14.Bölüm "Emanet"

3.5K 333 38
                                    

Bu bölümü, bir sonraki gün fizik yazılım olduğu halde, oturup bölüm yazdığım zamanki rahatlığıma ithaf ediyorum.

...

29 Kasım 2015

Günlük, Anı defteri, Ajanda, Not Defteri, Her Neysen,

Buralara sadece benim için özel olan günlerimi yazmak, unutmak istemediğim yaşantılarımı hatırlamak için uğruyordum ama şu son zamanlarda seninle olan ilişkimizin güçlendiğini fark ediyorsun sanıyorum.

Bugün neredeyse her saatim buraya yazılmaya değer anılarla geçti.

Tahmin etmenin zor olmadığını biliyorum, daha önce bir sonraki günün gelmesini beklemenin hiç bu kadar sancılı olduğunu hatırlamıyorum, bir heyecanla döndüm dolaştım evde, Ensar yarın ne zaman verir notları, verdiğinde nasıl bir şekilde teşekkür etmeliyim, konuşmayı uzatayım mı, yarın ne giyeceğim?!

Evet, ergenlik dönemimin şu son zamanlarını doruklarında yaşadığım doğrudur. Bütün gün kafamın içi bu ergenlik kokan soru işaretleriyle doluydu.

Hemen sabahın olması umuduyla erkenden yattığım gecenin sonunda Allahü Teala sabaha ulaştırdı beni.

Ne bekliyordum, bilmiyorum. Bu bir beklenti içinde olmaktan değil de, meraktan süregelen bir heyecandı.

Ama notlar elime geçtiğinde, onunla karşı karşıya geldiğimizde bal gibi de beklentilerle dolmuş olduğumu hayal kırıklığı çok açık bir şekilde fark etmemi sağladı.

Gerçekten ne bekliyordum ki?

O Ali denen çocuk dibimizde bitmeseydi daha sağlıklı bir konuşma yapabilirdik. Ensar bana şüpheli gözlerle bakmasaydı, o çocukla aramızda bir şey olmadığını kavrayabilseydi eğer, gidişatımız iyi olabilirdi.

Bir not kağıdına bu kadar anlam yüklemek gerçekten de benim gibi bir safa yakışırdı.

Sonu tabii ki de Sükût-u Hayal.

Belki beni bulamaz, bahçede durayım diye düşündüm. Bir banka oturup kitabımı okuyorken sonbaharın tatlı rüzgarı bana eşlik ediyordu.

"Birinin sizi evcilleştirmesine izin verirseniz, gözyaşlarını da hesaba katmalısınız."

Küçük Prens.

Bu kadar çok anlam yüklü cümlelerin bir kitabın içinde toplanmasına şahit olmamıştım, Küçük Prens'i okuyana kadar.

"Çocuk kitapları mı okuyorsun?" Bir ses dalgası bile refleksle başımı kaldırmam için yeterliydi. Gördüğüm sima beklediğim son kişi bile değildi.

Trafik magandası.

Yüzüne tip tip baktım. O da bana aynı şekilde bakarak cevap bekliyordu. Konuşmaya bile tenezzül etmek istemiyordum ama görgü kuralları gereği cevap verdim.

"Kitapların yaşı yoktur. Ne okursan oku, iyi ya da kötü sana katacağı bir şey olur. Ayrıca bu herkesin okuması erken bir kitap."

Gülümseyip başını sallamakla yetindi. "Ben Ali, Ali Arıcan."

Gözümün ucuyla uzattığı eline baktım, hemen sonra da yüzüne. Ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım, daha doğrusu anlamak istemiyordum. Hala beklentiyle beklediğini görünce tek kaşımı kaldırdım. Dışarıdan erkeklerle el sıkışacak biri gibi mi görünüyordum?

SON BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin