başladım.

SON BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin