Selamünaleyküm arkadaşlar,
Yeni ve içime sinmeyen bir bölümle tekrar karşınızdayım, daha uzun olabilirdi ama konu bütünlüğünü bozmak istemedim.
Bu nedenle bir bölüm daha yazdım :)
"11. Bölüm"ü 5 oy ve 5 yorum geldiği takdirde yayımlayacağım.Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Keyifli okumalar diliyorum.
Allah'a emanet olun.
***
Eve çıktığımızda unutmadan Ayşe Teyze'yi çaldırdıktan sonra odaya geçip üstümüzü değiştirdik. Abdestimizi aldıktan sonra yan yana safa durup namazlarımızı kıldık.
Annemle de kısaca konuştuktan sonra saatin geç olduğunu fark edip, uyumaya karar verdik. Yatakları açarken Derya bir an durup, "Abla?" dedi bir şey söyleyeceğini ima ederek.
"Efendim canım?"
"Bugün beraber yatalım mı? Sana sarılarak uyumak istiyorum."
"Hayırdır? Hiç böyle şeyler istemezdin."
"Bilmem, birden canım istedi işte, hem konuşuruz biraz."
"Olur,gel bakalım fıstık."
Yatağa yatıp yana kayarak Derya'ya yer açtım, o da yanıma yerleşerek başını göğsüme yaslayıp, kollarını belime sardı.
"Yarın biz de Zeyneb Abla'yı görmeye gider miyiz?" diye sordu.
"Ben de görmek istiyorum aslında, yarın annemle konuşuruz, müsaitse gideriz."
"Acaba annelik nasıl bir şey?"
"Bilmem, annem hep anne olursanız anlarsınız der."
"Senden çok değişik bir anne olur, hem seversin hem döversin, aynı bana yaptığın gibi," dedi düşünceli bir sesle.
Böyle deyince içim bir tuhaf oldu, Derya'ya karşı biraz sert davranıyor olabilirim ama elimde değil, o bana çok ters özelliklere sahip, birbirimize zıt olunca da tahammül edemiyorum işte. Bu tavrımdan dolayı onu sevmediğimi düşünüyor olabilir, onun için açıklama yapma ihtiyacı hissettim.
'Derya," dedim yumuşak bir sesle.
"Efendim?"
"Ben sana kızarım, sana çatarım ama yanlış anlama, yani ben saman alevi gibi sinirleniyorum bazen,ama ne olursa olsun ben seni çok seviyorum,kimseyle değişmem seni."
"Biliyorum, abla."
Kaşlarım çatılırken "Nereden biliyorsun?" dedim.
"Sevdiğini hissettiriyorsun. Sen herkese karşı böylesin abla, çok içine kapanıksın, iletişim problemin var, kısaca yabanisin. Anneme ve babama karşı bile mesafeli bir tavrın var. Kimseye yaklaşamıyorsun,samimi olamıyorsun,güvenemiyorsun. İçinde yaşadıklarını da böyle dışarı vuruyorsun işte. Sonra da en göz önündeki kişiye,bana çatıyorsun. Alınmıyorum,ama bu haline üzülüyorum."
Duyduklarım karşısında durgunlaşmıştım. Kendimi başka birinden duymak garip gelmişti.
Ortam sessizliğe bürünmüştü. Derya'nın güldüğünü,nefesinin kesikleştiğini duyduğumda anlamıştım ,"Bakma aslında bazen ben de kaşınıyorum, haklılık payın var." dedi ortamı yumuşatmaya çalışarak.
Ama bu konuda pek başarılı olamamıştı, çocukluk anılarımın gözümün önünden geçmesine engel olamamıştı.
Ben hep küçüklüğümden beri sessiz, varlığı ile yokluğu bir olan, insan içine çıkmayı sevmeyen biriydim. Dolayısıyla da yabaniyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAHAR
Romanceبِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Onlar sonbahar gibiydiler... Hüzünlü, yapraklarını dökmüş ve darmadağın... "Ya helalim olur ya da imtihanım olur dedim. İmtihanım oldu, her an her saniye. Üzüldüm, sinirlendim, ağladım ve sonunda...